Kişiliğim bana umutkârlığımın gölgesindeki o siyah noktalar kadar uzakta! Umrumdamı sanıyorsunuz benliğimin karanlığını ve karamsarlığımı.Umursamazlığın sonunu bilmiyor muyum sanıyorsunuz.. Saçmalamaktan başka yapacak neyim kaldı ki? Hem kim saçmalamamış ki şu dünyada? Sarpasaran o ihanet kaplı düşüncelerimin sonucunu görmek ne kadar acı veriyor bilemez siniz.. Yılgınlığın meyvesimidir bu sizce? Yoksa karamsarlığın benliğime sapladığı hançerin izimi? Üzülmek ama nereye kadar ve nereye kadar yılgınlık,öfke,kişiliğe küfür?? Kendime gelmek için içtiğim o ilaç her defasında ruhumun o sessiz,fedakar,cömert sıfatlarını sıvazlamaya çalışıyorsada aslâ başarılı olamıyor.. Kendini kaybetmişlerin denizinde yüzmeye çalışan ama yüzme bilmeyen biri olarak hayata , bu acımasız hayata sesleniyorum.. Kafamdaki o soru işaretlerinin tek sebebi sensin.. ve ölene kadarda sen olacaksın.. Cevabıda sensin.. Ama çok çözemiyorum seni.. Neden sordun diye soramıyorum.. Kızamıyorumda .. Çünkü her insanoğluna sorulmuş bir soru bu.. Çözebilenler huzurlu.. Çözemeyenler PESİMİST.. Duygu mu duygusuzluk mu bunuda çözemiyorum. Ben çözememeye durayım diğerleri bassın gitsin..
Karanlıklar içinde kalan ruhumun aydınlığa ulaşması ne zamandır? Ve ne zamandır kişiliğimle dostluğum? Hayal mi yoksa bu? Sadece bir hayal mi? Yüzmeyi öğrenemeyecek miyim yoksa? Ne zaman kurtulacağım? Çalışmak mı ? Ne kadar nereye kadar? Yoksa yüzmeyi öğrenmenin anahtarımıdır bu?
Hayataa 'ALLL' diyebileceğim günler ne zamandır?
Hırsımla övünmem kişiliksiz benliğime küfrederim..
Lanet okumak çoğu zaman rahatlatır ama ölüm gibi oda sonlu...