Yıldız Tilbe’nin Düşündürdüğü Yeni Türkiye
gündem 3,0
12.07.2014 12:40:01 A+ A-
Yıldız Tilbe'yi ne kadar sevdiğimi bilen bilir. Hem çılgın hem doğal olmayı herkes başaramaz. En delice hareketi bile kendine yakıştırabilen bir insan Yıldız. Şarkılarına olan hayranlığımı yazmaya kalksam kitapolur.
Yıldız'ın bana göre en önemli yönlerinden biri de normalliği bize sürekli sorgulatması. Zaten farkında olduğu veya olmadığı bir queerliği var. Şarkılarından videolarına, hal ve hareketlerine kadar bunu görmek mümkün. LGBT bireylerin Yıldız'a olan hayranlığını da zorlama olarak görmemek lazım. İlla gökkuşağı bayrağıyla dolaşması gerekmiyor, normallikle bu kadar dalga geçebilen kaç kadın vardırturkiyede? LGBT bireylerin derdi de tam da bu normallik değil mi aslında? Lady Gaga'nın Born This Way'inden önce Yıldız anlatıyordu bize olduğun gibi davranmanın güzelliğini ve "delilikleriyle" barışıktı. Geçen gün #RojavadaKatliamVar hashtag'ini paylaştığında bir hayranı "Rojava neresi ablacım?" diye sorduğunda "Ben de bilmiyorum." diyebilecek kadar barışıktı kendisiyle.
Gel gelelim, iki gün önce Yıldız sevenlerini de sevmeyenlerini de şoka uğratan twitler attı. Türkiye'de birçok insanın beceremediği kadar hümanist olan, aşk şarkılarının kraliçesi olmuş bir kadından bu kadar nefret dolu cümleler duymak benim için çok büyük bir hayal kırıklığı oldu. Bir ara toparlar gibi olsa da kendisini daha da gaza getiren Twitter ahalisi sağolsun geri adım atmaktan yana olmadı. Yazdığı twitleri burada tekrar paylaşıp aynı nefret söylemini yeniden üretmek istemiyorum ama merak ediyorsanız Twitter hesabına bakabilirsiniz. Özetle, İsrail'in Gazze'ye olan saldırısına büyük öfke duyarak önce İsrail'i, daha sonra da Yahudileri hedef alan nefret dolu sözler sarfetti. Bir ara öyle gaza gelmişti ki, "Hitler bunlara az bile yapmış." diye yazabildi Yıldız gibi bir insan. Bu twitlerin ardından insanlar dörde ayrıldı. Yıldız'ı çok sevip bu nefret söylemine anlam veremeyenler benim gibi büyük hayal kırıklığına uğradı. Yıldız'ı sevmeyip nefret söylemini eleştirenler "Bu kadını çok abartmıştınız, bakın diğerlerinden farkı olmadığı çıktı ortaya." tavrına büründüler. Yıldız fanı olup İsrail'e karşı aynı kinle dolu olanlar yine Yıldız'ın tarafındaydı. Ama en ilginç kısım da ne Yıldız'ı ne de yaşam tarzını tasvip etmeyen muhafazakar kesimin Yıldız'a sarf ettiği övgü dolu sözlerdi. Türkiye Cumhuriyeti Başkentinin Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek bile bu kadar açık nefret ifadelerini "Senin hassasiyetin ah diğer sanatkarlarda da olsa Yıldız Bacımız" twitiyle örnek alınacak bir hassasiyet olarak gördüğünü açıkça belirtmiş oldu. Yeni Türkiye'ye dair kaygılarımız hep var olsa da, daha önce Van Depremi sonrası şahit olduğumuz gibi bu denli ağır nefret söylemi ve hakaret içeren twitlerin ardındaki banal milliyetçilik, beni her zaman korkutuyor. Peki Yıldız gibi aşk dolu bir kadın nasıl oldu da İsrail'e ve Yahudilere bu kadar nefretle doldu? İsrail'in Gazze'ye yaptığı saldırıların Türkiye'de herkesi kızdırdığı malum, ancak Yahudilerle İsrail Devleti'ni bir tutabilecek ve Yahudilerin meşhur soykırımcısı Hitler'i savunabilecek bir noktaya nasıl geldi Yıldız? Cevabı oldukça basit aslında. Özellikle Ramazan başladığından beri akşam haber bültenlerini dikkatle izliyorum. Sürekli Gazze'de yerlerden toplanan parçalanmış çocuk cesetleri görüyorum, bazıları sansürlü bazıları sansürsüz. Filistin'de bombalı saldırının ardından kaçan kadınları ve çocukları görüyorum. Bağrışan anne babalar, ağlayan bebekler, kollarda taşınan yaralılar.. O görüntüleri izleyip etkilenmemek elde değil hiçbir insan için. Etkilenmemek için vicdansız olmak lazım. Bir yandan da ekranlarda Gazze'ye yapılan saldırıyı çekirdek çıtlatarak alkışlarla izleyen İsrailliler gösteriliyor. Ramazan'da orucunu yeni açmış iftarını eden vatandaş bu haberleri de izleyince daha da öfkeleniyor, daha da hiddetleniyor. Sofra duasının yanına bir iki de beddua sıkıştırıyor.
