İstanbul bir paşalar şehri. Yaşadığımız semte oturduğumuz mahalleye içinden geçip gittiğimiz büyük bulvarlara isimlerini yazdıran bu paşaları ne kadar tanıyoruz? Sahi kimdir Koca Mustafa Paşa Mahmut Paşa Kasım Paşa Piyale Paşa Gazi Osman Paşa ya da Şemsi Paşa? İstanbul’da yaşıyor olmak bu şehri tanımak ve şehirle tanışmak öyle başıboş şekilde sokakları adımlamaktan geçmez. Tam tersine attığınız her adımda karşılaştığınız bir sokak tabelası bir cami bir çeşme ya da sebilin adı sizi tarih mimarlık ya da sanat tarihi konularında bir duyarlılığa sevk edebilir etmelidir de. Böylesine hızlı bir büyüme ve sindirilmesi güç bir değişim yaşayan İstanbul’da artık ayakta kalanlardan çok kalmayanlara dikkat kesilmek durumunda kalsak da değişmeyen şeylerin bilincinden de uzak olduğumuzu belirtmek lazım. Nedir bu değişmeyen ya da merak etmemiz gerekenler?
İstanbul’un pek çok semti veya büyük bir caddesi yahut mahallesinin bir Osmanlı paşasının adı ile anıldığından haberimiz var mı mesela? Kocamustafapaşa semtinin ara sokaklarında dolaşırken hastane işlerimiz için Cerrahpaşa’ya doğru hızlı adımlarla koştururken arabamızla Piyalepaşa’dan aşağı inerken metro ile Davutpaşa’dan geçerken Mahmutpaşa’da alışveriş yaparken Fethipaşa Korusu’nda çayımızı yudumlarken Gaziosmanpaşa’ya giderken Haydarpaşa’dan trene binerken Reşitpaşa’da soluklanırken Kılıçalipaşa ya da İskenderpaşa camilerinde namaz kılarken acaba hiç aklımıza geliyor mu; kim bu paşalar? Onlarca yıldır bulunduğu semte ya da mahalleye ismini veren bu paşalar ne yapmışlar ki isimleri yaşamaya devam ediyor? Padişahların bile isimleri semtlere çok nadir verilmişken nasıl oluyor da Mahmut Paşa Haydar Paşa Koca Mustafa PaşaBarbaros Hayreddin Paşa Davut Paşa Gazi Osman Paşa Bayram Paşa Şemsi Paşa Kasım Paşa gibi paşalar İstanbul’un pek çok semtine kendi isimlerini verebiliyor? Cevabı tarihçilerin “Osmanlı hanlar sultanlar padişahlar devleti olduğu kadar ve belki de onlardan daha çok bir paşalar devletidir.” demelerinde bulmak mümkün. Ama biz bununla iktifa etmeyelim ve bu isimlerin peşine düşmeye çalışalım. Aldıkları maaşlarla tarihî camileri imarethaneleri han hamam külliye medrese ve köprüleri yaptıran paşaları ve isimlerini verdikleri bölgeyi kısaca turlayalım. Hem İstanbul’u hem de paşaları böylece yeniden hatırlayalım.
Ayas Paşa:
Gümüşsuyu Mahallesi olarak da bilinen Ayaspaşa semti Taksim Meydanı’ndan Kabataş’a doğru inen dik yamaç üzerine kurulmuştur. Çoğu merdivenli dar sokakları eski apartmanları ve Alman Konsolosluğu gibi görkemli yapılarıyla dikkat çeken Ayaspaşa’nın parke taşlı bol kıvrımlı ve bol yokuşlu sokakları arasında gezinirken yolunuz mutlaka birkaç çıkmaz sokakla kesişir. Semt adını Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamlığını yapan Ayas Paşa’dan alır. Ayas Paşa Yeniçeri Ocağı’nda yetişerek sadrazam olmuş 1539’da vebadan ölmüştür. Burada havuzlu bahçe içinde bir konağı varmış Ayas Paşa’nın. Evliya Çelebi’ye göre burada padişahın köpeklerinin yetiştirildiği bir samsunhane bulunuyordu. Semtin en önemli binası olan Hariciye Konağı 1911’de çıkan bir yangında kül olmuş kurtulan kâgir bölümlerden olan Kâtipler Dairesi önce Miramar Otel adıyla açılmış sonra da Park Otel’e dönüşmüştür. Buradaki İnönü Caddesi üzerindeki tek ahşap yapı Japon Konsolosluğu binasıdır ve Japon elçiliği mülkiyetindedir. Ayaspaşa Hamamı ise I. Dünya Savaşı sırasında Fransız cizvitleri tarafından satın alınarak kiliseye dönüştürülmüş ve sadece kubbeli bölüm bırakılarak eski görünümünü kaybetmiştir. Burada bulunan ve Dolmabahçe’ye kadar indiği söylenen meşhur Ayaspaşa Mezarlığı ise bugün tamamen kaybolmuştur.
