SELANİK'TE ATATÜRK EVİ

Atatürk bilindiği gibi 1881 yılında Selanik'te doğmuştur. Onun, doğduğu, çocukluk ve gençlik günlerinin bir kısmını geçirdiği, memleketin hür bir idare rejimine kavuşması için arkadaşları ile birlikte karar verdiği tarihi ev bugün (Atatürk Evi) adıyla müze olarak tanzim edilmiş ve ziyarete açılmıştır.

Atatürk Evi bugünkü Selanik'in Aya Dimitriya mahallesinde ve Apostolu Pavlu caddesi üzerinde 75 numaradadır. Bitişiğinde Türk Konsolosluğu vardır.

Selanik'te Atatürk Evi, arşiv kayıtlarına göre, Selanik'in Koca Kasım Paşa mahallesi, Islahhane caddesi üzerindedir. Ev, bodrumu ile birlikte üç katlı ve bir avlu içerisindedir.

Selanik arşiv belgelerinden edinilen bilgilere göre, şimdi müze olan Atatürk Evi, 1870 yılından önce Rodoslu müderris Hacı Mehmed tarafından yaptırılmış olup önce İbrahim Zühdü adlı birisine, daha sonra da yine Selanik halkından Abdullah Ağa ve Eşi Ümmü Gülsüm'e satılmıştır. Bu kayıtlardan anlaşıldığına göre Ev, Atatürk'ün babası Ali Rıza efendi tarafından inşa ettirilmemiş, sahiplerinden kiralanmıştır.

Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi, bilindiği gibi, bir süre Selanik Evkaf katipliğinde bulunmuş, gümrük memurluğu yapmış, 1876 yılında da Selanik "Asakir-i milliye taburunda birinci mülazım olarak görev almış, daha sonra serbest ticaret hayatına atılmıştır.

Selanik'in tanınmış ailelerinden Sarıgüllü Hacı Sofulardan Feyzullah Ağa'nın kızı Zübeyde Hanım'la 1878 yıllarına doğru evlenen Ali Rıza Efendi Kırmızı Hafız diye şöhret bulan babası Ahmed Efendi'nin (Subaşı) mahallesindeki evinden ayrılarak Koca Kasım Paşa mahallesindeki aslı vakıf olan şimdiki evi sahiplerinden kiralamış eşi ile birlikte bu eve taşınmışlardır. Ev o zamanlar, etrafı yüksek duvarlarla çevrili olup, harem ve selamlığı olan üç katlı tapu kayıtlarına göre ( Bir bab fekani oda ve bir divanhane ve bir tahtessema ve iki bab tahtani oda, bir çeşme bir miktar avlu) klasik, çıkartmalı bir evdi. Dış yüzü sıva üzerine pembe boyalı olup alt pencerelerine emir, üst pencerelerine de ahşap kafesler yapılmıştır. Atatürk 1881 yılında bu evin ikinci katındaki sol tarafa düşen ocaklı odada doğmuştu. Ali Rıza Efendi'nin 1888 yılında ölümünden sonra, genç yaşında dul kalan Zübeyde Hanım, oğlu küçük Mustafa (Atatürk) kızları Naciye ve Makbule, ile biraz da geçim masraflarını hafifletmek üzere, bu pembe evden taşınmışlar, yanındaki daha küçük bir eve nakletmişlerdir. Zaman zaman, çocukları ile birlikte kardeşi Hüseyin Ağa'nın çiftliğine giden Zübeyde Hanım bu sırada Atatürk'ün ifadesiyle, iyi kalpli bir insan olan Ragıp Bey'le, bu küçük evde evlenmişlerdi. Atatürk, babasının sağlığında, kısa bir süre devam ettiği Şemsi efendi mahalle okuluna Pembe evde başlamış, babasının ölümünden sonra, önce Selanik Mülkiye Rüşdiyesi'ne kaybolmuşken, sonra buradan ayrılarak 1893 yılında Selanik Askeri Rüşdiyesi'ne geçmiştir. 1896 yılında Manastır Askeri İdadisi'ne 1899 yılında da İstanbul'daki Harp Okulu'na başladıktan sonra, tatillerinde Selanik'e gelen Atatürk yine annesi ve kardeşleriyle bu küçük evde oturmuşlardır.

