Tedavi edilmemiş gizli depresyonlar genç bireyin ailevi, sosyal ve eğitim yaşantısında ciddi sorunlara yol açabilir.

Ergenlik dönemi fırtınalı bir dönem. Ergen, ayrı bir birey olmanın mücadelesi içinde kimi zaman sınırları zorlar, kural tanımaz, kimi zaman duygusal zorlukların içine girebilir. Gençler duygusal durumlarını yalın bir ifadeyle dile getirmektense asabilik, hırçınlıkla gösterebilirler.

Davranış problemleri, okul devamsızlığı gibi buluğ çağının dönemsel özelliklerine atfedilen durumlar aslında tedavi ile düzelebilen önemli bir hastalığın göstergeleri olabilir. Uzman Klinik Psikolog Müge Erbay Yılmaz, gözden kaçan veya hırçınlık olarak adlandırılan tedavi edilmemiş gizli depresyonların genç bireyin hem kendisinde hem de ailevi, sosyal ve eğitim yaşantısında ciddi sorunlara yol açabileceğine dikkat çekiyor. Yılmaz'a göre gençler içerisinde bulundukları gelişimsel dönemle alakalı, yetişkinlerden farklı olarak ileride telafi edemeyecekleri kayıplar yaşayabileceklerini belirtiyor.

Yetişkinlerde ve gençlerde klinik depresyon farklı mı?

Yetişkinlerde depresyon genellikle gözle görülür çökkün, üzgün bir ruh halinin varlığıyla kendini gösterir. Eskiden zevk alınarak yapılan aktivitelere karşı ilgi kaybı, uykusuzluk ya da aşırı uyku hali, önemli derecede kilo alımı veya kaybı, farkedilir bir ağırlık, huzursuzluk hali önemli işaretlerdir. Yetişkin birey neredeyse her gün yorgun ve bitkin olabilir. Kendine dönük ağır değersizlik fikirleri, suçluluk hissi, kararsızlık ve hatta intihar düşünceleri ortaya çıkabilir. Tüm bu belirtilerden kişinin günlük yaşamı önemli derecede etkilenir.

Gençlerde depresyon kimi zaman çok farklı bir görüntü verebilir. Ergenler içsel ruh hallerini tam olarak tanımlayıp ifade edemeyebilirler. Örneğin kendilerini ne kadar kötü hissettiklerini söylemek yerine hırçın davranışlarla çevrelerindeki kişilere kötü davranabilirler. Bu da çoğu zaman aileler tarafından depresyon yerine huysuzluk ya da uyumsuzluk olarak adlandırılır ve ergenlik krizleri olarak değerlendirilir. Bu yüzden aileler genellikle depresyonu gözden kaçırıp, tedavi arayışına girmezler. Halbuki gençlik depresyonu tedavi ile çok iyi düzelebilen görece yaygın bir rahatsızlık.

Gençlik depresyonunun belirtileri:

- Heyecan, yerinde duramama, huzursuzluk, hırçınlık, sinirlilik
- Kilo ve beslenme değişiklikleri
- Konsantrasyon zorluğu
- Kararsızlık
- Zaman zaman unutkanlık
- Yorgunluk, dikkatsizlik
- Üzüntü, değersizlik, umutsuzluk
- Zevk alamama
- İntihar ve ölüm düşünceleri
- Uykuda zorluk veya aşırı uyku hali

Kimi zaman bu belirtilerin yerine davranış sorunları görülebilir. Okul ve evde kişilerarası problemler tabloya hakim olabilir:

- Okuldan kaçma, devamsızlık, derslerde başarısızlık
- Evden kaçma düşüncesi veya teşebbüsü
- Baş ağrısı, mide ağrısı gibi fiziksel şikayetler
- Tahammülsüzlük, birden bağırma, şikayet etme, ağlama veya sinir krizleri
- Alkol ya da madde kullanımı
- Kabuğuna çekilme, iletişimde güçlük, arkadaşlarla vakit geçirmeme
- Umursamaz, dikkatsiz, riskli davranışlar sergileme

Risk Faktörleri

Kızların erkeklere göre ve ailesinde depresyon öyküsü olan kişilerin olmayanlara göre depresyona girme riski daha yüksektir. Düşük özgüven, kendine karşı fazlaca eleştirel olma ve özdenetimin az olması genç bireyin depresyona girme olasılığını arttıran faktörler. Ailedki önemli değişiklikler (boşanma vb.), stres, sigara tüketimi, bir yakının ölümü, romantik ilişkide yaşanan ayrılık, başka bir psikolojik veya fiziksel rahatsızlığın varlığı da diğer önemli risk faktörleridir.

