Güzel, Bir Aynadan Kendini Seyreden Sonsuzluktur..

Güzel üzerine çok zayıda filozof çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Ve onlar kendi düşünce sistemlerine göre güzelin tanımını ve onun yurdunun neresi olduğu belirlemeye çalışmışlardır.

Bu kez bir şair, ressam sanatçı ve düşünürün, Halil Cibran' ın" güzel " üzerine ilginç sözlerini aktarmak istiyorum.

Sonra bir şair söz aldı, ve bize Güzel'den söz et, dedi.

Ve El Mustafa yanıtladı:

Güzel'in kendisi yolunuza çıkmaz ve kılavuzunuz olmazsa güzeli nerede ve nasıl ararsınız?

Sözlerinizi dokuyan o olmadıktan sonra, onun hakkında nasıl konuşabilirsiniz ki?

Üzüntülü ve incinmiş olan,"Güzel, merhametli ve koruyucudur.

Kendi görkeminden yüzü hafifçe kızarmış genç bir anne gibi aramızda gezinir." der.

İhtiraslı olan da "Güzellik, kudret ve korku veren bir şeydir.

Fırtına gibi altımızdaki yeryüzünü ve üstümüzdeki gökyüzünü sarsar." der.

Yorgun ve bezgin ise, "Güzel, yumuşak bir fısıltıdır. Ruhumuz içinden konuşur,

Gölgeden korkarak titreyen cılız bir ışık gibi sesi, kendi sessizliklerimize karışır," der.

Ama huzursuz biri ise," Dağların arasından seslendiğini duyduk.

Ve onun çığlıklarıyla birlikte toynak uğultuları, kanat çırpmaları ve arslan kükremeleri sardı ortalığı," der.

Gece indiğinde kentin gözcüsü," Tan ağarınca, güzel doğu'dan görünecek," der.

Gün öğleye erdiğinde çalışanlar ve sokakları dolduranlar,

" Güzel'i gördük, gurubun pencerelerine yaslanmış yeryüzüne bakıyordu." derler.

Kışın, kar içinde yaşayanlar," mevsim bahara ersin, Güzel, tepelerden aşıp gelecek," derler.

Ve yazın sıcağında ekin biçenlerin, "Güzel'i gördük, güz yapraklarıyla dans ediyordu ve saçlarında bir tutam kar vardı," dediklerini duyarsınız.

Güzel'e dair söylediğimiz bunca söz,

Gerçekte güzel için değil, doyurulmamış eksiklikler içindir.

Oysa güzel, bir gereksinim değil, bir doygunluğun kıvancıdır.

Ne susuz kalmış bir ağız, ne de açılmış boş bir eldir.

Bir yürektir tutuşmuş, bir can'dır büyülenmiş. Ne göze görünür bir tasarım, ne de kulaklarınızın duyacağı bir türküdür.

Ne ağacın soyulan kabuğunun altından akan öz suyu, ne de bir pençeye takılmış kanattır.

Sonsuza değin çiçekli kalacak bir bahçe, sonsuza değin gezinecek bir melekler birliğidir.

Ey Orphalese halkı, Güzel hayatın kendi kutsanmış çehresini örten peçeyi kaldırmasıyla görülen hayattır.

Oysa hayat da, peçe de sizsiniz.

Güzel, bir aynadan kendini seyreden sonsuzluktur.

Oysa, sonsuzluk da, ayna da sizsiniz.

Halil Cibran