"Yüzyillik Yalnizlik"i yazmaya basladigimda çocuklugumda beni etkilemis olan her seyi edebiyat araciligiyla aktarabilecegim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli kocaman bir evde toprak yiyen bir kizkardes gelecegi sezen bir büyükanne ve mutlulukla çilginlik arasinda ayrim gözetmeyen adlari bir örnek bir yigin akraba arasinda geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardimda birakmakti amacim. "Yüzyillik Yalnizlik"i iki yildan daha az bir sürede yazdim. Ama yazi makinemin basina oturmadan önce bu kitap hakkinda düsünmek on bes on alti yilimi aldi... Büyükannem en acimasiz seyleri kilini bile kipirdatmadan sanki yalnizca gördügü seylermis gibi anlatirdi bana. Anlattigi öyküleri bu kadar degerli kilan seyin onun duygusuz tavri ve imgelerindeki zenginlik oldugunu kavradim. "Yüzyillik Yalnizlik"i büyükannemin iste bu yöntemini kullanarak yazdim... Bu romanı büyük bir dikkatle ve keyifle okuyan ve hiç sasirmayan siradan insanlar tanidim. Sasirmadilar çünkü ben onlara hayatlarinda yeni olan hiçbir sey anlatmamistim. Kitaplarimda gerçeklige dayanmayan tek satir bulamazsiniz.

UpS