19.yy. Ortalarında Ahmet Fethi Paşa tarafından başlatılmıştır. 1846 yılında Sultan Abdülmecit’in emri ile bazı eski eserler ve eski silâhlar Aya İrini Kilisesi’nde toplanmış daha sonra1868 yılında Ali Paşa’nın sadrazamlığı sırasında bu kilise ve içerisindeki eserler “Müze-i Hümayun” adı altında ilk müze olarak açılmıştır. Bu dönemde Maarif Nezareti Osmanlı Devleti sınırları içerisinde bulunan tüm tarihî eserlerin İstanbul’a gönderilmesi konusunda bir emir yayınlamıştır. 1881 yılında Osman Hamdi Bey müze müdürü olunca gerçek anlamda müzecilik çalışmaları başlamıştır. Osman Hamdi Bey 1883 yılında eski eserlerin yurt dışına çıkışını önleyen “Eski Eserler Kanunu” nu hazırlayan kişidir. Anadolu’daki kazılar bu dönemde denetim altına alınmıştır. Osman Hamdi Beyin vefatından sonra O’nun yerine Halit Eldem atanmıştır. Halit Bey zamanında da Türk-İslam Eserlerini içine alan “İslam Müzesi” kurulmuştur. 1924 yılında Topkapı Sarayı, 1934 yılında Ayasofya müze olarak hizmete sunulmuştur. Mevlevî Dergâhı ve Mevlâna Türbesi 1926 yılında "Konya Âsâr-i Âtîka Müzesi" adi altında müze olarak hizmete başlamıştır. 1954 yılında ise müzenin teshir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı "Mevlâna Müzesi" olarak değiştirilmiştir.
Müzecilik özellikle Cumhuriyet Dönemi’nde büyük önem kazanmıştır. Bir yandan yeni müzeler kurulurken bir yandan da bazı tarihsel anıt ve yapılar müze olarak kabul edilmiştir. Yine bu dönemde müzecilik ayrı bir bilim dalı olarak ortaya çıkmıştır. 1945 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel bugün Anadolu’yu bir açık hava müzesi durumuna getiren önemli çalışmaların temelini atmıştır. Ülkemizde son yıllarda müzecilik alanında önemli çalışmalar yapılmaktadır. Bugün yurdumuzun her ilinde ve bazı ilçelerimizde halka açık müzeler yer almaktadır. Fakat her şeye rağmen ülkemizde tarih bilinci, müzecilik anlayışı henüz istenilen seviyeye ulaşamamıştır.[4]
Cumhuriyet döneminde yapılan ilk müze binası Ankara Etnografya Müzesi olup, inşasına 1925 yılında başlanmış ve 1930 yılında ziyarete açılmıştır. 1925 yılında çıkarılan Kanunla kapatılan tekke, türbe ve zaviyelerdeki eşya ve eserlerin çoğu Ankara Etnografya Müzesinde sergilenmeye başlanmış, halk yaşamından kesitler sunmak amacıyla törensel ya da günlük eşyalar kullanılmıştır. Diğer taraftan Konya Mevlana Türbesi Atatürk’ün isteği üzerine kapatılmayarak koleksiyonları ile birlikte müze haline dönüştürülmüştür.
Günümüzde aralarında Avrupa'da yılın müzesi ödülünü de kazanmış, 187'si Bakanlığımıza bağlı, 183'ü Bakanlığımız denetiminde özel müze olmak üzere toplam 370 müze bulunmaktadır. Sayıları gün geçtikçe artan müzelerimiz, artık sadece eserlerin sergilendiği ve depolandığı mekânlar olmaktan çıkmış, halkın eğitimi için ulusal ve uluslararası konferansların, seminerlerin düzenlendiği, çeşitli sosyal ve kültürel faaliyetlerin gerçekleştirildiği, sergilerin açıldığı, bilimsel yayınların yapıldığı, ülkemizin tanıtımına katkıda bulunan eğitim ve kültür kurumları hâline gelmiştir. Son yıllarda dünyanın en büyük mozaik müzesi olan Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi, Kırşehir Kaman Kale höyük Arkeoloji Müzesi, Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi, Aydın Müzesi, Tokat Arkeoloji ve Etnografya Müzesi gibi yeni müzeler çağdaş müzecilik anlayışına göre tasarlanmış ve ziyarete açılmıştır