İstanbul’da 1552’de doğdu. Şeyhülislam Ankaralı Bayramzade Zekeriya Efendi’nin oğlu. İyi bir öğrenim gördü ve devlet hizmetinde hızla yükseldi. Bir süre medreselerde görev aldı. Halep, Şam, Mısır, Bursa, Edirne kadılıkları yaptı. İstanbul’da da bir yıl kadılık yaptı. Anadolu ve Rumeli kazaskerliği görevlerine getirildi. 1622’de de bir yıllığına Şeyhülislam yapıldı. 2 yıl sonra bu kez 7 yıllığına yine Şeyhülislam oldu. IV. Murat döneminde bu görevden çekilmek zorunda kaldı. Üçüncü kez Şeyhülislam görevine getirildi ve ölüm tarihi olan 1644’e kadar bu görevde kaldı. 3 kasidesi, bir na’t, bir sakiname ve bir tahmis dışında divanı tümüyle gazellerden oluşur. Kendinden sonraki divan şairlerine örnek olmuştur. Dili temiz, söyleyişi zarif ve hayal bakımından zengindir. Esprili şiirleriyle bilinir. Bir devlet adamı olarak halk tarafından da çok sevilirdi.


GAZEL


Aşka kâbil dil mi yok şehr içre yâ dilber mı yok
Mest yok meclisde bilmem mey mi yok sâgar mı yok


Gonca-i dil açılıp hâtır nice şâd olmaya
Bâğda güller mi yok gülşende bülbüller mi yok


Görmeziz bir dil ki tûtî gibi güftâr eyleye
Söyledir mi yok cihânda bilmezin söyler mi yok


Sengden dil kem mi yâ seng-i siyâhı la’l eder
Afitâb-i feyz-bahşâ-yı bülend-ahter mi yok


Niçin ebkâr-i ma’ânî beslemez erbâb-i nazm
Yoksa Yahyâ gibi üstâd-i sühan-perver mi yok


GAZEL


İrdi bahâr sen dahi şâd olmadın gönül
Güllerle lâlelerle güşâd olmadın gönül


Ol şâh-ı hüsn nice bilür kıymetin senin
Bazâr-ı aşk içinde mezâd olmadın gönül


Fevt itme nâ-murâdlığın bâri neşvesin
Çün bâde nûş-i bezm-i murâd olmadın gönül


Bîgânelikle yâd ider oldu rakîbi yâr
Şükr it Cenâb-ı Hakk’a ki yâd olmadın gönül


Ol şâh-ı hüsnün iremedin pây-bûsuna
Yahyâ gibi ki hâk-nihâd olamadın gönül


GAZEL


Sun sâgarı sâkî bana mestâne disünler
Uslanmadı gitti gör o dîvâne disünler


Peymânesini her kişi doldurmada bunda
Şimden gerü bu meclise mey-hâne disünler


Dil hânesi yık koma taş üstüne bir taş
Sen yap anı iler ana vîrâne disünler


Gönlünde senin gayr ü sivâ sureti n’eyler
Lâyık mı bu kim Kâ’be’ye büt-hâne disünler


Yahyâ’nın olup sözleri hep sırr-ı mahabbet
Yarân işidüb söyleme yabane disünler


ÎDİYE


Salınsun îd irişdi yine hubânı Stanbul’un
Yine ârâte olsun kahramanı Stanbul’un


Safâlar kesbidüp uşşâk olunsun merhabâ yer yer
Vefâ meydânına gelsun cevânânı Stanbul’un


Döner hûrşid-i âlem-tâbına gerdûn-ı gerdânun
Binüp dolaba her bir mâh-tâbânı Stanbul’un


Semend’i nâz ile yüğrük cevânlar seyre çıksunlar
Pür olsun hûblarla Atmeydânı Stanbul’un


Bu şi’run hak budur Yahyâ ki gayet bînazîr oldu
Pesend eylerse lâyık ehl-i irfânı Stanbul’un