10 – Delphine LaLaurie



LaLaurie, 1775-1842 yılları arasında New Orleans‘ ta yaşamış, dönemin en zengin ve bir o kadar da sadist kadınlarından biriydi. 1834 senesinde evinde verdiği parti sırasında çıkan yangın, o güne kadar bilinmeyen yüzünün ortaya çıkmasına neden olacaktı. Yangın sırasında içeriye giren itfaiye ekipleri, sobaya zincirlenmiş durumda iki esir bulurlar. Aslında yangını da insanların dikkatini çekmek için zincirlenmiş iki kölenin çıkardığı anlaşılmıştır. Delphine LaLaurie’ un evinin tavan arasında onlarca insanı kendisine köle yaptığı, kelepçelerle duvarlara bağladığı ve üzerlerine insan aklının alamayacağı canilikle işkenceye maruz bıraktığı anlaşıldı. Aralarında bazılarının tecavüze uğradığı, bazılarının tırnaklarının etlerinden ayrıldığı, bazılarınınsa dilim dilim doğrandığı görüldü. Hatta onları serbest bırakması için yalvaran kölelerin ağızlarını diktiği de görüldü.

Tüm bu vahşete rağmen LaLaurie, yaşamı boyunca asla yakalanamadı ve öldürdüğü 12 insan için mahkeme karşısına çıkarılamadı.

9 – İlse Koch



Kampta atıyla dolaşıp, rastgele seçtiği mahkûmları kırbaçlayan, dövmeli mahkûmları öldüren hatta dövmelerinin bulunduğu deriyi kesip koleksiyonuna katan, bazı dövmeli derilerden ise çanta, abajur, eldiven gibi eşyalar yapan insanlık tarihinin bugüne kadar gördüğü en sadist kadınlardan biriydi.

Kocası ve aynı zamanda Buchenwald Toplama Kampı’ nın komutanı Karl Otto Koch, bir süre sonra SS fonlarını çaldığı gerekçesiyle idam edilmiş, Ilse Koch ise beraat etmiştir. Ancak savaşın ardından Amerikan askerleri tarafından tutuklanmış ve 1947′ de ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır. 1948′ de ise cezasının hafifletilmesi için hapishane bekçilerinden biriyle ilişkiye girmiş ve hamile kalmıştır. Hamile kalması hafifletici sebep olarak görülmese de Amerikalı General Lucius Clay tarafından 2 yıl sonra serbest bırakılmıştır. Ancak 1951′ de yeniden tutuklanmış ve tekrar müebbet hapis cezası almıştır. İlerleyen yıllarda affedilmesi için çaba harcasa da 1967′ de hücresinde kendisini asarak intihar etmiştir.

8 – Shiro İshii



Shiro Ishii, 2. Dünya Savaşı’ nda toplama kamplarında yapılan vahşetin ve Japonya’ ya atılan atom bombasının gölgesinde kalmış, birçok kişinin hakkında fikir sahibi dahi olmadığı ancak 200 binden fazla kişinin ölümüne sebep olan 731. Birimin sorumlusudur. Japon ordusundaki rütbesi korgeneral olan ve aynı zamanda uzmanlık alan mikrobiyoloji olan bir doktordur. Japon ordusunun, Çin’ in Manchuria şehrini işgal edip burada kurulan ve içinde çeşitli biyolojik araştırmaların yapıldığı “731. Birim” de, Rus ve Çinli insanların üzerinde akla hayale gelmeyecek deneyler yapılıyordur. Kamyonlarla gelen savaş esirlerinin bir daha dışarı çıktığı çevre köylerde yaşayanlar tarafından görülmemişti. Bu yüzden burada tam olarak neler olduğunu bilmeseler de oldukça korkuyorlardı.

