Havuz problemiydi benim aşkım, hiç çözemediğim...
I. Senaryo
Bir adam düşünün; yüzme bilmeyen ve yaklaşmaktan korktuğu bir havuz, yani aşk.
Havuza giremezsin, etrafında dolaş dolaş dolaş..
Arada bir yaklaşıp elini suya değdirirsin, sonra izlersin güneşin ve ayın sudaki yansımasını... Gülümsersin.
Ama için de kıpır kıpır yanar, korkarsın aşktan.
Aslında korktuğun aşk değildir, tam sen o anda havuzun etrafında dolaşırken birisinin koşarak gelip havuza atlamasıdır seni korkutan.
İki şeyden biri olur;
Ya korktuğun gibi başkasının atlamasını izlersin ıslak ve titrek bakışlarla havuzun yanında
Ya da sen elini uzatırken "aşk" tutar seni çeker havuza.
Her iki ihtimalde de kesin olan tek şey vardır;
Islanırsın!
II.Senaryo
Bir adam düşünün yüzme bilmeyen ve yaklaşmaktan korktuğu bir havuz, yani aşk.
Korkarsın havuza girmekten, bilmediğin için yüzmeyi de aşkı da beklersin sadece etrafında...
Önce yaklaşırsın, elini değdirirsin hafiften... aşk çekicidir, çeker içine.
Su sıçrar üzerine birazcık, "gel der içeriye" "aşk"
Girersin yavaş yavaş, sığ yerlerinde bekleyerek.
Önce bir ayak, sonra bir ayak, yavaş yavaş..
Derin kısmına gitmezsin, temkinli gidersin.
Çünkü birden derinleşir aşk.
Bir bakarsın ayağın basmıyor!
Havuz problemiydi benim aşkım, hiç çözemediğim..
Kendi senaryomu yazdım, kendi senaryomu oynadım ve kendi aşkımı yaşadım "aşk" olmadan..