Ergenlik depresyonunun birçok farklı nedeni olabilir. Depresyon stresli bir duruma verilen geçici bir tepki olarak ortaya çıkabilir. Aile içi çatışmalardan, seks hormonlarından ve ergenlik çağında normal kabul edebileceğimiz olgunlaşma döneminden kaynaklı streslerden etkilenebilir. Ergenlik dönemine özgü biyolojik ve cinsel değişiklikler genç insanın nasıl göründüğüyle ilgili endişelerini arttırabilir. Bu da sosyal ortamlarda kabul görmekle ilgili korkularını tetikleyebilir. Bunun gibi eşlik eden psikolojik durumların uzun sürmesinin depresyon gelişimine sahip olduğu bilinmektedir. Depresyon rahatsız edici bir olaya reaksiyon olarak da ortaya çıkabilir. Bir yakının ölümü, sevgiliden ayrılma, okulda başarısız olma gibi.

Ergenlerde depresyon yaygın mıdır?

Araştırmalar çocuk ve gençlerin 5’te 1’inin bir psikiyatrik sorunu olduğunu ve bu yaş grubunda yaşanan depresyonun ciddiye alınması gerektiğini söylemektedir. Bilinen depresyon oranları çocuklarda %2.5 ergenlerde ise %8.3 ‘tür. Depresyon, intihar düşüncesiyle yakından ilişkilidir. 18-24 yaşları arasındaki ölüm nedenlerine bakıldığında intihar üçüncü sırada yer alır. 2000 yılında yapılan bilimsel bir çalışma 100.000 ergenden 8’inin intihar ettiğini söyler. Tüm bunlar da aslında profesyonel yardıma başvurup tedavi almanın çarpıcı önemini gösterir.

Tedavi

Depresyon tedavi ile çok iyi düzelebilen bir durum olmasına rağmen, özellikle bu yaş grubunda genellikle tanınmaz. Farkedilmediğinde aile profesyonel yardım için başvurmaz. Bu noktada ailelerin, okulların, eğitimli olması ve gençlik depresyonundan şüphelendiğinde bir psikiyatra veya klinik psikologa başvurması çok önemlidir.

Kimi zaman da toplumdaki yaygın yanlış kanılar farkında olmadan ailelerin başvurmasını engelleyebilir. Damgalanma korkusu veya bu rahatsızlığı çocuklarının bir başarısızlığı olarak görmek ve bundan duyulan utanç gibi gerçekçi olmayan yanlış inançlar profesyonel yardıma başvurma önündeki engellerdir.

Ergenlerdeki depresyonun tedavisi kısa süreli psikoterapi, ilaç kullanımı veya ikisinin birleşimini kapsar. Literatür, gençlik depresyonunun tedavi etkinliğinin daha çok araştırılması gerektiğine dikkat çekse de mevcut araştırmalar bilişsel-davranışçı terapi (BDT) ‘nin etkin olduğunu kanıtlamıştır. BDT, depresif ergenlerin kendilerine, dünyaya ve geleceğe bakışlarında çarpıtmalar olduğu kabulüyle hareket eder. Genç bireyin yaşadığı çökkün ruh halini düşünce-duygu-davranış ekseninde ele alır. En büyük iyileştirici unsurların başında ise terapötik anlamda ergenle kurulan ilişki gelir. Psikoterapi ve ilaç kullanımına ek olarak aile ve okulla işbirliği kurmak, onları rahatsızlık hakkında bilgilendirmek ve gerektiğinde onlardan destek almak da tedavi için önemlidir.