Çoklukla bir toplulukta diyetisyen olduğunuzu öğrenenler, bir kağıt üzerine yazılmış, ayaküstü verebileceğiniz, salt yüzlerine bakarak oluşturacağınız, sihirli listelerin, mucize formüllerinizin olduğunu sanırlar…
Oysa, diyet kişiye özeldir.
Yaşam tarzınız çok yoğun bir koşuşturma içinde olabilir, öğrenci veya ev hanımı olabilirsiniz. Her birinizin yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları farklılık gösteriyordur veya metabolizma hızınız çeşitli nedenlerle yavaşlamış olabilir. Diyelim ki, menopoz dönemindesiniz ya da kullandığınız ilaçlar, hormon faaliyetlerinizdeki değişimler kilo almanızın sorumlusu olabilir. Kalp-damar hastalıkları, tansiyon ve şeker gibi sağlık problemleriniz olabilir. Hedefleriniz farklı olabilir, vereceğiniz kilo 20 kilogramın üstündedir veya 3-5 kilo fazlanız olabilir. Diyet programları bu bilgiler ışığında hazırlanmalıdır. Kilo yönetimi kişiye, cinsiyete, yaşa, sağlık verilerine, hatta mevsimlere bağlı olarak değişir. Kişiler için hazırlanan diyet listeleri öğün bazında, gün ve hafta bazında planlanmalı, farklılıklar içermelidir. Sürekli aynı diyet listesi ile insanları zayıflatmak mümkün olmaz, çeşitliliği, farklılığı olması gerekir. Vücudun kilo vermemeye direndiği, platoların oluştuğu dönemde, zaman zaman kalori artırmak dahi gerekir.
Diyete başlamadan önce vücut bileşim analizi cihazı ile kişinin; yağ, kas, su oranı, metabolizma hızı ölçülür ve ideal ağırlığı saptanır. Kişilerin kullanmak zorunda oldukları ilaçlarını bilinmeli, insülin-şeker değerleri (açlık, tokluk), kolesterol değerleri, karaciğer enzimleri, böbrek fonksiyonları, kan sayımı gibi parametreleri tespit edilmeli, tiroid hormonları gibi ölçümler ile sağlık durumları belirlenmelidir. Kişinin geçirdiği hastalıklar, özellikle hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp yetmezliği bulunanlarda, kalp krizi riski yüksek olanlarda bu durum daha da önem kazanır.
Diyet planlarken, kilo yönetiminde duygusal yönlere dikkat etmek gerekir. Çünkü sıklıkla mutsuzluk, tatminsizlik hisleri kişileri aşırı yemeğe yöneltir. Sorunun biyolojik mi, ruhsal kaynaklı mı olduğunu çözebilmek için altta yatan temel biyolojik veya ruhsal sorunu doğru anlayıp, kilo vermek isteyen kişiye yardımcı olmak için gerekirse farklı branştaki uzmanların yardımını istemek gerekir.
Kilo vermek isteyenler için vurgulamak istediğim nokta; 3 aylık bir zaman diliminde 12-15 kilo verebilirsiniz, bu değer, şu anki kilonuz ile bağlantılı olarak değişim gösterir. Kişinin mevcut kilosuna bağlı olarak haftada 0,5-1 kilo vermesine sağlıklı kilo kaybı denebilir. Beden Kitle İndeks’i çok yüksek kişilerde (30′un üzerinde) başlangıçta kilo vermek kolay olur ancak bir süre sonra vücut bir platoya ulaşır. Planlanan bir beslenme programı ile kişilerin kilo verme hızı dengelenir. Ayrıca bu süreçte fiziksel aktivitenin önemi büyüktür.
Şok diyetler ve sağlığınız!
Genellikle, kişiler hızlı bir şekilde kilo vermek ister, şok diyetler yapıldığındaysa verilen kiloların çoğu su ve kaslardan gider. Oysa asıl hedef vücutta fazla yağ yüzdesini azaltmak vücuttaki kas oranını koruyarak, verilen kiloların yağdan olmasını sağlamak olmalıdır. Yeterli ve düzenli bir beslenme programıyla vücuttaki yağdan vermek kalıcı kilo kaybını sağlar. Kilo verirken onca zorluğu yaşarken hızla verilen kiloları geri almak da bir o kadar kolay olur. Sık sık başa dönmek ise metabolizmanızı yavaşlatarak verdiğinizden fazla kiloları almanıza neden olacaktır.
