Hayatını kaybeden Çolpan İlhan kimdir?
Sinema sanatçısı Sadri Alışık'ın eşi usta oyuncu Çolpan İlhan, bugün hayata gözlerini yumdu. Çolpan İlhan’ın evinde sabaha karşı geçirdiği kalp krizi sonucu vefat ettiği öğrenildi.
Usta oyuncu Çolpan İlhan, 27 Temmuz Pazar günü saat 10.30’da yapılacak anma törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığında Sadri Alışık’ın mezarının yayında toprağa verilecek.
YEŞİLÇAM'IN EN GÜZEL SESLİ KÖTÜ KADINIYDI
Çolpan İlhan, 8 Ağustos 1936'da izmir'de dünyaya geldi. Türk edebiyatının usta şairlerinden Attila İlhan'ın kız kardeşi olan Çolpan İlhan, Yeşilçam'ın unutulmaz aktörü Sadri Alışık'ın da eşiydi. İlhan, Kerem Alışık'ın da annesi.
Lise eğitimine Balıkesir Lisesi'nde başladı. Daha sonra Kandilli Kız Lisesi'nden mezun oldu.
İstanbul Belediye Konservatuarı'nda tiyatro bölümünü ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi resim bölümünden mezun oldu.
Bu sırada akademideki arkadaşları ile birlikte "Akademi Tiyatrosu" adıyla bir tiyatro grubu kurdu ve oyunlar hazırladı. Bu sırada gelen bir teklifle 1957 yılında ilk sinema filmi Kamelyalı Kadın'da başrol oynadı.aynı yıl içinde Küçük Sahne'de Münir Özkul ve Uğur Başaran ile "Sevgili Gölge" adlı oyunla ilk profesyonel oyununu oynadı.
Üç sezon Küçük Sahne'de tiyatrolarda rol aldıktan sonra bu tiyaronun dağılması ile Oda Tiyatrosu'nda Müfit Ofluoğlu ile Sabahattin Kudret Aksal'ın "Tersine Dönen Şemsiye" sini sahnedi. Daha sonra Kent Oyuncuları ile Güner Sümer'in "Yarın Cumartesi"'nde oynadı. Kenterler ile de "Baharın Sesi", "Nalınlar" ve "Aptal Kız"'da sahne aldı. Bir süre sonra oğlu Kerem'in doğması ile tiyatroya ara verdi. 1960'ların ortasında sinema filmleri ile sanat yaşantısına geri döndü ve 300'e yakın filmde rol aldı. 1970'lerin sonlarına kadar sürekli filmlerde başrollerde oynayan İlhan sonra sinemadan koptu ve moda çizimleri yapmaya yoğunlaştı.
HÜRRİYET'E KENDİNİ BÖYLE ANLATMIŞTI
Çolpan İlhan 1998 yılında Hürriyet'e verdiği röportajda hayatıyla ilgili şunları söylemişti.
Çolpan İlhan'ın hayatında kararlar var. Daha ilkokula bile gitmezken oyuncu olmayı kafaya koyması, ilkokuldan sonra, babasının görev yaptığı kazada bir ‘‘kasaba kızı’’ olarak kalmamak için yatılı okulun meşakkatine katlanması, yirmi yaşında ömür boyu birlikte yaşayacağı adamı seçmesi... Hepsinden önemlisi; sinemanın en parlak yıldızlarından biriyken, kariyerinden vazgeçip kocası Sadri Alışık'ın bir adım gerisinde kalması... İlhan, arkasına dönüp de bir anlamda ‘‘öldürdüğü’’ yıldızın cesedine bakmamış. Çünkü çok küçük yaştan itibaren, geriye bakarak ileriye gidilmeyeceğini, dahası mutlu olunamayacağını öğrenmiş.
BİR BAKKALIN OĞLUYLA EVLENECEKTİ
İzmir'ir ünlü avukatlarından Bedri İlhan, ani bir kararla yazıhanelerini kapatıp kaymakamlığa başlayınca, üç çocuklu İlhan ailesi Karşıyaka'daki evlerinden çıkıp Anadolu yollarına düşer. Bu yüzden, ailenin en küçüğü Çolpan'ın çocukluk anılarının bir kısmı Adana'nın Bahçe kazasında kalmış: ‘‘Çok güzel bir kaymakam evinde oturduk. Arkasında meyve ağaçları vardı, biraz ilerisinden dere akardı. Ağabeylerim sokaktan bir köpek getirmişlerdi, adını Zoro koymuştuk. Geceleri Adana'nın sıcağına dayanmak ne mümkün, dışarıda otururduk. Ağabeyime oyuncu olmak, sahneye çıkmak istediğimi söylerdim. O da bana gökteki yıldızları gösterip, ‘bak bir gün sen de onlar gibi parlayacaksın' derdi.’’ Bu ağabey, o yıllarda şiirle haşır neşir olmaya başlamış Attila İlhan’dan başkası değil. Gavur Dağlarından Rivayet şiiri yine bu yıllardan.