Atatürk, 1902 yılında Harp okulunu da bitirmiş, Kurmay sınıfına başlayarak 1905 yılı başlarında Kurmay Yüzbaşı olmuştur. Bu tarihten İkinci Meşrutiyetin ilan edildiği 1908 yılına kadar Atatürk, vatan hizmetinde askerlik görevini yaparken, Şam'da bir kaç fikir arkadaşıyla 1906 da"Vatan ve Hürriyet" adını verdikleri gizli siyasi bir cemiyet kurmuşlardır. Ancak bu cemiyeti asıl Makedonya da faaliyete geçirmek istediğinden bir ara gizlice Selanik'e gitmiş ve orada arkadaşları ile birlikte bu cemiyetin şubesini kurmuştur. İkinci Meşrutiyetin ilanından evvel(1907) Selanik'te görev alan M. Kemal Atatürk, ailesi ile birlikte bu evde oturmuş, birçok siyasi toplantılar bu evde yapılmıştır. Daha sonra Trablusgarp ve Balkan savaşlarının patlak vermesiyle Selanik'ten ayrılan Atatürk'ün bundan sonraki hayatı artık mücadelelerle doludur.

Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'a gelince, o da Selanik'te çok kalmamış, Balkan harbinden sonra birçok Türk aileleri gibi kızı Makbule(Atadan) ile birlikte Selanik'ten göçmüş. İstanbul'a gelerek Beşiktaş-Akaretlerde bir eve yerleşmiş, Milli Mücadele yıllarında da Ankara'ya gelmiştir. Ancak, Ankara'nın iklimi sağlığı için elverişli olmadığından Zaferden sonra İzmir'e gönderilmiş, 1923 yılında orada vefat etmiştir.

Balkan harbinden sonra, Selanik Yumanlıların elinde kalmış o güne kadar Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın oturduğu ev de Lozan antlaşması hükümlerince Yunan Hükümetine intikal etmiştir. Yunan Hükümeti de evi Yunanlı bir aileye satmıştır.

Cumhuriyet'in Onuncu yıl dönümü (29 Ekim 1933) dolayısıyla, Selanik Belediyesi, Türk-Yunan dostluğu ve Balkan Konferansının bir hatırası olarak, Atatürk'ün doğduğu evin çift kanatlı kapısının sağ köşesine mermer bir plaka yerleştirmiştir. Plakanın üzerinde Türkçe, Elence ve Fransızca olarak şu ibare yazılıdır;

(Türk milletinin büyük müceddidi ve Balkan ittihadının müzahiri GAZİ MUSTAFA-KEMAL burada dünyaya gelmiştir. İş bu levha Türkiye Cumhuriyetinin onuncu yıldönümü münasebetiyle konulmuştur. Selanik, 29 Birinciteşrin 1933)

4 Kasım 1933 tarihinde Türkiye'nin Atina Elçisi ve elçilik mensupları Makedonya Genel Valisi, Selanik Belediye Başkanı ve Yunan ileri gelenlerinin katılmasıyla bir tören yapılmış, plaka bu törende yerine konmuştur. Selanik Belediyesi , daha sonra evin, Yunanlı sahibinden satın alarak Atatürk'e hediye edilmesini de kararlaştırmış ev ancak 19 Şubat 1937 de boşaltılabilmiş ve anahtarları Selanik Konsolosluğumuza teslim edilmiştir.

Bu olaydan sonra, Atatürk Evi, Selanik'teki Türk Konsolosluğu'nun bakımına verilmiş ve evin zemin katında sonradan açılan dükkanlar kaldırılarak eski şekline getirilmiş, sonradan sarıya boyanan ev yine pembe renkle, boyanmış, çatısı aktarılarak onarılmıştır. 1950 yılında daha geniş çapta büyük onarım gören Atatürk Evi'nin (Atatürk Müzesi) olarak tanzimi düşünülmüş ve bu konuda Dışişleri Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı çalışmalara başlamıştır.

Atatürk Evi'nin tanzim ve teşhiri konusunda fikirlerini almak üzere milli Eğitim Bakanlığınca bazı kişilere baş vurulmuş gerekli eşya İstanbul Dolmabahçe ve Topkapı Saraylarından seçilerek Selanik'e gönderilmiştir. Böylelikle Evin bütün odaları eski şekline göre ayrı ayrı değerlendirilmiş 10 Kasım 1953 günü törenle ziyarete açılmıştır.