731. Birim’ in kurulmasındaki temel amaç, biyolojik ve kimyasal silahların geliştirmesiydi. Bu sebeple biyolojik araştırmalarda da denek olarak kullanılan insan vücudu ile ilgili her türlü deney yapılmalıydı. Henüz diri olan insanların iç organlarını çıkartmak, damarlarına hayvan kanı enjekte etmek ya da çeşitli mesafelere konulan bombalarda insanları patlatmak yapılan vahşi deneylerden sadece birkaçı. Hatta tesiste üretilen ve üzerlerine çeşitli kimyasal zehirler bulaştırılan bit, pire gibi canlılar, yakın çevrede köylere uçaklarla bırakılıyor, insanlar üzerindeki etkisi gözlemleniyordu.

Tesisteki bu vahşet, atom bombasının atılmasına dek hızla sürdü. Sovyet askerlerinin, 731. Birim’ in olduğu şehre doğru yaklaştığı bilgisini alan Japonya, tesisin ve çevre köylerde yaşayan tüm insanların imha edilmesi emrini verdi. Savaş sonrası kurulan mahkemede 731. Birim’ in sorumluları kayda değer bir ceza almadı. Bu kararın, yargılanan kişilerin elde ettiği verileri ABD ve Rusya gibi, bu tip bilgilere ihtiyaç duyan müttefiklere vermesinden dolayı alındığı fikri yaygındır.

Tesisin sorumlusu olan Dr. Shir Ishii, 67 yaşında gırtlak kanserinden öldüğünde, yaptıkları için asla pişmanlık duymuyordu.

7 – IV. İvan ( Korkunç İvan)




Asıl adı olan İvan Vasiliyeviç’ ten çok herkes onu “Ivan the Terrible“, yani “Korkunç İvan” olarak tanır. 1530-1584 yılları arasında yaşamış ve Rusya’ nın ilk Çarı olarak bilinir. Henüz üç yaşında tahta çıkan, 17 yaşında taç giyen Korkunç İvan, bu lakabını kendisine karşı çıkan isyanları oldukça kanlı bir şekilde bastırmasından ve düşman askerlerine yaptığı işkenceler yüzünden almıştır. Gerçi sadece düşman askerline değil, kendi yakınında bulunan ve ihanetinden şüphelendiği herkese çeşitli işkenceler yapmıştır. Hatta öz oğlunu dahi boğarak öldürebilen bir insandır.

6 – Oliver Cromwell



1599-1658 yılları arasında yaşamış İngiliz devlet adamıdır. Daha çok İngiltere’ nin yönetim biçimini krallıktan cumhuriyete çevirmesi ile tanınır. 1640 yılında, daha sonradan İngiltere’ de hâkim olacak “demokratik” yönetiminin temellerinin atılacağı bir ayaklanma yaşanır. Bu ayaklamada Cromwell, Kral I. Charles‘ ı idam ettirir ve monarşik düzenin yerine cumhuriyet’ in gelmesini sağlar. Ancak yeni yönetim biçiminde kendisine sınırsız yetkiler vererek ül---i bir diktatör gibi yönetmeye başlar. Ancak yeni düzen Cromwell ölünceye dek ülkede hüküm sürer. Cromwell’ ın ölümünde sonra ülke yönetimini ele geçiren oğlu Richard Cromwell, ül---i başarısız ve istikrarsız bir sürece soktuğundan, Oliver Cromwell’ ın idam ettirdiği Kral I. Charles’ ın oğlu II. Charles 1661 yılında tahta çıkar ve ülke yeniden krallıkla yönetilmeye başlar. Ancak yaşanan bunca olaydan sonra yeni kral II. Charles, artık parlamentoya fazla karışmaz ve kralın yetkileri azalır. Takip eden süreçte de İngiltere yeniden cumhuriyet biçimiyle yönetilmeye başlanır.