Atik Ali Paşa:
Atik Ali Paşa ismine İstanbul’da iki yerde rastlanır. Bunlardan biri Fatih ilçesine bağlı Çemberlitaş’ta Yeniçeriler Caddesi üzerindeki 1496’da yapılmış bir camidir. Kesme taştan yapılan bu cami Sedefçiler Camii Eski Ali Paşa Camii Çemberlitaş Camii Dikilitaş Camii Vezirhanı Camii Sandıkçılar Camii adlarıyla da bilinir. Diğeri ise Fatih Fevzi Paşa Caddesi üzerindeki set üstünde bulunan ve bölgeye adını veren fetih öncesi Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan Atik Ali Paşa Camii’dir. Bu cami de Karagümrük Zincirlikuyu ve Vasat Ali Paşa camileri olarak bilinmektedir. Atik Ali Paşa II. Beyazid’in veziridir.
Bali Paşa:
Fatih ilçesinin Hoca Üveyz Mahallesi’nde bulunan Bali Paşa Akdeniz Caddesi’ni kesen caddeye verilen isimdir. Cadde üzerinde Bali Paşa Camii bulunur. Mimar Sinan tarafından 1546-1548 yılları arasında inşa edilen cami 1894 depreminde büyük hasar görmüş 1935’te tekrar yapılmış ve en son 2007’de restore edilmiştir. Bali Paşa Macaristan savaşlarında Kanuni Sultan Süleyman ile birlikte savaşan ve Belgrad’ın fethinden sonra oraya muhafız olan bir kahramandır.
Barbaros Hayreddin Paşa ve Sinan Paşa:
Bir korsan iken Kanuni zamanında kaptan-ı deryalığa kadar yükselen Barbaros Hayreddin Paşa Beşiktaş’ın en bilinen yeridir ve bu isimle anılan bir bulvara sahiptir. Kendisi için vefatından önce Mimar Sinan’a yaptırdığı sekizgen gövdeli ve girişi revnaklı türbesi ve heykeli ile bizi karşılar. Buradaki heykeli Zühtü Müridoğlu yapmıştır. Türbesinin karşısında bulunan Beşiktaş’taki Sinan Paşa Camii’nin mimarı Mimar Sinan’dır. Rüstem Paşa’nın kardeşi olan ve denizcilikten anlamadığı halde kaptan-ı deryalığa getirilen biridir Sinan Paşa.
Bayram Paşa:
İstanbul’un Bayrampaşa ilçesine adını veren kişi ise başarılı bir devlet adamı olan Bayram Paşa’dır. 17. yüzyılın keşfedilmesi gereken değerli hazinelerinden biridir kendisi. Dürüst bir memur dikkatli bir vezir kitaplara gönül vermiş bir aydınmedreseler yaptıran bir eğitim gönüllüsü olarak bilinen lV. Murad’ın sadrazamı burada bir çiftlik sahibi olmasından esinlenilerek semte ismi verilmiştir.
