kayseri escort ankara escort izmir escort antalya escort bursa escort istanbul escort

Etiketlenen üyelerin listesi

Toplam 2 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 2 arasi kadar sonuc gösteriliyor
  1. #1
    SiyahkaLem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Üyelik tarihi
    20.Şubat.2014
    Mesajlar
    547
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    4 Thread(s)

    Şairlerin Vasiyetleri

    ŞAİRLERİN VASİYETLERİ



    Vasiyet nedir?


    Sözlük anlamına bakarsak: "Kişinin ölümünden sonra istediği şeyler" tanımı karşımıza çıkar. Hukuki olarak da hemen hemen aynısı kullanılır ama, dikkat çeken bir ayrıntı vardır ki o da 'vasiyetname ehliyeti'dir. Bu ehliyetten kasıt da 15 yaşını doldurmuş olmak ve temyiz kudretine sahip olmaktır.
    'Miras Dediğin Böyle Olur' başlıklı bir gazete kupürü hatırlıyorum. İngiltere'de Terry Oxley adındaki bir çiftçi ölüm döşeğinde iken avukatını çağırarak vasiyetini yazdırır. Yıllardır yaşadığı kasabanın Kraliyet Eski Muharipler Kulübü'nde, doktorların karşı çıkmasına karşılık her gün 4 litre bira içen çiftçinin bıraktığı vasiyete göre kulüp barmeni, Terry'nin arkadaşlarına her hafta toplam 35 bardak bira verecektir. Ölümünden sonra meyhane arkadaşlarının 'ruhuna' bira içmeleri için bıraktığı 30 bin sterlin ile 571 gün bira içecek olan arkadaşları bu vasiyeti eminim ki zevkle yerine getirmişlerdir.
    Ya şairler, şairlerin vasiyetleri nasıldır diye hiç düşündünüz mü? Bunları ikiye ayırmak mümkün. Birinci grupta unutulmak istemeyenler, ikinci grupta da son derece ilginç vasiyetlerini şiirleştirenler var.
    Behçet Necatigil, Ölümden Sonra şiirinde:
    Bu benim yazdıklarım
    Kendi halim mi sade
    Yaşadığım çevreden
    Bir ses kalsın istedim
    Şu koskoca dünyada
    derken, Turan Dursun, Ölürsem şiirinde:
    ......
    Ben de ölürsem eğer,
    Ey "aydın cemaat"!
    Lütfen öldürme beni!
    Lütfen!
    Aşık Veysel:
    Ben giderim adım kalır
    Dostlar beni hatırlasın
    demekteler. Günümüz şairlerinden de unutulmayı istemeyenler var. Fatin Hazinedar Acemi şiirinde:
    .......
    Yalnız bırakıp da
    İkinci kez öldürmeyin beni
    Mezarıma sadece menekşe dikin
    O toprağa alışkın
    Bense acemi.
    Sezer Özşen, Anıltı şiirinde:
    ........
    Gün gelip yuvarlanırsam
    Tepeden aşağı
    Adım böyle bir şiirde anılsın
    mısralarıyla unutulmama isteklerini şiire getirmişlerdir. Peki ya diğerleri:
    Örtmeyin mezarımı
    Yıldızları seyretmeye
    Doyamadım ömrümce
    diyen Ertan Adalı'nın;
    Doktor istemem annem gelsin
    Yataklar denize atılsın
    Çocuklar çember çevirsin
    Ölürken böyle istiyorum
    diyen Sezai Karakoç'un;
    Ölürsem eğer
    açık koyun balkonu
    çocuk portakal yese
    görürdüm balkonumdan.
    Orakçı ekin biçse
    duyardım balkonumdan
    ...........
    diyen Lorca'nın yanı sıra çok daha ilginç vasiyetler de vardır. Ömer Hayyam:
    Kaderin elinde boynum kıldan ince
    Tüysüz kuşa dönerim ecel gelince
    Yine de toprağımdan desti yapın siz
    Dirilirim içine şarap dökülünce
    Aziz Nesin:
    Ölünce yaşamalıyım
    Defne yapraklarında
    Sakın ola ki silahlarda değil.
    Sunay Akın:
    .....
    Hayırsız oğluyum babamın
    bir parka
    dikilirse bir gün şairlerin heykelleri
    benim yerim boş kalsın
    ve payıma
    hayırsız ada açıklarına
    bir şamandıra bırakın
    Wolfgang Borchert:
    Ben ölünce
    Hiç değilse
    Bir fener olsam
    Solgun gecelerini
    Aydınlıklara boğsam
    Bir diğer şiirinde yine Lorca
    Ölürsem bir gün
    beni gitarımla gömün
    altına kumun
    ....
    Ölürsem bir gün
    beni bir fırıldağa gömün
    gömün de görün.
    Dikkat ederseniz bu şiirlerin ortak bir özelliği var. Bu şiirlerdeki vasiyetlerin hiçbiri gerçekleşmemiştir. Daha doğrusu gerçekleşemeyecektir. İşte bu tip vasiyetlerden biri daha; Piraye'nin kendisine yazdığı bir mektubu 'mısra ve kafiyeleştirip' şiirleştiren Nazım Hikmet; şu açıklamayı da ekler: "Senin yüreğini çalmışım karıcığım şiirlerini de aşırmağa hakkım var." Bu şiirdeki vasiyette de Piraye öldükten sonra yakılıp, külleriyle bir kavanozda, Nazım'ın odasındaki ocak üzerinde olmayı istiyor ve ekliyor:
    Fedakarlığımı anlıyorsun
    Vazgeçtim çiçek olmaktan
    Senin yanında kalabilmek için
    Ama Piraye'nin bir de şartı var, ölünce Nazım'ın da yanına gelmesini istiyor. Nazım'ın vasiyeti olan, Anadolu'da bir köy mezarlığındaki çınar dibinde yatma isteğinin gerçekleşmemesi gibi bu da gerçekleşmemiştir.
    Şimdi soracaksınız; "vasiyeti gerçekleşen şair yok mu?" diye. Var elbette ki ama, siz benim var dememe pek sevinmeyin.
    Vasiyetlerden, mezarlardan iğrenirim;
    Ummam tek göz yaşı bile bu dünyadan ben,
    diyen Baudelaire şunu ekliyor:
    Cesedimin üzerinde keyifle gezinin.
    Ne dersiniz, gerçekleşmemiş midir? Dilerseniz bir de Orhan Seyfi Orhon'un gerçekleştiğini iddia ettiğim vasiyetini okuyun:
    Dostlarım anmayın adımı!
    Siliniz gönülden eski yadımı!
    Kırınız sonuncu itimadımı,
    Ölünce bir kez daha beni aldatın!
    Ya Cahit Sıtkı Tarancı, O da vasiyeti gerçekleşen şairlerden:
    ......
    Gün gelince biz değil miyiz ölen?
    Cenazemiz yerde kalmasın dostlar!
    Eh, karga-tulumba, bir şekilde kaldırıldığımıza göre bunu da gerçekleşmiş sayabiliriz. İşi biraz ciddiye alırsak, vasiyeti gerçekleşen şairlerimiz de var elbet. Örneğin, Cemal Süreya. Şairin 16 Dize adlı şiirinde belirttiği,
    Gömmeden önce biraz gezdirin beni
    şeklindeki vasiyeti, Sunay Akın tarafından gerçekleştirilmiş ve İstanbul içerisinde, mezarlığa götürülmeden önce biraz dolaştırılmıştır.
    Bir diğer vasiyeti gerçekleşen şair de Şair Eşref'tir. O'nun vasiyeti de:
    Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için,
    Gelmesin reddeylerim billahi öz kardaşımı
    Gözlerini ebna-yi ademden ol rütbe yıldı kim,
    İstemem ben fatiha, tek çalmasınlar taşımı!
    şeklindedir. İster inanın, ister inanmayın 1912 yılında ölen Şair Eşref'in mezar taşı, 1928 yılında çalınır. Eh, bunu da gerçekleşen bir kehanet olarak algılayabiliriz.
    Bunca vasiyeti yazmamızın nedeni şair Orhan Veli'nin vasiyetidir. Ölümünün ardından Sabahattin Eyuboğlu'nun Mahmut Dikerdem'e yazdığı mektupta şunlar yazılıdır: "Yarın O'nu nereye, nasıl gömeceğimizi bilmiyoruz. Ailesi bize bıraktı. Rumelihisarı'na karar verdik.


