Beynin sigara yalanlarıyla yıkanmış Adan Zye sigara - Allen Carr Türkiye, Sigara Bırakma Merkezi, Sigarayı nasıl bırakırım?
BEYİN YIKAMALAR VE “UYUYAN ORTAK”
Sigaraya nasıl ve neden başlarız?
Bunu tam olarak anlayabilmek için bilinçaltının ya da Allen Carr deyişimiyle “uyuyan partnerimizin” olağanüstü gücünü incelemek gerekir.
Hepimiz kendi yolunu kendi çizen zeki varlıklar olduğumuzu düşünmeye meyilliyizdir. Aslında yaşamımızın yüzde doksan dokuzu önceden belirlenmiştir. Biz içinde yaşadığımız toplumun ürünüyüz. Nasıl giyineceğimizi, ne tür evlerde oturacağımızı, yaşam tarzımızı, değişik olduğumuz yönleri bile (örneğin politikada tutucu mu yoksa açık görüşlü mü olduğumuz) toplum belirler. Bilinçaltının üzerimizdeki etkisi çok büyüktür ve düşünceler dahi gerçekler konusunda milyonlarca insanı yanıltılabilir.
Ömür boyu mahruz kaldığımız beyin yıkamaları sakın küçümsemeyin!
Reklamcılar bilinçaltının yönlendirme gücünü çok iyi bilirler; bu yüzden yollar bizi adım adım takip eden büyük reklam afişleriyle, gazetelerin her sayfası ise ilanlarla doludur. O kadar para boşuna mı harcanıyor sanıyorsunuz? O reklamlar size sigara aldırtmıyor mu?
Çocukluğumuzdan beri her gün sigaranın bizi rahatlattığına, bize cesaret ve güven verdiğine ve dünyadaki en değerli şeyin sigara olduğuna dair mesajlar alırız.
Abarttığımızı mı sanıyorsunuz?
Filmlerdeki bütün idam sahnelerinde idam edilecek kişilerin en son arzuları nedir? Doğru, bir sigara. Bunun bizde bıraktığı etki çok derindir. Bilincimiz fark etmese de “uyuyan partnerimiz” mesajı alacak zamanı bulur. Buradaki mesaj: “Dünyadaki en değerli şey, en son düşüncem ve en son yaptığım şey bir sigara içmektir.”
Bütün savaş filmlerinde yaralılara bir sigara verilir. Savaştan dolayı herşey biter, ne yiyecek kalır, ne su, ne ilaç ama sigara ve çakmak herzaman vardır. Garip değil mi?
Bu son zamanlarda değişti mi sanıyorsunuz? Hayır, kocaman reklam panoları ve gazete ilanları çocuklarımızın beynine işlemeye devam ediyor, farkında mısınız?
Sözüm ona televizyonda sigara reklamı yapılması yasak. Televizyonun en çok izlendiği saatlerde gösterilen filmlerde oyuncuların büyük bir keyifle sigaralarını yaktıklarını görüyoruz.
Bugün reklamcılığın en sinsi yanı sigarayı spor olayları ve zenginlik ile bağdaştırmaktır. Bunu da doğal olarak tütün devleri finanse ediyor.
Yarış arabaları model ve isimlerini sigara markalarından alıyorlar –ya da tam tersi mi?
Birçok çizgi filmiinde dahi sigara içiliyor! Kim içiyor? Tabi ki kahraman rolünde yaratılmış olan içiyor!
Julia Roberts’ler, Sylvester Stallon’ler gerçek hayatta yakınlarına bile yaklaştıramazsınız ancak filmlerinde içerler.
Son yıllarda izlediğiniz filmlerdeki sigara sahnelerini hatırlıyor musunuz? Sigara içen ve içmeyenler bunları gördüğünü belki fark etmez bile fakat “uyuyan partner” amacı çok açık olan bu gizli reklamları sabırla sindirir. Titanic, Matrix ve buna benzer gişe satışları çok yüksek olan filmleri hatırlayaın, hepsinde içiliyor ve özenle seçilmiş sahneler ve kişiler içiyor!
Bir de sözde karşıtı reklamlar yapılıyor; Kanserin tehlikesi, kesilmiş bacaklar, kötü kokan nefes vs. Bunların hiçbiri sigara içenleri sigaradan vazgeçiremiyor. Mantıklı düşünürsek vazgeçirmesi gerekir ama vazgeçirtemiyor. Gençleri sigaraya başlamaktan bile alıkoyamıyor. Aslında değişen en ufak bir şey yok. Tuzak dün ne idiyse bugün de o.
