Tukyu'ların ataları Çinli' lerin (si-hayi) dedikleri Batı Denizi sahillerinde otururdu. Komşu hükümdarlardan bir bunların yurdunu basarak, kadın, erkek, çocuk ve önlerine gelenleri kılıçtan geçirdi. Bunlardan ancak 10 yaşında bir erkek çocuk kalabildi. Bu da elleri, ayakları kesilmiş olarak bir bataklığa atıldı. Çocuk, orada açlıktan, yaralarından akan fazla kandan ölmek üzereyken, bir dişi kurt gelerek, ona bir parça et getirdi. Kurt, her gün böyle yaparak çocuğu besledi. Çocuğun yaraları iyileşti. Yaşı ilerleyince kurt bundan gebe kaldı.

Atalarını öldüren hükümdar, bir sure sonra bu çocuğun sağ kaldığını haber aldı. Çocuğu öldürmek üzere arattı, buldular. Hükümdar, çocuğun bulunduğu yere birisini gönderdi. Bu adam, bataklığa geldiği zaman, çocuğun yanında bir kurt gördü ve şaşırdı. Adam, ikisini de öldürmek istedi. Fakat bir Tanrı, onları korudu. Kurt, çocuğu sırtlayarak Batı Denizi'nin doğu tarafına geçirdi. (Kao-cang) yakınlarındaki dağlardan birinde bulunan mağaraya götürdü. Mağaranın arkasında bereketli bir ova vardı. Ovanın her tarafı, yalçın kayalarla çevrilmişti. Kurt, burada sakat delikanlıdan 10 çocuk doğurdu. Bunlardan biri, aile adı olan (Asena)' yı aldı. Bu çocuklar, büyüdükleri zaman mağaradan çıkarak civârdaki oymaklardan birer kız kaçırdılar. Bunları mağaralarına götürdüler ve bu kızlarla evlendiler.

Birkaç nesil geçince, bunlar çoğaldı. İçlerinden (A-Hien-Se) adlı birisi başlarına geçerek mağarada çıkardı. (Kin-San) dağlarına giderek yerleştiler, (Cu-Cen) tatarlarına bağlandılar. Bu dağların tepelerinden biri takya seklinde olduğundan kendilerine bu anlamda (Tu-Kyu) adını verdiler. Asıllarına delâlet etmek üzere de bayraklarına bir kurt başı yaptılar.

Kaynak: "Türk Mitolojisi", Murat Uraz. Düşünen Adam Yayınları, İstanbul, Şubat 1992.