"süt deyince hep müstehcen şeyler geliyor aklıma
şiirde tam pansiyon kalıyorum füsun.
tonton kediler var bu mahallede hepsi de yazılıyor bana
ben sütleri hiç dökmüyorum füsun
kediler âleminde raconsuz bir davranıştır zira.
bana artık büyü diyorlar
kar tanrı kokuyor oysa füsun, bilmiyorlar.
hızar sesi geliyor uzaklardan, çok uzaklardan
beyaz bir varlığın talaşı gibiyim.
ufalanıyorum istanbul’a her kar yağışında
geçen gün falımda beyaz bir kaplumbağa çıktı
ben ona kardan kaplumbağa dedim, ismi bu
artık büyüyüm füsun
bu mahallede bana kar helvası diyorlar
soğuk ve tatlı manasında yani
nam-ı müstear gibi bir şey bilirsin
eriyorum füsun
sütten derelere karışıyorum aşk dediğimde
harbi seviyorum yani
acı denizlere doğru akıyorum.
bana artık büyü diyorlar füsun
artık büyüyüm, bilmiyorlar.
ükemin yürüyen caddelerinde acılarımızın kaynağını araştırıyorum
kelimeler dişliyor kollarımı
diş izlerinden bir saatle takip ediyorum zamanı
isminden ismimle doğduğuma inanıyorum füsun
bu inanç hiç bitmiyor
bazı yarım işleri artık tamamlıyorum.
bazı yarım şiirleri…
bazı yarım baş ağrılarıyla
neyse o olan rüya kedileri satıyorlar bakkalda,
çay içme vasfı olan ve rengini çaydan alan rüya kedileri
bilmem nasıl ikna oluyorum böyle bir kedi almaya
çok soğuk günlerde çayçen çayçen diye bağrılan yerlerde
çay içen bir süt dökmüş oluyorum
hüzün diyorlar bazı şairler nedense buna.
ismini pohpoh koyayım bari diyorum yalaka rüya kedimin
gerçek hayat kaptanı bir sevgilim oluyor uzaklarda
onu düşünüyorum burnumdan dumanlar çıkararak
küstüğümde gözlerinden öpebilmek için dünyanın füsun
ismimle doğduğuma inanıyorum isminden
artık başkalarına yalnızca komik rüyalarımı anlatıyorum.
doğururken geçenlerde
çok sancım vardı, bişey olmadı.
bana bişey olmaz, artık…
büyüyüm ben füsun.
Didem Madak