Oliver Cromwell’ ın neden bu listede olduğuna gelirsek. 1641 yılında İrlandalı Katolikler bir ayaklanma çıkararak Protestanları öldürerek ülke yönetimini ele geçirdiler. Oliver Cromwell ise, Cumhuriyet’ in ilk yıllarında İrlanda ve İskoçya ile savaştı. Bu savaş sırasında İrlandalı Katoliklerle savaştı. Ve neredeyse ülke nüfusunun 3′ te 1′ ini öldürdü ya da mallarını alıp sürgüne gönderdi. Hatta Drogheda ve Wexford şehirlerini savunan İrlandalı tüm askerlerin teslim olmasına karşın hepsini öldürttü. Bu savaş sırasında tahminin 200 bin sivil ve 50 bin İrlandalı asker, Cromwell’ in emriyle öldürüldü.

5 – Jiang Qing



Önceleri sadece küçük filmlerde rol alan bir oyuncu olan Jiang Qing, Çin’ in Komünist diktatörü Mao Zedong‘ a evlenmesiyle hayatı farklı bir noktaya doğru sürüklendi. Zekice yaptığı hamlelerle ülkenin siyasi gidişatı hakkında söz sahibi olan Jiang Qing, 1966′ da yüz binlerce kişinin ölümüne neden olan “Kültür Devriminin” başlamasının itici gücü oldu. Bu devrim sırasında ekonomik faaliyetlere ara verildi ve sayısız tarihi yapı, antik kitap ve resim “Kızıl Muhafızlar” tarafından yakıldı. Mao’ nun ölümüne dek geçen 10 yılda, Kültür Devrimine aykırı düşünen sayısız düşünürü esir kamplarına gönderdi. Çıkan ayaklanmalar sırasında, sadece 1966-1969 yılları arasında tahminen sayısı 500 bin ile 3 milyon arasında değişen insanı öldürttü ve 36 milyon insana da işkence yaptırttı.

4 – Pol Pot



1976-1979 yılları arasında Kamboçya’ nın başbakanı olan ve aynı zamanda Kızıl Kmerler adlı örgütünün kurucusu. 1963′ te kurduğu Kızıl Kmerler örgütüyle ormanlık alanda, hükümete karşı gerilla harekâtını başlatan ve 1975′ te ülke yönetimini eline aldıktan sonra halkı pirinç tarlalarında çalışmaya zorlayıp, sırf okuma yazma biliyor diye “burjuva” olduğuna kanaat getirdiği insanları ya öldüren ya da tarlalara göndermiştir. İnsanları öldürürken askeri mühimmat harcanmasın diye bıçak, çekiç ya da sopa kullanılması talimatını vermiştir. Kayıtlara göre kendi halkından olan 2 milyona yakın insana soykırım uygulayan komünizm yanlısı bir diktatördü. Ayrıca ülkesindeki okulları, hastaneleri ve ibadethaneleri yıktırmıştır.

1979′ da Vietnam’ ın desteklediği Hun Sen harekâtıyla başkentten uzaklaştırılmasına rağmen Çin ve Tayland sınırındaki ormanlık alanda harekatını yönetmeye devam etmiştir. 1998′ de ise kalp krizinden ölmüştür.

3 – Heinrich Himmler



Hitler’ in 1923′ teki darbe girişiminde yer alan ve Hitler tarafından SS birliklerinin başına getirilen ve Hitler’ e olan sadakatinden ötürü ilerleyen süreçte Gestapo ve toplama kampları da dahil olmak üzere ülkedeki tüm kurumlarda yetkisi olan, Hitler’ den sonra 2. adamdı. Aryan ırkından olmayanların kurşuna dizilerek öldürüldüğü dönemlerde, kitleleri daha çabuk ve az maliyetli olarak yok edeceğini düşündüğü gaz odalarının kurulması fikrini ilk olarak öneren kişiydi. Öldürülen kişiler içinde toplu mezar kazılmasının yerine özel fırınlarda yakılması ve küllerinin ormana dökülmesini önermiştir.