    Urumelihisarı'na oturmuşum;





    Oturmuş da bir türkü tutturmuşum:

    Hastanenin imamı benim Trabzon'dan sınıf arkadaşım çıktı. Bu sayede işler kolaylaştı. Dora (Erol Güney'in eşi) ve Mualla (S. Eyuboğlu'nun kardeşi) içerde ağlıyorlar. Yaprak adına güzel bir çelenk hazırlandı."
    Yani Orhan Veli'nin bu mısraları vasiyet kabul edilmiştir.



    Bunca usta şairin arasından biraz yüzsüzlük biraz da torpil yaparak, kendi vasiyetimle bu yazıyı bitirelim:
    Öldüğümde
    İllaki bir mezar taşım olacaksa
    Şu yazılsın isterim üzerinde

    "Merhaba ölüm

    Ölü'me merhaba!"




  2. #2
    katherinapetrov - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Üyelik tarihi
    09.Mayıs.2014
    Mesajlar
    4,307
    Mentioned
    11 Post(s)
    Tagged
    5 Thread(s)
    Paylasim icin tesekkürler..
    Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnıdeğer . .

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. Şairlerin Kendisi Değil Kalemi Ağlar...
    Konu Sahibi aSk Forum Aşk Mektupları
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 18.Kasım.2014, 23:01

Bu Konu için Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
gaziantep escort bayan gaziantep escort sesli sohbet seks hikaye onwin venüsbet giriş tipobet365 sahabet karabük escort ordu escort kars escort kocaeli escort izmit escort edirne escort ısparta escort karabük escort manisa escort adana escort
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara çankaya escort kızılay escort kızılay escort ankara eskort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort kayseri escort istanbul escort avrupa yakası escort çapa escort şirinevler escort avcılar escort beylikdüzü escort