Missouri Üniversitesi ve Kansas Üniversitesi Tıp fakültesinin ortaklaşa yürüttüğü bir çalışmanın sonuçlarına göre, fast-food marka bilinci çocukların beynine okuma-yazma öğrenmelerinden önce kazınıyor. 120 çocuk iki gruba ayrılmış, 60′ına yemek ile ilgili, 60′ına yemek dışı resimler gösterilmiş, yemekle ilgili olan resimler tamamen bir takım “logolardan” oluşuyormuş, MRI teknolojisine kullanılarak yapılan ölçümlerde, çocuklar bu logoları gördüklerinde beyinlerindeki “dalga” faaliyetleri artıyormuş.
Aynen, maalesef, Pavlov’un köpekleri deneğinde olduğu gibi. Demek ki, çocukları bir türlü yemek yemeyen veya bundan şikayetçi olan ebeveynler, bir takım “marka logolarının resimlerini” çocuklarına gösterdiklerinde, çocuklarının acıkmalarını sağlayabilecekler, bu çok ciddi bir tehlike.
Araştırmayı yapan gruptan Dr. Amanda Bruce’ın şöyle bir yorumu var: “Çocuklar McDonalds’ın logosundaki M harfinine benzeyen şekli, alfabedeki M harfini öğrenmeden önce tanıyabiliyorlar artık.”
Dr. Amanda Bruce şöyle devam ediyor: “Eğer bir insanın beynin kognitif(bilişsel, karar verme mekanizmasına dair) bölümü gelişmeden, çocukların bilinç-altlarına böyle logolar “gıda” olarak kazınırsa, bu beyin yetişkin bir hale gelip, düşünüp, mantıklı karar vermeyi öğrense bile, kafasında hep böyle logoları “gıda” olarak tanımlama mecburiyeti hasıl olacaktır”
Deneyde ayrıca çocuklara tamamen birbiriyle aynı iki hamburger vermişler, birinin kutusu sade, diğerinin kutusunun üzerinde McDonalds’ın logosu var. Çocuklar logolu olan hamburgerin daha “lezzetli” olduğunu söylemişler, deneye katılanların tamamı.
Bizce olayı bu kadar çok “bilimsel” açıklamaya gerek yok bile, fast-food çok zararlı bir zırvalık, yetişkin veya çocuk fark etmez, bu firmalar marka bilinci oluşturmak için çocukların beyinlerini iğfal etmek üzere her yıl tonlarca para harcıyor ülkemizde de. Belki tv reklamları yapamıyorlar ama “subliminal” reklamcılık konuları üzerinden tam-gaz faaliyetteler.
Ülkemizde tvlerde şu “subliminal” konusu genel anlamda o kadar kötü işleniyor ki, istisnalar olabilir, insan “Acaba bu firmalar mı bu tarz “subliminal mesaj programlarına” sponsor oluyor” diye düşünmeden edemiyor. Konuyu acayip, tuhaf komplo teorileri boyutuna çekerek insanların konu ile “dalga geçmesi” hedefleniyor sanki.
Adam hamburger alana bir oyuncak bedava veriyor, göstere göstere, bunun nesi komplo artık?
TV reklamlarının, sinema filmlerinin içine kareler yerleştirdikleri de gerçek.
Logolarının tasarımları, yenilenmesi, farklı ülke kültürlerine göre ufak-tefek detaylar ile yeniden tasarlanması için milyonlarca dolar saçıyorlar.
Bu konuda devlet kurumları ciddi bir hamle yapmayacağı için iş gene velilere düşüyor.