Ahir zamanda bir kralla halktan biri, aynı kadını sever. Kadın, krala değil de halktan olan kişiye âşıktır. Kral adamı huzuruna çağırır. Derki: Ya bu ülkeyi terk edeceksin ya da başını vurdururum.
Adam o kısacık süre içinde hiç, tereddüt etmeden gitmeyi ister. Kral cellâda emir verir: Tez bu adamın kellesi vurula.. Bu olaya şahit olan veziri, neden böyle yaptığını sorar. Kral, eğer burada kalmayı tercih etseydi ona yerimi verecektim, der. Ey aşk! Geceyi gündüzden, canı canandan ayırt edilmez kılan aşk!
Bilirim ki, âşık, aşkı için ölümü göze almalıdır. Eğer göze almıyor ya da alamıyorsa gerçek âşık değildir. Açmamış tomurcuk bir gül, üstüne düşen çiğ tanesiyle daha güzeldir. Ben de senin için yandım, yakıldım, gül bahçesinde küle döndüm. Bazen ateşin etrafında dönen pervane, bazen de hazan rüzgârlarıyla savrulan kuru bir yaprak oldum. Bir mum misali günden güne eridim, bittim.
Ey yanakları gül kokan sevgili!
Böyle biçare, umarsız bir ölüm revamıydı bana. Güzel bir bahar mevsiminde topladığın bir demet gül, bir karanfil olmayı isterdim. O küçük, o ince ellerinde yavaş yavaş solmayı beklerdim. Ben, ben senin ellerinde ölmeyi isterdim. Dudaklarına deyen kadeh, doyasıya içtiğin şarap olmayı isterdim. Ben senin dudaklarında ölmeyi isterdim…
Sevgili bu canın aynası gibidir. Seven kim, sevilen kim seçemezsin. Ona, onun gözlerine baktıkça kendimi bulur, o donuk, o güzel gözlerde kaybolurum. Bazen can pınarından can verir; bazen bir hançer olur saplanır yüreğime. Ben senin gözlerinde ölmeyi isterdim. En güzeli de ben sen yüreğinde ölmeyi isterdim gülüm.
Adını duyduğunda buz keser yüreğim, solardı yüzüm, titrerdi sesim. Bilmezsin… Ne çok ağladı bu gözler sana, ne çok sızladı bu yürek…
Sen bilmezsin, ne kadar tatlıdır o hayaller. Anlayamazsın. Bazen cansız bedenime can verir. En umutsuz halimde elimden tutar. Kâh yüksek dağlar gibi başım göğe erer, kâh derin girdaplar misali beni içine çeker.
Hiç kimse sevmedi, sevmeyecek o hayali benim kadar. Doğmadı, doğmayacak bir daha böyle aşk Öldü artık o hayal… Ne arzu ne de heyecan kaldı. Yoruldu bu yürek, yıkıldı bu dünya. Sen anlamazsın, anlayamazsın... Ne güzel sıkıntı, ne güzel dertti onlar.
Gülü gördüm koklayamadım, suyu gördüm kanamadım, ateşi gördüm doyasıya yanamadım.
Aşksız insan, dalsız, yapraksız, meyve vermeyen ağaç gibidir. Aşksız insan, onu besleyen kollardan yoksun ırmak gibidir. Susuz bir pınardır, dalgasız deryadır… Ben seni hiç sevmedim gülüm. Ben seni seven beni sevdim. Ben kendimi sevdim.
İntikam topaldır, döner dolaşır hedefini bulur derler. Evet. Beni sen öldürdün. Bugün bendeki seni de ben…
Diyet ödenmiştir. Yolun açık olsun… GÜLÜM!
Cengiz YILMAZ