Cerrah Paşa:
Aksaray Samatya ve Millet caddeleri arısında bulunan ve Kocamustafapaşa semtine çıkan anayol üzerinde bulunan Cerrahpaşa’yı biz bugün hastanesi dolayısıyla biliyoruz. Eski adı Hobyar olan semt III. Mehmet döneminde sadrazamlık yapan Cerrah Mehmet Paşa’nın buraya bir külliye inşa ettirmesiyle Cerrahpaşa ismiyle anılır olmuştur. Saraya berber ve cerrah olarak giren Mehmet Paşa III. Mehmet’in şehzade iken sünnetini yapmış III. Mehmet de padişah olunca kendisini sadrazamı yapmıştır. Zamanla genişletilerek büyüyen semtteki ahşap konaklardan günümüze sadece birkaç tane kalmıştır. Cerrahiliğin kurucusu Nûreddîn Cerrâhî daha küçük yaşta Kuran-ı Kerîm’i Cerrahpaşa mektebinde öğrenmiş daha sonra Cerrah Mehmet Paşa Camii’nde vaazlar vermiştir.
Cığalazade Yusuf Sinan Paşa:
Bugünkü Cağaloğlu semtine isim veren kişinin Cığalazade Yusuf Sinan Paşa ya da Cağaloğlu Yusuf Sinan Paşa olduğu pek bilinmez. III. Mehmet’in saltanatı döneminde toplam 10 yıl kaptan-ı deryalık yapan ve sonrasında 1 ay 9 gün sadrazamlıkta bulunan paşanın adı Cağaloğlu semti ve Bağdat’ta yaptırdığı Cığalazade Hanı’nda yaşamaktadır. Paşa Sicilya’da doğmuşCerbe deniz savaşında Osmanlı’ya esir düşerek İstanbul’a getirilerek devşirme okulunda yetiştirilmiştir.
Çorlulu Ali Paşa ve Kara Mustafa Paşa:
Beyazıt’ta nargile denince akla ilk gelen mekânlardan Çorlulu Ali Paşa Med-resesi’ne ismini veren Ali Paşa kellesi padişahın emriyle vurulan ve idamın gerçekleştirildiği Midilli’den İstanbul’a getirilerek bu külliyenin mezarlığına gömülen biridir. III. Ahmet’in saltanatında sadrazamlık da yapan Ali Paşa Çorlu’ya yerleşen bir çiftçi ailenin çocuğudur. Bugün Fetih Cemiyeti olarak hizmet veren külliye ise Kara Mustafa Paşa Külliyesi’dir. Köprülü ailesinin damadı olan ve aynı zamanda İkinci Viyana Kuşatması’nın komutanlığını yürüten bir sadrazam olan Kara Mustafa Paşa başarısızlığı yüzünden kellesini kaybeden bir isimdir. Bölge Çorlulu diye bilinir.
Davut Paşa:
Metroyla yolculuk ederken mikrofondan vatmanın ‘Davutpaşa’ dediğini duyduğunuz durağın bulunduğu semttir. Yıldız Teknik Üniversitesi’nin de Davut Paşa Kışlası içinde hizmet verdiğini söyleyelim. Peki kimdir Davut Paşa? II. Beyazıt döneminde 1482-1497 yılları arasında sadrazamlık yapan bu devlet adamı Arnavut asıllıdır ve Koca Davut Paşa diye bilinir. Anadolu ve Rumeli beylerbeyliği görevlerinden sonra 1483’te önce vezir sonrasında ise İshak Paşa’nın yerine vezir-i azam olmuştur. İstanbul Cerrahpaşa’da Davut Paşa Camii ve külliyesini yaptırmış ve buraya gömülmüştür. Avrupa’ya sefere çıkan Osmanlı ordularının uğurlandığı yer olan ve bütün dönemlerde askerî amaçlarla kullanılan mevkide bir ordugâh köşkü olan ilk yapıyı inşa ettiren kişi olduğu için burası Davutpaşa Kışlası adı ile anılagelmiştir.
Esat Paşa:
Ataşehir’deki Esat Paşa Mahallesi’ne ismini veren Esat Paşa Osmanlı-Yunan Savaşı’nda (1879) Yanya Kolordusu kurmay heyetinde görev alan bir askerin adı. 1911’de Gelibolu fırkası komutanlığına atanan ve Yanya Kalesi’ndeki savunmasıyla ün yapan Esat Paşa Çanakkale Savaşı’nda Kuzey Grubu komutanıydı. Anılarının bir bölümü “Esat Paşa’nın Çanakkale Anıları” adıyla 1975’te yayımlanmıştır. Tabii ismini Fazul Mustafa Paşa’nın küçük oğlu Esad Paşa’dan da almış olabilir. Vezir ve Musul beylerbeyi görevlerinde de bulunmuştur.
