YOLDA ESİRLER


Şimdi melûn bir gecedir.
Bir nöbetçi kürkü gibi simsiyah ortalık,
ve görünmez, garba giden yollar.
O görünmeyen yollara,
dokunaklı bir yağmur yağıyormuş gibi,
yorgun ayak sesleri dökülmektedir.
Hepsini tanıyorum onların.
Aynı topraktan buğday yediler.
Aynı topraktan taşıdılar saadeti
harmanlara kucak kucak
Ve söylediler aynı türküyü;
güneşin karşısında gerinirken,
bir zerresine bileen harikulâde bir tebessümden
fazla kıymeti olan toprak.
Hepsini tanıyorum onların.
Yıldızlı bir gece altında otlara uzanıp,
onlardan dinlemiştim bir zamanlaranadan
doğma hikâyelerini yeryüzünün.
Hepsi memnun, hepsi genç, hepsi güzeldi.
Dudaklarında damlası yoktu hüznün.
Hiçbiri bıkmamıştı yaşamaktan.
Şimdi melûn bir gecedir.
Ne gökte bir tek yıldız,ne yerde bir tutam ot var.
Yalnız, o mavi gözleri,ve sarışın yüzleriyle
gençleri ve ihtiyarlarıyle insanlar,
girmişler içine sıcacık düşüncelerinin,
garba gidiyorlar,garba giden yolda ...

A. KADİR