Umursamıyorum artık hiçbir şeyi ve istemiyorum kimseyi yanımda! Her geIen biraz daha acıtıp gidiyor nasıIsa.
Umursamıyorum artık hiçbir şeyi ve istemiyorum kimseyi yanımda! Her geIen biraz daha acıtıp gidiyor nasıIsa.
Susardın ve kar yağardı Gözlerinde başlardı gece Yarım kalmış kitaplarda biterdi. Alnımızda bilenen kör bir bıçaktı zaman Kırılmış aynalar
Ben sana yenilmek için sevdim seni. Hayallerime yakıştığın için sevdim. Ama artık gitme vakti. Duymadığın sesimi sana emanet ederek, acılarıma yokluğunu ekleyerek ve nereye gidersem gideyim seninle kalarak gitme vakti...
Birbirimize birkaç aşk kadar, geç kalmış olmasaydık…”eğer kaybetme korkum olmadan sahip olabilir miydim sana?
Şimdiyi yok saymak, yarını ertelemek ve fotoğrafların sınırlı karelerinde, sen’li dünleri yaşamak da, yalnızca, yalnızken yapılacak akıl karı bir deliliktir ve delilik, yalnızlığın en yalın tanımıdır!
Hiç kimsenin iyi gelmediği yerden sarıyorsun yaralarımı. Hiç kimsenin dokunamadığı yerden kanatıyorsun sonra
.
Çok vagonlu bir trende her istasyonda yeniden başlayan çok seferli bir yolculuktur yalnızlık! Yalnızlık sana gelirken yolları günlerin ardında bitirmek; senden giderken yollarda “ömrümü” bitirmektir
Anladım ki: herkesin kendine göre bir boşluğu var, anladım ki her boşluk bir başkasının ki ile dola
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)