Bugün Müze olarak ziyarete açık bulunan Selanik'teki Atatürk Evi, Selanik Başkonsolosluğumuzun da bulunduğu etrafı duvar parmaklıklarla çevrili bir bahçenin ana caddeye bakan köşesi üzerindedir. Ev üzeri tuğla çatılı, çıkartmalı, eski Türk evleri tipinde ve zemini ile birlikte üç katlıdır. Zemin kat üzerindeki birinci ve ikinci katlar dikdörtgen şeklinde kafesli pencerelerden ışık almaktadır. Eve caddeye açılan çift kanatlı kapısından girilir.

a)Zemin Kat: Kapıdan tuğla döşemeli bir hole girilir. Sağdaki birinci oda, kiler, ikincisi mutfaktır. Kilerde mutfak eşyaları (Bakır kaplar, toprak testiler, çömlekler, balta, havan ve küpler, sandıklar) teşhir edilmektedir. Mutfakta dolap ve raflar vardır. Soldaki birinci oda (Hizmetçi odası), ikinci oda (Merdivenli Sofa) dır. Buradan birinci kata çıkılır.

b)Birinci Kat: Buraya bahçedeki çıkartma taş merdivenle girildiği gibi zemin kattaki merdivenli Sofadan da girilmektedir. Girişte ahşap tavanlı geniş sofa vardır. Sofanın bahçeye bakan atlas perdeli üç penceresi önünde yastık ve işlemeli yaygılarla döşenmiş bir sediri bulunmaktadır. Sofanın orasında yuvarlak ahşap bir masa durmaktadır. Sofanın bahçe girişinde, sağda (Misafir odası) ve bu odadan geçilen küçük bir (Sandık odası) bulunmaktadır. Misafir odası, kadife koltuk ve kanepeler, atlas perde, aynalı komodin, bakır mangal ve sehpalarla döşenmiştir. Duvarda ibrişim işleme bir yazı levhası, bir duvar saati asılıdır.
Soldaki birinci küçük oda (mutfak) tır. Burada ocaklar ve çeşitli mutfak eşyaları yer almaktadır. İkinci oda Yatak odasıdır. Odanın bir köşesinde , çift kişilik demir bir karyola bulunmaktadır. Yatağın baş uçundaki duvarda, gümüş kılaptanlı, kırmızı atlas cüz kasesi içerisinde bir Kur'an-ı Kerim ve bir levha asılı, Levhada Fetih Süresinin ilk ayeti olan (inna fetehnaleke fethan mübina) yazılı. Karyolanın önünde pirinç bir mangal, caddeye, bakan atlas perdeli pencereler boyunca da döşenmiş bir sedir bulunmaktadır.

c)İkinci Kat: Birinci katın sandık odası bitişiğindeki merdivenli sofadan ikinci kata çıkılır. Buradaki sedirli sofa da birinci kat sofasının aynı olup yalnız daha küçüktür. Girişte sağdaki alçı işleme tavanlı oda (çalışma odası) olarak yarılmıştır. Atatürk'ün doğduğu bu odada, Atatürk'ün tunç bir büstü ile, bir yazı masası, pirinç mangal, koltuklar yer almaktadır. Duvarlarda Atatürk'le ilgili levha ve tabaklar asılıdır. Sağdaki (Yatak odası) Atatürk Müzesihaline getirilmiştir. Vitrinlerde Atatürk'ün kullandığı elbiseler ve şahsi eşyaları görülür. Atatürk'ün hayatına ait fotoğraflarla, okul çağlarına ait belgeler sıralanmış, bir de küçük Atatürk kitaplığı kurulmuştur. Yatak odasının bitişiğinde tahta parmaklıklı bir teras mevcuttur.

Selanik'teki Atatürk Evi, 1966 yılında bu kitabın yazarı tarafından yerinde ve yeniden düzenlenmiştir. Son onarımı, düzenleme ve sergilemesi 1981 yılında yapılmıştır.


ÇANKAYA ATATÜRK KÖŞKLERİ

Eski Köşk-Atatürk Müzesi:

Atatürk, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliye Reisi olarak 27 Aralık 1919 da Ankara'ya geldikten sonra arkadaşları ile bir süre, Ziraat Mektebi'nde oturmuş, bir ara Ankara Garındaki konuta yerleşmişler, daha sonra da Çankaya'ya gelmişlerdi. Çankaya Ankara'ya hakim bir tepenin yamaçlarında, O'nun çalışmaları için çok elverişli sakin bir yerdi Burada Ankaralı Bulgurzade Tevfik Efendi'nin bir bağ evi vardı Ankaralılar, bu evi bağı ile birlikte, 4500 liraya satın alarak (Ordu Köşkü) adıyla, Milli Savunma Bakanlığına bağışlamışlardı. Bakanlıkta Başkumandan Atatürk'e tahsis etmişti.