Fethi Paşa:
Bugün çayımızı yudumlayıp İstanbul Boğazı’nı seyre daldığımız Fethi Paşa Korusu adını Fethi Ahmet veya Ahmet Fethi Paşa’dan almaktadır. 19. yüzyılda yaşamış Osmanlı asker ve devlet adamı olan Fethi Paşa tümgenerallik Viyana büyükelçiliği mareşallik valilik ve Paris elçiliği görevlerinde bulunmuştur. Ticaret Nâzırı Meclis-i Vâlâ Reisi Harbiye Nazırı ve Tophane Müşiri olan paşa Abdülmecit’in kardeşlerinden Atiye Sultan ile evlenmiş padişahın isteği üzerine Eski Eserler Koleksiyonu’nu Aya İrini’de toplayarak Türk müzeciliğine katkıda bulunmuştur. Kuzguncuk’taki Ahmet Fethi Paşa YalısıÜsküdar’daki Fethi Paşa Korusu Karacaahmet’teki Rodoslu Ahmet Fethi Paşa Camii onun adıyla anılır.
Gazi Osman Paşa:
Daha önce Taşlıtarla ve Küçükköy Mevkii olarak bilinen Gaziosmanpaşa 1950’lerden sonra gelişmiş 1963’te ilçe yapılmıştır. Adını Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’dan almıştır. Tuna’ya ilerleyerek Plevne’yi ele geçiren Gazi Osman Paşa Rus ve Romanyalı askerlerden oluşan büyük ordunun Plevne’yi kuşatması karşısında yaklaşık beş ay süren ve tüm dünyanın askerlik uzmanlarını şaşırtan büyük bir savunma yapmış fakat savaşırken yaralanarak esir düşmüştür. Rus Çarı II. Aleksandır bu büyük Türk askerine saygı gösterip kılıcını almamıştır. İstanbul’a döndüğünde Sultan II. Abdülhamid ona ‘gazi’ unvanı ile bir kılıç hediye etmiş ve Mabeyn Müşavirliği görevine getirmiştir.
Gedik Paşa:
Beyazıt’ın güneyinde bir semttir ve Kumkapı’ya doğru uzanır. Bir çarşı gibi görülen ve daha çok ayakkabı ticaretiyle uğraşan esnafın mesken tuttuğu semtteki çifte hamam Gedik Ahmet Paşa adını taşır. Fatih Sultan Mehmet’in Rum’dan dönme son sadrazamı olan Gedik Ahmet Paşa zamanla Gedikpaşa şekline dönüşmüştür. Fatih’in oğlu II. Bayezid’in Gedik Ahmet Paşa’yı taht kavgası yaptığı kardeşi Cem’den yana olduğu şüphesiyle idam ettirdiği söylenir.
Haydar Paşa:
Haydar Paşa ismini sadece İstanbullular değil bütün Türkiye bilir. Bir lisesi bir tren garı bir limanı bir iskelesi bir İngiliz mezarlığı ve iki hastanesi ile tanınan Haydarpaşa semtine neden bu ismin verildiği hususunda iki rivayet mevcuttur. Birinci rivayet mevacib defterlerine göre 1533’te vezirliğe yükseltilen Hadım Haydar Paşa’nın bahçesinin burada olduğu için semtin bu isimle anıldığıdır. İkinci rivayet ise III. Selim’in vezirlerinden Haydar Paşa’nın burada bir kışla yaptırdığı ve semtin adını bu kışladan aldığı şeklindedir.
Hasan Paşa:
Kadıköy ilçesine bağlı Hasan Paşa Mahallesi ismini II. Abdülhamit’in Bahriye Nazırı Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa’dan almaktadır. Rivayetlere göre 1882’de Hasan Paşa burada yanan bir caminin yerine yenisini yaptırınca caminin kitabesine onun ismi yazılmıştır. Daha sonrasında ismi bu semte geçmiştir.
Halil Rıfat Paşa:
Şişli’de bulunan Halil Rıfat Paşa Mahallesi adını II. Abdülhamit saltanatında sadrazamlık yapan paşadan alır. Yol içme suyu orman alanlarında büyük işler başaran Halil Rıfat Paşa 1901’de vefat etmiş ve Eyüp’te defnedilmiştir. Sadrazam Halil Rıfat Paşa karakter olarak Elveda Rumeli dizisinde de canlandırılmıştı.