Bu haberler yapılırken yandaş medya (ki artık neredeyse Türkiye medyanın tamamı) çok mu tarafsız? Acaba bu krizi başlatan asıl olay olan İsrailli üç gencin önce kaybolması, sonra da ölü bulunması, ardından Hamas'ın saldırıyı üstlenmemesi gibi detaylar önemli değil mi? İzleyici bu detaylardan ne kadar haberdar oluyor? Yıldız bu detayları ne kadar biliyor? Elbette üç gencin Hamas tarafından olsun olmasın kaçırılıp öldürülmesi buna karşılık Gazze'de yüzlerce sivilin hunharca öldürülmesini meşru kılmaz. Ancak sadece İsrail'in değil Hamas yönetiminin de sorumlusu olduğu bir krizden bahsediyoruz. Tabi Türkiye'deki seyircilerin bu detayları öğrenmesine gerek yok çünkü zaten Başbakanının Davos'ta Şimon Peres'e "Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz." diyebildiği bir ülke için İsrail ve Filistin kriziyle ilgili haklı ve haksız taraf çoktan belli. Yıldız Tilbe de bizim gibi evine geldiğinde televizyonunu açıp haber alan bir insan. Yıldız da bizim gibi Twitter'da ve Facebook'ta, haber sitelerinde okuduğu haberlerden, gördüğü fotoğraflardan etkilenen bir insan. Yıldız da bizim gibi haksızlıktan, masum insanların Ramazan günü öldürülmesinden rahatsız olan bir insan. Aklındakini insanlarla anında paylaşma gibi bir özelliği olduğu için sinirini anında Twitter'da yansıtıyor. Ama trakyala ilgili haftalardır yayın yasağı var. Neredeyse 1.5 ay olmuş, 40'tan fazla Türk diplomat IŞİD'in elinde rehin tutuluyor. IŞİD Ramazan dinlemeden yüzlerce Şii'nin kellesini uçuruyor, Tikrit'te 1700 kişiyi kurşuna diziyor, IŞİD'le Kürt yönetimi arasında pazarlık konusu olan Türkmenler çölün ortasında aç susuz yaşam mücadelesi veriyor ama nedense Türkiye'den İsrail'e ateş püsküren vatandaşlar Müslüman'ın Müslüman'ı hunharca katlettiği gerçeğini görmüyor, çünkü medyada yer almıyor. Geçen sene de Rabia ile ilgili sadece Müslüman Kardeşleri mağdur gösteren ve orada aslında karşılıklı silahlı bir çatışma olduğunu reddeden, vuranın darbeciler, vurulanın da Müslüman Kardeşler olarak yansıtıldığı bir medya kampanyasına şahit olmuştuk. Söz konusu Gazze veya Mısır olduğunda son derece duyarlıyız ama söz konusu Türkiye'nin başarısız dış politikası olunca sansüre tabi oluyor. Bir buçuk aydır bir terör örgütünün elinden diplomatlarını alamayan bir ülke tabi ki sadece Gazze'yi ve Başbakan'ın vizyon toplantısına katılan ünlüleri tartışadursun. Yandaş medyayı değil, Gezi'den beri göz göre göre şahit olduğumuz dezenformasyonun daniskasını yapan yandaş haberciliği değil, Yıldız'ın nefret söylemini, özür dileyip dilememesini tartışıyoruz. Bu kadar bilgi kirliliğine ve subliminal mesaja maruz kaldıkça hepimizin içinden bir Yıldız doğmaz mı? Eğer Türkiye'de bugün bir Yahudi nefret cinayetine kurban giderse sorumlusu kim olur? Yıldız mı, medya mı, yoksa oylarımızla büyüttüğümüz yeni Türkiyemiz mi?
Ben Yıldız'dan değil, yeni Türkiye'den çok korkuyorum.