Canım sıkkın,yüzüm düştü bir ağlamak mevsimi geldi yine..
kimse anlamazken beni sen olsaydın bilirdin annem..
Gizli gülümseyişlerimin,iç çekişlerimin içinden süzer alırdın beni..
Kimsecikler anlamasın diye yumardım da gözlerimi sımsıkı, sen görmeden bilirdin gözlerimdeki buğuyu..
Sen yanımda olsaydın silerdin buğularımı,yağmuru görmek için çırpınan bir çoçuğun camdaki buğuyu silmesi gibi..
Çok hastayım anne bugün..
Ateşim var,kırgınlık da var üzerimde..
Sen olsaydın ilk öksürme sesimden anlardın hasta olacağımı,anlardın da hemen bir hırka getiridin üzerime..
sıcacık elini değdirirdin alnıma, ateşime bakar endişeli gözlerle süzerdin beni..
Öperdin bir tanede alıverirdin tüm vücut ve ruh kırgınlıklarımı..
Yoruldum bugün anne..
Omuzlarım düşük,boynum ağrıyor yine..
Sürüsüyle yüklenmiş sorumluluğun altında eziliyor bedenim.
Sen yorulmayayım diye bir bardak suyu isterken çekinirdin benden,ben ise “ah!.” demeye çekiniyorum şimdi..
Ah annem zor anlarda daha da bir anıyorum seni,sesini,şefkatini,gülümseyişini bana dua edişini..
Ama sen bana dua et annem hiç eksik etme üzerimden nefesini..
Ayakları altına cennet serilmiş olan sensin ben ise o cennetin kapısınıo sürekli çalan evladın..
O cennet kapısı önce sana açılsın sen zaten beni yanına alırsın,darda hiç bırakmazsın annem…