Hekimoğlu Ali Paşa:
Fatih ilçesinde bulunan ve Hekimoğlu Ali Paşa diye anılan bölge adını buradaki külliyeden alır. I. Mahmut ve III. Osman dönemlerinde sadrazamlık yapan bu devlet adamının babası Venedik asıllı bir hekimdi. İyi bir eğitim gören ve birçok askerî görev üstlenen Hekimoğlu Ali Paşa’nın bugün Kocamustafapaşa’da kendi adını taşıyan külliyesi mevcuttur. Bu külliyenin ilginç bir özelliği vardır. Üç kez sadrazam olduktan sonra Kütahya Valisi olarak ölen Ali Paşa’nın külliyesindeki kitabelerin bazılarını çağın ünlü devlet adamları yazmıştır. Burada adını taşıyan tekke çeşme meydan çeşmesi kütüphane mevcuttur. Kütüphanesindeki kitaplar Millet Kütüphanesi’ndedir. Hekimoğlu’nun ‘Âli’ mahlâsı ile manzumeleri vardır.
İskender Paşa:
Fatih’in Sarıgüzel Caddesi üzerinde bulunan ve bir ismi de Terkim Camii olan İskender Paşa Camii’nin banisi olan paşanın kim olduğu konusunda çeşitli rivayetler vardır. Zira o dönemde birkaç İskender Paşa vardır. Vezir ve Bosna beylerbeyi olan İskender Paşa olduğu söylenir. Zira 1505 tarihli bir vakfiyede İskender Paşa Mahallesi’nde olan mescitten ve Galata Mevlevihanesi ve Etyemez semtindeki Okmeydanı’ndan bahsedilmektedir. Bu cami Mehmet Zaid Kotku’nun burada imam hatiplik yapmasından bu yana Nakşibendi tarikatının en kalabalık kolunun buluştuğu yer olmuştur. Burası dışında Beykoz Kanlıca’da İskender Paşa Külliyesi vardır. Burayı Kanuni ve II. Selim döneminde devlet ricalinden Magosa Fatihi diye tanınan Gazi İskender Paşa yaptırmıştır. Yapılar Mimar Sinan eseridir. Sultanahmet semtinde bulunan İskender Paşa Mektebi ve Türbesi ise 1515 tarihli bir eserdir.
Kaptan Paşa:
Eyüp’te bulunan ve Büyük İskele Camii Cevri Usta Hacı Mahmud isimleriyle de bilinen Kaptan Paşa Camii Gürcü asıllı el-hac Mahmud tarafından yaptırılmıştır. Süleymaniye’de bulunan Kaptan Paşa Konağı ise Kaptan-ı Derya Hacı İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. İstanbul Üniversitesi merkez binalarının bulunduğu eski sarayın sınırında sarayın harem kapısının karşısında yer alan bu konak iki katlı ve ahşaptır. 1725 yılında vefat eden Kaptan Paşa hayırseverliği ve cömertliği ile tanınan bir zattır. Üsküdar’da bulunan Kaptan Paşa Camii ise Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa tarafından 1720’de yaptırılmıştır.
Kasım Paşa:
Haliç’in kuzeydoğusunda bulunan Kasımpaşa semtini bugün tersanesi ve futbol takımıyla tanıyor ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın büyüdüğü yer olarak biliyoruz. Osmanlı döneminde Beyoğlu yakasındaki en eski yerleşim yerlerinden olan semtin Kasımpaşa ismini alması Kanuni dönemine rastlar. Kanuni sadrazamlarından Ayas Paşa Piyale Paşa ve Güzelce Kasım Paşa’yı bölgenin imarı tersanelerin ve bahriyenin güçlendirilmesi için görevlendirmiştir. Burada cami imarethaneler ve binalar yaptıran Vezir Güzelce Kasım Paşa’dan dolayı semt bu isimle anılır olmuştur.
