Güz suları bizim şehrin önünden akar
kış savunması
bizim şehir üs öbür şehirlere
dakka şimdi bir doğu kamerası
ölümü çeken.
Nuri Pakdil
Güz suları bizim şehrin önünden akar
kış savunması
bizim şehir üs öbür şehirlere
dakka şimdi bir doğu kamerası
ölümü çeken.
Nuri Pakdil
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnını değer . .
biraz yorgunum.
kavgaları birikiyor insanın,
her uzvundan ayrı ayrı taşıyor
acısı zamanla.
yaşımdan yorgun,
yaşımdan telaşlıyım bugünlerde.
- kaç yaşındayım sahi..
saymadım, bilmiyorum.
belki kırklarımdayım
belki otuzlarımda
belki de doksan sene yuvalandım
bu dünyanın sırtında,
hiç bilmiyorum!
hayat taviz vermediği hızı ve kavgasıyla akıp gidiyor!
baharın rahiyasından akıp coşan çiçeklerle hatırlıyorum lise yıllarımızı!
kimimize kış, kimimize bahar olup canıyla değen babalarımızı!
bu memlekette insanlar belki de en çok baba sancısıyla inliyor,
en çok baba deyince aklımıza gelir çocukluğumuz.
mazinin araladığı perdeden sızıyor eski günler..
onlarla kavgalı onlarla sevdalı olduğumuz.
en çok baba yokluğunun hüsranıyla kızıyormuş zaman ayrılığın yarasını.
insan baba olunca anlıyormuş babasını!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnını değer . .
.
.
.
.
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnını değer . .
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnını değer . .
www.youtube.com/watch?v=_wY_ANDImDw
Gerçek bir devrimci mi görmek istiyorsun?
İşte burda gerçek bir devrimci var; Yalnız Ardıç.
Yüzyıldır burda tek başına zamana ve olaylara şahitlik eder. Asla suçlamaz, yargılamaz, savunmaz.
Ama gölgesini de kimseden ve hiç bir şeyden esirgemez. Bütün devinimi kendi içindedir. Burda böyle tek başına ve dimdik durur.
Eşhedü der.
Ben şahidim.
Yargıç değilim, savcı değilim, avukat değilim.
İşte bu gerçek bi duruştur.
Devrimci duruşu,
Müslüman duruşu,
insan duruşu.
Ben de gerçek bi devrimci görmek istedim. Bu yalnız ardıca geldim.
Bunun böyle tek başına ve dimdik duruşu çok etkiledi beni.
Ben gerçek bir devrimci nasıl olur ondan öğrendim.
Onun gibi eşhedü demeyi öğrendim.
Eşhedü. Ben şahidim. Herkes duysun: Yargıç değilim yargılamam, Avukat değilim savunmam, Savcı değilim suçlamam, Herkes ve her şey duysun. Kendime şahidim, zamana şahidim, sonsuzluğa şahidim.
Ve herkes ve herşey de şahit olsun ki, bu devrimci duruşumla bütün evreni selamlıyorum.
Ve tıpkı bu yalnız ardıç gibi tek başıma dimdik herkesi ve her şeyi kucaklıyorum.
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnını değer . .
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnını değer . .
“Yaslan göğsüme sevdiğim
Benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir
Pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir
Toprak gibidir
Sen ki bulut gibisin
Ay gibisin güneş gibi bazen…”
— Adil Erdem Bayazıt
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnını değer . .
“İyi ki geldin!
Yüreğimin zarif acısı
Şimdi bu şehir, adının incesiyle gülümsüyor kuşlara
Basıp geçtiğin yollar, dokunduğun duvarlar…
Her yer şarkı söylüyor.
Kimyası değişiyor gökteki yıldızların.
Parlıyor aklımdaki kuyruklu uçurtmalar.
Şimdi her evin gölgesinde bir avuç su kalbim.
Yüzünü yıkıyor göçüp gitmiş babalar.
Ağzını uzatıp yudumluyor, terlemiş şen çocuklar.
İyi ki geldin bak!
Şimdi bu şehir çocuk,
bu şehir baba,
bu şehir aşk…”
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnını değer . .
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnını değer . .
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnını değer . .
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)