Bir iç çekiş. Çocukluktan, ilk gençlikten veya adı hiçbir zamana uymayan anlardan kalmış. Önce hafiften terleten, sonra gittikçe yakan, ağızda kül ve duman tadıyla çoğalan. Elini uzatsan tutacağın gibi gelen ama uzattıkça kaçan bir rüya. Ellerde, yüzde dağınık gibi duran ama illa gözlerde kaybolan/kaybedilen ışık.

Bir kitap. İlk sayfasında boğulduğum. Hep okumak isteyip hiç okuyamadığım sayfalar. Her cümlesinde benden bir şeylerin asılı olduğu ama asala benim olamayacak satırlar. Neden ben kurmadım bu cümleleri, ben de bunları yaşamıştım deyip bir dakika sonra unuttuğum parıltılar.

Bir yol. Herkesin gittiği ama benim kaybolduğum. Bütün menzilleri içimden geçiyor. Ben yokum. Daha önce yaşamışım bunları, görmüşüm hepsini ancak delilim yok. Şu giden çocukluk arkadaşım, görmedi beni. Okul arkadaşım, duymadı. Askerden biri, bakmadı. Mahalleden, sokaktan, apartmandan… tanımıyorlar.