1932 yılında, Cumhurbaşkanlığı Yeni köşkü yapıldıktan sonra, eski Köşk olarak adlandırılan bu bağ evi, iki kat olarak yapılmıştı. Ön cephesinde havuzlu bir holü vardı. Atatürk. 1923 yılı Ocak ayında Latife Hanım'la evlendikten sonra, bu elverişsiz evin, daha kullanışlı bir duruma getirilebilmesi için mimar Vedat Bey'i görevlendirmişti. Kısa süre içinde havuzlu hol kaldırılarak, burası altlı, üstlü bir salon haline getirilmiş, kuleli kısım eklenerek burada yeni odalar yapılmış, şömineler konmuş, tavanlar Türk motifleriyle süslenmişti. Böylece Eski Köşk, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı köşkü olarak 1932 yılına kadar kullanılmıştı. Yeni Türkiye devletinin temelinden çatısına kadar kuruluşunda büyük yeri olan Eski Köşk'te birçok toplantılar olmuş, tarihi kararlar verilmiş, bina hatıralarıyla anıtlaşmıştı. Bu anıt, 1950 yılında (Atatürk Müzesi) adıyla, eşyaları ile birlikte ziyarete açıldı.

Sarmaşıklara gömülmüş Eski Köşkün camlı kapısından, önce aynalarla süslü küçük bir Hole sonra da Büyük Hole geçilir. Önceleri Atatürk'ün Bilardo Salonu olarak kullandığı bu holde, şimdi büyük bir masa üzerinde, on altı büyük Türk devletinin on altı bayrağı var, Sağda Yeşil Salon denilen Ziyaretçi Kabul salonu, solda sefer kabul odası ile, üst kata çıkan merdiven, karşıda da Yemek Salonu var. Kabul Salonu girişte Atatürk'e verilen nişan ve madalyaların bulunduğu bir vitrin görülür. Diğer vitrinlerde vazolar, Atatürk'ün kullandığı eşyalar, duvarlarda da yağlı boya tablolar teşhir edilmektedir. Sefer kabul günlerinde, çoğu zaman seferler de bu odada dinlenirlerdi. Yeşil Salon'dan Yemek Salonu'na geçilir. Ortadaki büyük yemek masası, Atatürk'ün tarihi sofrasıdır. Başta, Atatürk'ün oturduğu koltuk durmaktadır. İşlemeli renkli camlı pencerelerden süzülen loş bir ışık alında odanın dekoru çok muhteşem. Çini süslü şömine bilardo masası, kristal, çini vazolar, tablolar, bu dekoru tamamlıyor, Yemek Salonunun yanında Kulenin alt odası var. Atlas perdeli pencereleri ve süslü tavanı ile küçük bir kahve salonu. Bir masa, birkaç koltuk.

Yemek Salonu'nda tekrar Hole çıkılır ve Sefir Kabul Odası'na girilir. Sedef işleme bir paravan ile ayrılan bu küçük odada, yine sedef ve fildişi işleme bir masa ve dolap, marokon koltuklar, kadife perdeler bir manga ve tablolar görülüyor. Buradan tekrar Hole ve sağdaki merdivenden üst kata çıkılır.

Üst katta, sağda, önceleri yatak odası olarak ta kullanılan, küçük bir dinlenme odası var. Ortada halılar ve divanlarla döşeli bir Şark Salonu bulunmaktadır. Salon bir balkona açılıyor. Atatürk'ün eliyle kurduğu yeni Ankara'yı seyrederek dinlendiği balkon bu. Şark Salonunun bir kapısı Kütüphaneye açılır. Atatürk'ün çoğu zaman günlerce kapanarak çalıştığı ve okuduğu bu kütüphanenin dolaplarını yüzlerce cilt, Türkçe ve yabancı dillerde kitaplar doldurmaktadır. Karşıda ağaç işleme bir yazı masası aynı ağaçtan bir yazı takımı, masa üzerinde küre bir dünya haritası görülür. Yanda bağadan güzel bir abajur var. Atatürk Büyük Nutkunu bu masada yazmıştır.

