Asıl adı Yusuf Sinaüddin olan Sinan Paşa, Nasreddin Hocanın soyundan gelir. Zekî, kültürlü bir yazardır ve sanatlı nesrin kurucusu sayılır. Önce Edirnede müderrislik yapan Sinan Paşa daha sonra Fatihin teveccühünü kazanmış, onun hocaları arasında yer almış, vezir olmuştur. Fakat daha önce Fatih, Sinan Paşanın Ali Kuşçudan ders almasını da sağlamış, kültürünün gelişmesine böylece yardımcı olmuştur.

Eserleri:

Sinan Paşanın en önemli eseri "Tazarrûnâme" dir. Sanatlı Türk nesrinin ilk büyük örneği budur. Bu tasavvufî eserinde Sinan Paşa aşk konusunu ele alır ve varlıkın aslını bulmaya çalışır. Allaha hitap ederek O nun büyüklüğüne sığınır. Bu eserde 7 büyük peygamberin hayatları da anlatılır.Tazarruname, dîvan edebiyatında musanna (sanatlı) nesrin ilk örneği sayılır. İkinci eseri olan Maarif nâmede Islâmî ahlâk üzerinde durulur. Üçüncü eseri "Tezkiretül-Evliya" dır. Adından da anlaşıldığı gibi bazı evliyaların hayat ve menkıbelerini anlatır.


Tazarrûnâme'den:

"... Kibir sahibini hor ider ve kendüyü görmek kişiyi kör ider. Feragat derûna huzur verir ve beşâşet yüze nûr verir. Tevazu izzeti mûcib olur ve devlet muhabbeti mûstevcib olur. Kusurun bilen sûd-mend olur ve kendüyü öğen nflmerd olur. Şehvete yelen hayvan olur ve gazaba uyan şeytan olur... Höd-rây olanın tâ İli onağan olmaz ve kendü fikrine uyanun işi onâgan olmaz... Hak isteyen tevekkü de olur ve ten besleyen eklide olur...

Maarifnâme'den:

"...Rivayet olunur ki bir südci var idi. Sü-düne su katar idi. Bir gün sel geldi, koyunun apardı. Ehl-i İbret İdi, hâlini anladı. Bu hâl neden olduğın bildi ve hâline ağladı: Hayf ki o süde katduğum, sular sel oldı geldi, koyunouklarumu aldı, der idi...