Genç erkekler güçlü bir izlenim bırakmaya, Bred Pitt ya da Teoman’ın görüntüsüne özenerek sigaraya başlarlar. (Oysa güçlü olma duygusu ilk sigaranın verdiği en son duygudur. İnsan aslında içine çekmeye cesaret edemez ve çok çektiğinde önce baş dönmesi sonra mide bulantısından yakınır). Aslında o anda yapmak istediği tek şey diğer çocuklardan uzaklaşıp o pis sigaraları fırlatıp atmak ve bu ne iğrenç şey, neyini içiyorsunuz demek olur.
Kızlar havalı, çekici, modern genç kadın olma amacındadırlar. Sigaralarından ufak ufak nefesler çekerken ne kadar komik göründüklerini hepimiz görmüşüzdür. Erkekler güçlü, kızlar da havalı ve modern görünmeyi öğrendikten sonra sigaraya hiç başlamamış olmayı dilerler. Kadınların sigara içerken gerçekten havalı göründüklerini mi yoksa bunun özellikle “yaratılmış” bir uydurma “imaj” mı olduğunu düşünüyor sunuz? çmemenin ne kadar mükemmel olduğuna ikna edememek siz
Bu beyin yıkama olayında en etkili faktör aslında tiryakilerin kendileridir. Sigara içen insanların zayıf iradeli ve zayıf bedenli kişiler oldukları doğru değildir.
O zehirle başa çıkmak için iyi bir performans gerekir.
Tiryakiler sigaranın sağlığa zararlı olduğunu ısrarla ortaya koyan istatistikleri görmezlikten gelirler. Herkesin günde iki paket sigara içen, yaşamı boyunca bir gün bile hastalanmamış ve en az seksen yaşına gelmiş bir amcası vardır. Kimse genç yaşlarda ölen diğer yüzlerce tiryakiyi ya da o amcanın sigara içmeseydi hâlâ yaşayacağını aklına bile getirmez.
Arkadaşlarınız arasında küçük bir anket yaptığınızda çoğu tiryakinin güçlü kişiliklere sahip insanlar olduğunu görürsünüz. Çoğunlukla serbest çalışan, yönetim pozisyonlarında bulunan ya da doktor, avukat, polis, öğretmen, hemşire, sekreter gibi belli bir eğitim gerektiren mesleklerde çalışan, diğer bir deyişle yaşamları stres dolu kişilerdir. Tiryakilerin düştüğü en büyük yanılgı sigaranın stresi hafiflettiğidir. Bu yüzden sigara sorumluluk sahibi olan ve stresli bir yaşam süren ve aynı zamanda hayranlık duyulan ve taklit edilen baskın insan tipi ile sık sık bağdaştırılır. Can sıkıntısı sigara içmenin ikinci nedeni olarak bilindiğinden bağımlılığın yaygın olduğu bir başka grup da tekdüze iş yapan kişilerdir. Sigaranın can sıkıntısını geçirdiği düşüncesi de bir yanılgıdır.
Beynimizi yıkayan aldatmacaların boyutları inanılmayacak kadar büyüktür. Toplumumuz tiner gibi uçucu madde bağımlılığını ve eroin bağımlılığını dışlar oysa yılda tinerden ölenlerin sayısı onu, eroinden ölenlerin sayısı yüzü bulmaz.
Fakat nikotin adında başka bir uyuşturucu vardır ki, yüzde altmıştan fazlamız yaşamında bir kez bağımlılık kazanır ve çoğu, yaşamının sonuna dek bu yüzden çok para harcar. İnsanlar fark etmeden gelirlerinin büyük bir kısmını sigaraya harcarlar ve sigara her yıl binlerce kişinin yaşamını mahveder. Batı toplumunda trafik kazaları, yangınlar dahil bir numaralı ölüm nedeni sigaradır.
Son yıllarda genel kanı biraz değişti ve sigara içmek sağlığa zarar verebilen biraz antisosyal bir alışkanlık olarak nitelendirilmeye başlandı. Fakat hâlâ her markette, büfede yaldızlı paketler içinde yasal olarak satılmaya devam ediliyor. Sigara içenlerden trilyonlarca tütün vergisi alınıyor ve tütün endüstrisi yalnızca reklam için yılda yüzlerce milyar harcıyor.
Öncelikle o parlak yüzlü paketlerin içine bakın da orada ne kadar pislik ve zehir gizli bir görün.
Kristal küllükler veya altın çakmaklar ya da kandırılmış milyonlarca kişi yüzünden aklınızın karıştırılmasına izin vermeyin ve kendinize şu soruları yöneltin:
Ben niye sigara içiyorum?
Gerçekten içmek zorundamıyım?
HAYIR, TABİİ Kİ İÇMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ.
Sigaranın en kötü yanı sağlığa ve cüzdana verdiği zarar değil, insanda yarattığı psikolojik etkidir. İnsan sigara içmeye devam edebilmek için akla gelebilecek her tür açıklamayı arar.