Kütüphaneden üzeri sivri bir kule ile örtülü yuvarlak Çalışma odasına geçilir. Döşemesi siyaha yakın mefti olan bu oda, Atatürk'ün sevdiği odalardan biri. Yerde, büyük, beyaz bir ayı postu serilir. Kütüphanenin arkasındaki bir kapıdan pembe renkteki Yatak Odası'na geçilir. Burada çinili bir şömine, ceviz bar karyola, bir şezlong, koltuk, masa ve iskembeler var. Şöminenin üzerinde Annesi'nin bir fotoğrafı, yatağın baş uçundaki vitrinde de ölümünden sonra alının yüzünün ve elinin alçı maskları görülür. Yatak odasındaki küçük bir kapıdan banyoya girilir.

Köşkün üst katındaki odaların tavanları, Türk motifleri ve kalem işi nakışlarla süslenmiştir.

Yeni Köşk (Cumhurbaşkanlığı köşkü)

Zamanla eski Köşk, bir devlet başkanı için yeter sayılmamış, 1932 yılında Atatürk'ün emirleriyle, bugün Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak Kullanılan Yeni Köşk yaptırılmıştır. Köşkün projeleri Prof Holtzmeister tarafından çizilmiştir. Girişte geniş bir holü, sağda üst katta çıkan bir merdiveni, mutfak kısmı, solda yaver odası ve bekleme salonu var, Köşkün bu katında Yemek Salonu, kuş bahçesi, Elçi Kabul salonu, Aynalı salon ve diğer salonlar var. İkinci katta ise, sağda Atatürk'ün Dairesi ve Kütüphane, solda Cumhurbaşkanının oturduğu daire yer almaktadır.

Atatürk'ün dairesinde, Atatürk'ün yatak odası, karyolası, divanı, koltuk ve kanepeleriyle olduğu gibi muhafaza edilmektedir. Bu odaya bitişik bir giyinme ve bir banyo odası var.

Camlı Köşk :

Çankaya bahçesinde, 1935 yılında Atatürk'ün emriyle, kız kardeşi Makbule Atadan için yaptırılan bir de Camlı Köşk vardır. İç içe salonları, yemek ve yatak odaları bulunan bu köşk, misafir köşkü olarak kullanılmaktadır.

Çankaya'nın bir park olarak düzenlenmiş olan geniş bahçesi Atatürk Müzesi ile birlikte, Cumartesi-Pazar günleri ziyaretçilere açık bulundurulmaktadır.


İZMİR- ATATÜRK EVİ VE MÜZESİ

İzmir- Atatürk Evi ve Müzesi, Kordon boyundadır. 1978 yılında yeniden düzenlenerek ziyarete açılmıştır.

Büyük Zaferden hemen sonra Türk orduları yıldırım hızıyla Ege'ye doğru süzülürken Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa'da onlarla birlikte, Ege'nin yakılmış ve yıkılmış şehirlerine uğrayarak İzmir'e doğru ilerliyordu. Atatürk, Türk ordularının İzmir'e girişinden bir gün sonra 10 Eylül 1922'de İzmir'e gelmiş, coşkun törenlerle karşılınmış. 2 gün sonra, Göztepe'deki Muammer (Uşaklıgil) köşküne konuk olmuştu. Bu Köşk'te 29 Eylül 1922 akşamına kadar 19 gün kalan Atatürk, İzmir'e ikinci gelişi olan 27 ocak 1923 te yine bu Köşk'te kalmış, Köşk sahibi Muammer (Uşakgil) in kızı Latife Hanımla bu Köşk'te evlenmişti.

Atatürk 27 Temmuz ve 1 Ocak 1924 tarihlerindeki İzmir gezilerinde de yine Göztepe Köşkünde kaldı. Latife Hanım'dan boşandıktan sonra, İzmir'e gelişlerinde, İzmirliler onu Gündoğdu semtinde, deniz kıyısındaki Naim Palas'ta misafir etmeğe başladılar. Bu ev. 1860/1862 yıllarında yaptırılmış bir ara otel olarak kullanılmıştı. 1927 yılında İzmir Belediyesi, evi hazineden satın olarak Atatürk'e hediye etmiş dayayıp döşemişti. Atatürk 11 Ekim 1925 ten sonra 7 defa İzmir'de hep bu evde kaldı, bir çok tarihi kararları bu evde verdi.

Atatürk 22 Haziran 1934'te son olarak İzmir'e geldiği zaman yine bu evde kaldı. Yanında İran Şahı Rıza Şah Pehlevi de vardı. İki geceyi birlikte bu evde geçirerek, 24 Haziran 1934 günü Balıkesir'e gitmek üzere İzmir'den ayrıldılar. O günden sonra İzmir'e bir daha gelmemişti.

