Küfür edicem'miş... Et bize ne. Dakikada milyonlarca insan küfür ediyor sen de katılsan onlara n'olcak. Tehditse bu hiç tırsmadım. Hatta gel karşılıklı edelim... Kaç çeşit küfür edebilirsin ki sen. Erkeklerin özrü bu girer çıkar sokar koyarlar falan o kadar. Hiç yaratıcı değiller. Küfür eden kadınlar ise takdire şayan... Bilmiyorsan en kolay adres köylerdeki mahalle aralarındaki yaşlı teyzeler... Buyur git onları bir dinle derim ben.


Bir yerinde "bu kez git" dediği bir parçası var Cem Adrian'ın; ama ilginç olan şarkının adının "nereye gidiyorsun" olması...

Bir gidiş ve düşüş ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.

Tecrübesi olmayanlar basit bir eylem sanırlar gitmeyi. Hatta ukalaca giden yeni bir yere gidiyor acısını gittiği yer hafifletir asıl kalan çeker tüm acıları derler. Külliyen yalan. Kalanın gözyaşlarını dökmek için yeni bir çukur açma kafasını vuracak yeni duvarlar bulmagururunun tiksindiği pişmanlığı kusacağı bir ayna temassızlığı kurma derdi olmaz hiç. Bilmezler ki gidenler yanlarında götürürler bir kiloyken bir tona dönüşmüş sancılarını...

Gidenler... Bir türlü dönme cesaretini gösteremezler. Zaten dönseler hiçbir şey gittikleri an kadar değerli olamaz. Bilirler bunu engelleri bu olmasa da dönemezler işte. Başka insanlara göre yaşamayı adet edinmiş bizler karşı tarafın etkisi olmasın üzerimizde diye yırtınırken aslında tam yırtılma anımızdan itibaren etkisi altındayızdır başkasının.

Kalanlar... Gelsin diye bekler gidenin yanına gitmeyi düşünmezler bile. Bir saatliğine de olsa denemez kaz kafalılıkları tutar kalıırlar oldukları yerde. Eşyalara bakıp ağlamayı orda burda anı tazeleme sevdasını geride kalmanın hatta terk edilmenin zavallılığını bilindik ve âcizane acılarıyla yaşarlar.

Gidip gelenler ise en tiksinç olanlar...

İsteklerimize ölünce kavuşacağız artık...