Hüzün denilen duygu ne çok çıkıyor karşımıza… Bazen bir hayal kırıklığının etkisinde hissettiriyor kendini, bazen bir ayrılıkta, bazen bir kayıpta… Öyle ki, bir şarkıda bile hüzünlenebiliyor insan, hüznü hissedebiliyor.. İnsan ne kadar umursamaz olursa olsun öyle bir gün, öyle bir an geliyor ki hüzün denen duygu, o umursamaz insanı bile devirip devam edebiliyor yoluna.Umursamazı deviren hüzün, umursayanı yerle yeksan ediyor elbet; tabiri caizse ezip geçiyor.Dudakları mühürleyip gözleri konuşturan hüzün, bakışların sessizliğinde gösteriyor varlığını.
-
Kimisi hüznünü gizlemeye çalışır, biriktirir içinde; kimisi ise bekletmez döker.. Kimisi de öyle ümitsizce kaçar ki hüzünden, an gelir kendi bile inanmaz kaçabileceğine. Oysa zaten kaçmamak gerekir hüzünden; mutluluk, keyif, coşku ve diğerlerinin değeri nasıl bilinir ki hüznü yaşamadan, onu hissetmeden? Hüznü yaşamayan insan, mutluluğu yaşayabilir mi?
-
Hem güzeldir hüzün; “Ben dörtlük bile yazamam” diyeni şair yapar, insanı kendisiyle buluşturur.Hüzünden şarkı besteleyeni bile var yahu! “Ben Türk Sanat Müziği dinlemem” diyene öyle bir dinletir ki TSM’den seçmeleri, haftasında ezberlersin hüznüne uygun eserleri.