Hangi yaşta olursanız olun, ayda 4-5 kg üstündeki kilo kaybını vücut tolere edemeyebilir!
Vücuttaki yağlarının kaybedilmesi, sağlığınızı kazanmanın en etkili yollarından biridir. Böylece yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, kalp-damar hastalıkları, TİP 2 diyabet, kolesterol yüksekliği, karaciğer yağlanması gibi hastalıklara yakalanma riskiniz azalır.
Sağlıklı olmak adına sağlığınızdan olmayın!
LÜTFEN DİKKAT: 3 Günde 5 kilo, haftada 7 kilo gibi mucize diyetlerle sağlığınızdan olabilirsiniz. Bu tür yazıları bir yerlerden okuyup, arkadaşınızdan aldığınız fotokopi listelere, kilo vermek için zayıflama ilaçlarına, bitkisel ve hiçbir zararı olmadığı iddia edilen otlara, çaylara, bitkisel karışımlara itibar ederek sağlığınızı riske atmayın.
Hangi risklerle karşı karşıyasınız?
Zayıflama ve kilo kontrolü dengeli bir beslenme programı ile sürdürülebilir. Kısa sürede size kilo kaybettireceği söylenen karışımlar, diüretik (idrar söktürücü), laksatif (bağırsak boşaltıcı) özellik taşırlar. Tartınız, size düşük kiloları göstermesine rağmen kaybettiğiniz, “yağ” değil, “su” dur. Vücudunuzdan su ile birlikte mineralleri de kaybedersiniz.
(Örneğin; kaybettiğiniz sodyum/potasyum dengesinin bozulmasına kalp kasının olumsuz etkilenmesine neden olur.) Düşük kalori alımı sonucunda vücudun direnci düşer, kas kaybına uğrar, yüksek protein diyetleri ile (Ketoz gibi) böbrek fonksiyonlarına zarar verebilir. Ani şeker ve tansiyon düşmesi gibi sorunlar yaşanması ise, telaffuz bile etmek istemediğim, ölümlere varan sağlık sorunlarına yol açabilir. Yine, gençlerin kilo kaybını ciddi olarak takıntı haline getirmeleri ise yeme bozukluğu olarak tanımlanan (Anoreksiya Nevroza veya Bulumia’ya) ciddi psikolojik sorunlara yol açmaktadır. Ayrıca, aşırı kilolu insanların yeterli karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve minerallerden yoksun düşük kalori beslenme eşliğinde, ağır egzersizler yapmaları ise sağlık adına çok ciddi riskler içermektedir. Özellikle ailesinde kalp şikâyetleri olanların bu tür risklere girmelerini ise hiç doğru bulmuyorum.
Şok Diyetler adı verilen ve kısa sürede çok kilo verdiren diyetler çok düşük kalori ve sınırlı besinlerle yapılırlar. Oysaki bu uygulama metabolizmanın yavaşlaması, kas kaybı ve iştah kontrolünün bozulmasına neden olur. Bu tarz diyetlerin kalıcı olma şansı yoktur. Bir miktar kilo verilmiş olsa da, bunlar ilk fırsatta geri alınır. Hatta kişi daha az veya eskisi kadar bile yese kilo almaya devam eder.
Sağlıksız zayıflama diyetleri
Bilinçsizce yapılan çok düşük kalorili sağlıksız zayıflama diyetleri; baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, yorgunluk ve kalp ritminde bozukluk, tansiyon düşüklüğü, adet düzensizlikleri, kabızlık, kansızlık, ciltte kuruluk, saç dökülmesi gibi gibi pek çok sağlık sorunlarına neden olabiliyor.
Obezite sorununa çözüm
Günümüzde gittikçe yaygınlaşan obezite sorununun tedavisinde sadece diyet yapmak yeterli olmaz; az kalori almak ise çözüm olmaz. Vücut buna adapte olur ve böyle durumlarda vücut metabolizma hızını düşür ve daha az enerji harcamaya meyilli olur. Kısıtlayıcı bir diyet bırakıldığında daha hızlı bir kilo alımı başlar. Onun için yaşam tarzında, beslenme alışkanlıklarında değişiklik yapmak ve fiziksel aktivite programını yaşam boyu uygulamak gerekir.