Kılıç Ali Paşa:
Tophane Meydanı’ndaki cami medrese türbe ve hamamdan oluşan külliyeye ve bölgeye ismini veren Kılıç Ali Paşa 16. yüzyılın ünlü denizcilerinden ve Uluç Ali Paşa olarak bilinen kaptan-ı deryadır. Aslen İtalyan asıllı olan bu amiralMüslüman olduktan sonra Turgut Reis ile çalışmış ve İnebahtı’da kazandığı zaferle kaptan paşalığa yükselmiştir. Osmanlı döneminde şehrin iskelelerinin başına bir cami ve çeşme yaptırma âdeti olduğundan Tophane İskelesi’ne bu külliye inşa edilmiştir. Zamanla kıyı doldurulmuş ve cami kıyıdan uzakta kalmıştır. Bir söylentiye göre karada cami yaptırmak için yer arayan Kılıç Ali Paşa’ya ‘Sen kaptan-ı deryasın bütün denizler senin karada ne istiyorsun?’ dendiği için denizi doldurarak buraya cami yaptırdığı rivayet edilir.
Koca Mustafa Paşa:
Fatih ilçesinde bulunan semte ismini veren Koca Mustafa Paşa II. Bayezid’in sadrazamlarından birisidir. Bu semtte daha önce kilise olan bir binayı camiye çevirerek kendi adını vermesinden dolayı semtin adı da öyle anılır olmuştur. Burada daha önce havarilerden Ayios Andreas’a adanmış bir manastır bulunuyordu. Zikredilen cami Sümbülefendi Camii’dir. Sümbül Efendi ve kızının türbeleri de bulunan külliye hâlâ çok sayıda ziyaretçi çekmektedir. Yavuz Selim’in büyük kardeşi şehzade Ahmed tarafında olması nedeniyle Bursa’da idam ettirdiği Koca Mustafa Paşa Hindiler Tekkesi’nin karşısına gömülmüştür.
Küçük Mustafa Paşa:
İstanbul’da yaşayan ikinci Osmanlı sultanı II. Bayezid’in vezirlerinden olan Küçük Mustafa Paşa Fatih’te bir semte ismini veren paşadır. Asıl adı Sadrazam Bozoklu Küçük Mustafa Paşa’dır. Unkapanı’ndan Eyüp’e doğru Cibali ile Fener arasında yer alan semtte aynı isimle hamam mimarisinin en güzel örneklerinden biri mevcuttur. Orta ve yoksul tabakadan insanların yerleştiği bir semt olarak gelişmiş ve zamanla Karadenizliler semti olarak nam salmıştır. 2008 yılına değin resmî olarak bir mahalle iken yapılan idari düzenlemeler sonucunda resmî varlığı sona erdirilerek Yavuz Sultan Selim Mahallesi sınırları içine dâhil edilmiştir. İETT’nin 35D hatlı otobüsleri Kocamustafapaşa ile Küçükmustafapaşa semtleri arasında mekik dokur.
Mahmut Paşa:
İstanbul’da yaşayan hemen herkesin uğrayıp alışveriş yaptığı yerlerin başında gelir Mahmutpaşa. Kapalıçarşı ile Mısır Çarşısı arasında kalan bu ünlü açık alışveriş merkezi bol gürültüsüyle ünlü Mahmutpaşa Yokuşu ile de bilinir. Fatih Sultan Mehmet’in Rum’dan dönme sadrazamı olan Mahmut Paşa yeni devletin örgütlenmesinde önemli katkılar yapmış güçlü bir kişiliktir. Mahmut Paşa-yı Veli olarak nam salan paşa ilk sadareti sırasında kendi adını verdiği camiyi inşa ettirmiştirsonrasında buna hamam ve 100 odalı kervansarayı (bugünkü Kürkçü Hanı) ilave ettirmiştir. II. Mehmet’in emriyle Yedikule zindanlarında idam edilmiş ve yeni yaptırdığı türbeye gömülmüştür. Avlusunda Mahmut Paşa’nın idamından sonra cenazesinin yıkandığı yer durmaktadır. Türbesi caminin arka kısmındadır.
