Aziz ve cömert dostum Nuri Pakdil, Allahın rahmet ve bereketi ile selamlıyorum seni.
Biliyorum ki, devrimci duruşunla aliyorsun selamımı.
Mektubunu ve dahi davetini aldığım günden bu yana sevinç içindeyim. Kudüsün kokusuna hasret miraçsız kaldiğım şu sürgün günlerimde kalemime dökülen gözyaşlarımı sana emanet etmek için geliyorum aziz kardeşim. Sürgünümü devrimci duruşunla gönlünün en aziz katında yazdığın satırlarınla katlanır kıldığın için şükürlerimle geliyorum.
Belkide Filistine giden rüzgarın ilk durağında göğe açılmış ellerinde, halkım için biriktirdiğin duamı alıpda kanat çirpmak içimdeki şahadet şerbetine duyduğum aşkı serpmek için geliyorum. Gökten yağan koca koca bombalara minicik ellerindeki taşlarla meydan okuyan cesur çocuklarıma gitmek istiyorum.
Güneş üstüme Kudüsde doğsun, toprağım Filistin koksun istiyorum. Torunlarım Gazze sokaklarında kan kokusu yerine gül kokusu duysun istiyorum. Filistinimim minnik elleri artik analarının kokusunu gömmesin babalarının üstüne toprak serpmesin istiyorum. Ben sadece elimden zorla çekip alınan vatanımıma sarılmak istiyorum.
Çok mu şey istiyorum sevgili Nuri?
Çünkü burda çok üşüyorum. Mescidi Aksa üstümü örtmeyince titriyorum yıldızlara Kudüsden selam vermeyince nefes alamiyorum güneşi Gazzeden uğurlamayınca. Şimdi burda bebeklerimin üstüne yağan bombalarla tutuşuyorum.
Alevler içinde yanıyorum Nuri. Ah sevgili kardeşim Filistin bana gelsin istiyorum. Kudus kanatlanıbda gelsin, Gazze tutsun elinden götürsün beni anamın kucağına istiyorum. Sevgili Nuri ben…