Atatürk'ün ölümünden sonra, İzmir Belediyesi, Atatürk Evi'ni eşyaları ile birlikte olduğu gibi korumuştu. Ev, iki katlı bir yapıydı. Ön yüzeyi mermer silmeler ve alınlıklarla süslüdür. Kemerli kapısından girildikten sonra, derinlemesine uzanan bir salona girildikten sonra, derinlemesine uzanan bir salonu geçilir. Yanlarda odalar sıralanmıştır. Üst kata iki taraflı mermer bir merdivenle çıkılır. Üst katta da geniş bir salon, denize bakan bir balkonu ve balkon odası, iki yanda iki geniş oda bulunmaktadır. Güneydeki oda, Atatürk'ün yatak odasıdır. Kuzeydeki ikinci odada İran Şahı Rıza Şah Pehlevi kalmıştır.

İzmir Belediyesi 1941 yılında, Atatürk Evi'nin üst katını (Atatürk Müzesi) olarak düzenlemiş, Atatürk'ün ve Rıza Şah Pehlevi'nin yatak odalarını, eşyaları ile birlikte, kullanıldığı şekilde sergilemişti. 1952 yılında alt kattaki salon ve odalar (Atatürk Genel kitaplığı) olarak hizmete açılmıştı. O günlerde, Atatürk'ün İzmir'de bindiği kayık, girişteki merdiven altında sergilenmiş, üst kat Atatürk Müzesi ise, Atatürk'ün fotoğrafları, konsol ve aynalar, heykeller, tablolar ve halılarla donatılmıştı. 1967 yılında Atatürk Kitaplığı, buradan yeni binasına taşındığı zaman Atatürk Evi, yeniden AtatürkMüzesi olarak düzenlenmek üzere Kültür Bakanlığına devredilmiştir.

Kültür Bakanlığı binayı onartarak yeniden düzenlemiş, 29 ekim 1978 günü törenle ziyarete açmıştır. Binanın alt katında etnoğrafik eserler, üst katında da Atatürk'e ait eşyalar sergilenmektedir.

Alt kat vitrinlerinde geleneksel kadın giyimleri, hamam takımları, elişleri peşkir, uçkur ve keseler ve çeşitli mobilyalar yer almaktadır. Halı-kilim bölümünde Bergama, Kula, Gördes, Milas, Çanakkale gibi halı merkezlerinden seçkin örnekler, Kilimi ve cicimler, sedef kakma koltuk ve sehpalar ve daha basma etnoğrafik eşya bulunmaktadır.


Atatürk Müzesi'nin bulunduğu üst katta ise tablolar, büyük boy aynalar, vestiyer, mobilya ve bronz döküm saat salonu süslemektedir. Salona açılan soldaki odalar Atatürk'ün banyosu, yatak odası, çalışma odası, kütüphane ve yemek odası olarak düzenlenmiştir. Atatürk'ün yatak odası mavi bir yatak takımı ile kadife kanepe ve iki koltukla sergilenmektedir.

Gazi Müzesi

İlkadım, Samsun'da, Mecidiye Caddesi'nde bulunan bir müze. Mustafa Kemal'in Samsun'a ilk gelişinde kaldığı Mantıka Palas adlı otelin restore edilmesi ile1940 yılında ziyarete açılmıştır. Bina tam olarak Mecidiye Caddesi, 25 pafta, 273 ada, 3 parselde yer almaktadır. İki katlı olan tarihi yapının dış duvarları yığma tuğla, iç bölmeleri bağdadidir.


Geçmişi

Müzenin bulunduğu bina, bazı kaynaklara göre Jean Ionnis Mantika, bazı kaynaklara göre de Yanko Abacıoğlu tarafından 1902 yılında Mantıka Palasadıyla otel olarak inşa edilmiştir. 19 Mayıs 1919 tarihinde 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal'in Samsun'a geleceği haber alındığında hizmet dışı olan otel düzenlenerek Gazi'nin hizmetine verilmiştir. Mustafa Kemal, 25 Mayıs 1919 gününe kadar bu otelde konaklamıştır. Millî Mücadele çalışmalarını burada sürdürdükten sonra Havza'ya hareket etmek üzere otelden ayrılmıştır.
Cumhuriyetin ilanından sonra da 16-18 Eylül 1928 ve 22-26 Kasım 1930 tarihlerinde Atatürk bu otelde konaklamıştır. Son gelişinde Atatürk, müzede sergilenen not defterine şu satırları not düşmüştür