1944′ un son aylarında işler gittikçe kötüye giderken, Batıda barışı sağlaman için İsveç üzerinden müttefiklerle anlaşma arayışlarına girdi. Hitler’ in bu planını öğrenmesiyle vatan haini ilan edildi ve tüm yetkileri elinden alındı. Nazi Almanya’sının çöküşünün ardından sığınmaya çalıştığı müttefik ülkelerin hiçbiri tarafından da kabul görmeyince kimliğini gizleyerek yeniden Münih’ e dönmeye çalıştı ancak İngilizler tarafından yakalandı. Birçok SS askeri gibi ağzının içinde bulunan siyanür kapsülünü ısırarak intihar etti.

2 – Josef Stalin



1922′ den, 1953 yılına kadar Sovyetler Birliği Merkez Komitesi Komünist Partisi Genel Sekreteri görevinde, Lenin’ in ölümünün ardından da Sovyetler Birliği lideriydi. Büyük Temizlik adını verdiği harekatla, kendisine muhalefet olan -kendi partisinin üyeleri de dâhil- herkesi idam ettirecek, tahmini 400-500 bin kişinin ölümüne sebep olacak derecede paranoyak ve psikopat bir liderdi.

Döneminde uygulamak istediği ekonomik ve sosyal politikalar yüzünden, 1932-1933 yılları arasında, şimdiki Ukrayna ve Rusya’ nın Kuban bölgesinde yaratılan suni kıtlık yüzünden 5-10 milyon arasında insanın ölümüne doğrudan sebep olmuştur.

2. Dünya Savaşı sırasında önce Hitler’ le “Saldırmazlık Anlaşması” nı imzaladı. Böylece hızla ilerleyen Alman güçlerine ve faşizm yanlısı diye nitelendirdiği ülkelere karşı vakit kazandı. Baltık Ülkeleri ve Polonya’ yı tampon bölge olarak düşündü. Eğer Hitler imzalanan anlaşmaya sadık kalsaydı, hem Almanya ile arasında bir sınır, hem de Batı ile arasında bir duvar oluşturacaktır. Ancak işler beklediği gibi gitmedi ve Alman güçleri 1941′ de Sovyetlere saldırdı. Buna karşılık olarak Stalin’ de müttefik güçlerinin yanında yer alarak karşı bir hamle yaptı. Hatta Berlin’ in kontrolünü ilk ele geçiren kuvvetlerin Sovyetler Birliği olmasından ötürü, Dünya’da da popülaritesi bir anda arttı. Tabi ki bunların bedeli olarak da, 2.Dünya Savaşı’ nda en ağır hasarı veren ülke oldu. Tahminen 24 milyon insanı bu savaşlar sırasında öldü.

1 – Adolf Hitler




Hitler hakkında zaten az çok herkes fikir sahibidir. Bu yüzden hayatı hakkında pek detaya inmeyeceğiz. Genel olarak neden bu listede olduğundan bahsedersek; 1934 yılından ölümüne kadar Almanya’ nın führeri olan Hitler, kesinlikle tarihin akışını değiştiren ve 2. Dünya Savaşı‘ nın sonucu olarak 60 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olan, acımasız bir diktatördü. Bin yıl sürecek bir imparatorluğun hayalini kurdu ancak bu hayalinden peşinden giderek tarihe kara bir leke sürdü.

Alman ırkını en üstün ırk olarak gören ve ülkedeki tüm sorunların sebebi olarak gördüğü Yahudilerin yok edilmesi gerektiğini savundu. Almanya ve diğer işgal edilen ülkelerde kurulan toplama kamplarında yaklaşık 6 milyon Yahudi’yi öldürdü. Hatta kendisine yük olarak gördüğü zihinsel engelleri hastaları da zehirlenmesi emrini verdi.

Müttefik güçlerin Berlin’ i işgal etmesiyle kesinleşen mağlubiyeti yüzünden, yakın çevresiyle saklandığı sığınağında 30 Nisan 1945′ te intihar etti. Talimatı üzerine cesedi yakılarak imha edildi.