Ülkemizde ADSL'in yaygınlaşmasıyla internet kullanımı her geçen gün hızla artıyor. Buna bağlı olarak kullanıcının bilgi seviyesi, bilişim konularına ilgisi ve internetin kullanım alanları daadsl modem kablosuz internet artıyor. Artık herhangi bir yerde dizüstü bilgisayarımızı açtığımız zaman en az 2-3 kablosuz ağla karşılaşmaya başladık. Tabi bu da en sıradan kullanıcıların bile iştahını kabartmaya başladı. Bu iştahtan olsa gerek ki, hemen hemen her forumda kablosuz ağ şifrelerinin nasıl kırıldığı detaylarıyla anlatılıyor.
Kablosuz ağ standartlarındaki zaafların ve adsl abonelerinin alınması gereken güvenlik önlemlerini bilmemesi ve önlem almaması da tehlikenin boyutlarını gittikçe artırıyor.
Bu şartlar altında yeni çıkan 5651 sayılı kanuna göre artık internet kafe gibi toplu kullanım sağlayıcılarının, internet sağladıkları kullanıcılara ait kimlik bilgilerini ve ne zaman hangi sitelere girdiklerini kayıt altına almaları, bu kayıtları en az 6 ay saklamaları ve gerektiğinde yetkililere vermeleri gerekiyor. İnternet kafelerde kullanılan kablolu ağlar için fazla bir sorun yok, kullanıcının kimlik bilgilerini alıp şu bilgisayara otur diyerek kullanıcının hangi IP adresiyle neler yaptığını arşivleyip gerektiğinde belgeleyebilirler. Ancak mesele kablosuz ağ kullanmaya gelince iş değişiyor.
Sorun şu; müşterilerine kablosuz internet hizmeti sunan otel, pastane, kafeterya, kafe vb firmalar hangi IP adresinin kime tahsis edildiğini nasıl kontrol altına alacaklar? Yani kimin ne yaptığını nasıl bilecekler? Bu tür hizmet veren yerlerde klasik uygulama şöyle; vatandaş laptopunu getirir, eğer varsa WEP veya WPA şifresi vatandaşa verilir, internete rahatça bağlansın, IP ayarıyla falan uğraşmasın diye adsl modemdeki DHCP servisiyle otomatik IP adresi, ağ maskesi, ağgeçidi, dns ayarları da sağlanır ve kullanıcı internete erişir. Yani mevcut haliyle bu toplu internet sağlayıcısı, kimin nereye girdiğini bırakın, ağında kaç kişinin olduğunu, kimin ne IP aldığını, şifresinin müşterileri dışında birileri tarafından kullanılıp kullanılmadığını bile bilmez. Daha da kötüsü bunları bilmesi gerektiğini de bilmez.
Peki çözüm ne?
Kablosuz adsl modem bence en kolay ve en etkili çözüm kablosuz ağ hizmeti vermemek. Çünkü siz kullanıcıları kontrol altında tutamıyorsanız, her türlü bilişim suçuna zemin hazırlamışsınız demektir. Örneğin bir pastanenin yanındaki binada oturan birisi bu pastanenin kablosuz internetini kullanmayı ve çocuk p.o.r.n.osu sitelerine girmeyi alışkanlık haline getirmişse ve bu durum adliyeye yansımışsa ve siz pastane sahibi olarak çocuk p.o.rn.osu sitelerinde ne işiniz vardı sorusuna verecek herhangi bir cevap veya aksi yönde bir delil getiremiyorsanız yapılacak pek bişey kalmaz. Ya bu konularda önlemler alacak ya da bu riski kabulleneceksiniz. Alınması gereken en temel güvenlik önlemleri için şu makaleyi inceleyebilirsiniz:
Adsl Modem ve Kablosuz Ağ Güvenliği
Ancak bu linkte anlatılan tedbirler de tehlikeleri bertaraf edecek kadar etkili olmayıp daha ziyade ev kullanıcıları içindir. Kablosuz internet hizmeti sağlayanların, daha profesyonel ve gelişmiş güvenlik önlemleri almalarını, kullanıcılarının kimlik bilgileriyle IP adreslerini eşleştirerek, eriştikleri bütün sitelerin kayıtlarını tutmalarını ve kanunda belirtilen katalog suçlara karşı içerik filtreleme önlemi almalarını öneririm..