Piyale Paşa:
Çağlayan Köprülü Kavşa-ğı’ndan Dolapdere’ye doğru inen ve kentin ana arterlerinden biri olan Piyale Paşa Bulvarı adını Kanuni’nin kaptan-ı deryalarından ve vezirlerinden olan Piyale Paşa’dan alır. Hırvat asıllı bir devşirme olan ve II. Selim’in kızıyla evlenerek saraya damat olan Piyale Paşa Sakız Adası fatihidir ve Kıbrıs’ın alınmasında önemli görevler üstlenmiştir. Piyale Paşa Külliyesi buradaki en önemli mekândır. Külliye; cami medrese tekke türbe hazire sıbyan mektebi sebil çarşı ve hamam bölümlerinden oluşur. Ayakta sadece cami hazire ve türbe kalmıştır.
Reşit Paşa:
Birçok televizyon dizisinin de çekildiği konaklarıyla ünlü Reşitpaşa semti adını Koca Mustafa Reşit Paşa veya Mustafa Reşit Paşa’dan alır. 1800 doğumlu Reşit Paşa altı kez sadrazamlık dışişleri bakanlığı ve Paris-Londra elçiliği yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır. Tanzimat döneminin önde gelen üç siyasi liderinden biri olan Mustafa Reşit Paşa Hatt-ı Şerif’i 3 Kasım 1839’da Gülhane Parkı’nda okuyarak ilan etmiş birisidir.
Rüstem Paşa:
Kanuni’nin İbrahim Pa-şa’dan sonra ikinci önemli sadrazamı olan Rüstem Paşa Enderun’dan yetişme Hırvat asıllı kurnaz bir sadrazamdı. Kanuni’nin kızı Mihrimah Sultan ile evlenen Rüstem Paşa çağının en büyük servet toplayan vezirlerinden biri olmuştur. İmparatorluğun birçok yerinde yaptırdığı eserlerle de yapı patronu olarak bilinir. Ondan fazla dükkân üzerine yükselen Mimar Sinan yapımı Rüstem Paşa Camii etrafındaki hanları ve medresesi ile göz doyurucu bir zenginliğe işaret eder. Bu bölge Rüstem Paşa diye anılır. Çinilerle bezeli türbesi Şehzadebaşı Camii’nin haziresindedir.
Sokollu Mehmed Paşa:
Kanuni’den başlayarak üç padişaha sadrazamlık yapan Sokollu Mehmet Paşa Sırp asıllı bir devlet adamı idi. Küçük Ayasofya’da Sinan’a yaptırdığı külliye yanında Unkapanı Köprüsü’nün Şişhane ayağında aynı adı taşıyan bir camisi vardır. Aynı zamanda aynı ismi taşıyan külliyesi de Eyüp semtindedir.
Siyavuş Paşa:
Bahçelievler’deki Siyavuşpaşa semtine adını veren paşa Avcı Mehmet’in sultanlığında iki kez toplam iki ay yirmi dokuz gün sadrazamlık yapmış ve kaptan-ı deryalık görevini üstlenmiş bir devlet adamıdır. Süleymaniye’nin arkasındaki Küçükpazar denilen yerde harap hâlde bulunan Siyavuş Paşa Medresesi ve Eyüp Sultan Camii’nin güney tarafında kendi adına yaptırmış olduğu bir çeşme bulunur.
Şemsi Paşa:
‘Şemsipaşa pasajında sesi büzüşesiceler’ tekerlemesini söylemeye çalışırken adını zikrettiğimiz Şemsipaşa Üsküdar’dan Kadıköy’e doğru kıyı boyunca ilerlediğimiz semtin adıdır. Kuşlar konmadığı için ‘Kuşkonmaz Camii’ olarak da bilinen Sinan yapımı küçük ve son derece sade bir camiye adını veren Şemsi Ahmed Paşa Mirza Paşa’nın torunudur. Enderun’da yetişen ve II. Selim döneminde vezirliğe yükselerek padişahın musahibi olan bu devlet adamı III. Murat döneminde de bu görevini sürdürmüştür. Türbesi caminin yanındadır.
Yusuf Paşa:
Tramvay ile Aksaray’a ulaştığımızda vatmanın ‘Yusufpaşa’ diye anons ettiği bu semte adını veren III. Ahmet döneminde sadrazamlık yapan Gürcü Ağa Yusuf Paşa’dır. Aksaray semtine inşa ettirdiği çeşme ve mektebin yanına defnedilmiştir.