Kaldigimiz yerden değil, Sustuğumuz yerden!..
Herşeyin Evvelinde Es selam...
Ve kaldığımız yerden değil, sustuğumuz yerden devamla...
Bir an geldi gidelim dedik, herşeyden ve her yerden..Ama peşimizden sürüklendi bazı şeyler..İnsan kaçamıyormuş bazen..Herşeyden kaçsada, kaçamıyormuş kendinden...
Kabul edip eyvallah dedik, kaçıp gidemeyişimize...
Susalım dedik öyleyse..Ki hiç yabancısı değildik bu eyleminde..Çoklarca defa susmuşluğumuz var ve buna şahit dostlarımızda...
Küsmedik ne kaleme, ne kelama, ne dosta ne herhangi bir başkasına..Susuşumuz küsüşümüzden değildi zira..Küsmeden sustuk..Sade/ce sustuk..Yeri geldi söyleyeceklerimizi, yeri geldi yazacaklarımızı sustuk...
İçimizden ata ata, içimize sustuk...
Bazen en çok söyleyeceğimizin olduğu zamandı, en derinden sustuğumuz an..Bazense bu, su gibi yalın bir sükuttu..Susuşumuzu haykırdığımız demlerde oldu, ama bunu yalnızca duyanlar duydu...
Peki şimdi ne olduda bu sükut bozuldu?..
Öldün mü, kaldın mı? diye soranlar oldu...
Hiç gidemediğimiz yerlerden geri döndürenler..Sonra sırayla sükutumuzu bölenler...
Daha daha sonra;
Sonrası böyle...
Bir ölüp geleceğiz arası demiştik buna..Ölebildik mi peki bu ara da?..
Cevabı; ölemedik hala..
Ölmezsek, bir rahat nefes alımlık muradımız vardı, alırız diye umuyorduk bu arayla..Doğrusu istediğimiz rahatlıkta bir nefesi alamadıkta...
Velhasılı bize düşen Araf'lık oldu tüm çıplaklığıyla...
Sonuç olarak;
Geldin mi?.. derseniz.. Hep yoldaydım, hiç gitmedim ki!.. derim...
Şimdi;
Kaldığımız yerden değil, sustuğumuz yerden
Ve en çokta Hüznün yüzüyle gülümseyerekten...
Bu defa;
Merhaba...