Yine babanın görev yeri olan Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde, Çolpan'ın bir karar vermesi gerekir. Ya İstanbul'a yatılı okula gidecek, ya da Sındırgı'da kalıp Attila Ağabey'inin sözleriyle ‘‘bir bakkalın oğluyla evlenecektir.’’ Yatılı okulu seçer, Kandilli Kız Lisesi'ne gelir. İlk altı ay, gözyaşları içinde söylediği şarkıyla geçer: ‘‘Benim bir annem vardı/Bir küçük yuvam vardı/Yuvamdan akardı sevincim/Şimdi boynum büküldü benim’’.
Binbir hastalık bahanesiyle revirde yatar. Dişi kanadığında, o kanı ağzında biriktirip ‘‘kan tükürüyorum’’ numaralarına yatar. Aaa, ne orijinal demeyin, yatılı okul insanı böyle ‘‘yaratıcı’’ yapıyor. Maalesef üyesi olduğum yatılı çocuklar kulübü, bu numarayı kendi kendine keşfetmiş arkadaşlarla doludur.
Liseden sonra akademi yılları başlar. İlhan resim bölümüne başlar, sırf cahil bir oyuncu olmamak için. Okulu bitirir, ama bir daha fırça almaz eline. Bir yandan da konservatuara devam eder. Bu arada ağabeyiyle birlikte oturmaya başlarlar. Akademinin Tiyatro Kulübü'nün sahnelediği ‘‘Antigone’’ oyunundaki başrolü ile dikkat çekince, film teklifleri başlar. İlk filmi ‘‘Kamelyalı Kadın’’dır. Onu diğerleri izler. Henüz yirmisine gelmemiş bir gençkız olarak, yaşına uygun rollere çıkmaz İlhan: ‘‘Masum kız rollerinde pek derinlik bulamazdım. Kendine özgü, ısırgan roller daha cazip gelirdi.’’ Alkolik, fettan kadın imajı böyle bir tercihin ürünü.
RIHTIM SAHNESİNDE SADRİ ALIŞIK İLE YAKINLAŞTILAR
Ve ‘‘Yalnızlar Rıhtımı’’... O güne kadar yakın arkadaşı olduğu Sadri Alışık'la bu filmin uzun süren rıhtım sahnelerinde yakınlaşırlar. Sadri Alışık'ın daha önceki röportajlarında anlattığı gibi, yönetmen uzun süre sarmaş dolaş durmalarını isteyince kalpteki kıpırtılar çarpıntıya dönüşür. Aşık olduğunuzu nasıl anladınız deyince, gülümsüyor: ‘‘Çok büyük bir aşkla evlenmedik açıkçası. Sadri'yi çok sıcak ve samimi buldum. Onun sevgilileri olurdu, biz arkadaşken. Kız arkadaşlarına hediye alırken bana danışırdı. İyi geldik birbirimize. Belki de o yüzden bu kadar uzun sürdü, hırçın olmadı. O daha tecrübeli olgun bir insandı. 13 yaş büyük benden. Bir evlilik yaşamış, sekiz sene süren.’’
Çolpan İlhan, Sadri Bey'den önce üç kere nişanlanır. Yönetmen Metin Erksan, oyuncu Fikret Hakan ve Münir Özkul. Ama evlilik kararını Sadri Alışık'ta verince, artık evlilik ne gerektiriyorsa yapar. Önce usul usul sinemadan tiyatrodan çeker elini. Sonra çocuk doğurur. Sanatsal hırslarına gem vurur, daha çok Sadri Alışık'ın arkasında ona destek olarak sürdürür yaşamını. Boş durmayı sevmediği için, akademili olmanın verdiği birikimle modacılık yapmaya başlar. Tam 25 senedir sürdürdüğü moda yaşamında, çoktan bir markaya dönüşmüş durumda.
Çolpan İlhan 1995 yılında Sadri Alışık'ı kaybettikten sonra, güç toplamak için yine sanata yaslanmış. Dizi filmler, tiyatro oyunu, önümüzdeki günlerde netlik kazanacak bir uzun metraj film projesi... İzmir'de yaşayan Cengiz Ağabey'i ve her hafta sonu görüştüğü Attila Ağabey'i, oğlu ve torunu ile aileye direklik etmeyi sürdürüyor. Seçtiklerinden pişman olmadan, öldürdüğü seçeneklere dönüp bakmadan.
Kaynak:Radikal