İnsanları Olduğu Gibi Kabul Etmek

Her insan kendi düşüncesini, hal ve hareketlerini doğru bulur. Eğer olaylara o insanın gözüyle bakabilirsen, çoğu zaman neden böyle gördüklerini anlayabilirsin.

Bir insanla etkileşim kurduğun zaman iki seçeneğin var, ya o insanı “olduğu gibi kabul edebilirsin” veya “olduğu gibi kabul etmeyebilirsin.” Aslında bu, yalnız insanlarla ilgili değil, nesnelerle ilişkin için de sözkonusu.

Örneğin taşla ilişkinde ya taşı “olduğu gibi kabul edersin” ve böylece taşın sert olduğunu anlarsın ve ayağını taşa vurmamaya özen gösterirsin ya da taşı “olduğu gibi kabul etmezsin” ve sert taşa ayağını vurup da canın acıdığında avazın çıktığı kadar bağırır ve taşa küfredersin.

Bunun gibi bir insanı yargılamadan olduğu gibi kabul edersen onunla çatışmaya, çekişmeye girmez, saygı içinde ilişkini sürdürebilirsin. İşbirliği içinde karşılıklı saygı ve kabule dayalı ilişkiler içinde yaratıcı ve üretici olabilirsin.

İnsanı olduğu gibi kabul etmez, onu yargılarsan, o zaman o insanla ilişkinde şu sorunlardan birini yaşarsın (kötüden iyiye doğru sıralarsak):

•Savaşırsın: Savaşın amacı, karşındakini yok etmektir. Sen ya da karşındaki yok oluncaya kadar savaş devam eder. Bir insanla kurulabilecek en kötü ilişki savaş içinde olmaktır; herhangi bir insanla savaş içinde olmamaya özen göster.

•Dövüşürsün: Dövüşün amacı, karşındakinin kolunu kanadını kırmak, onu bitkin hale getirmek ve ezmektir. Bugün dövdüğün kişi, yarın güçlenip sana savaş açabilir. Bir insanla savaştan sonra kurulabilecek en kötü ikinci ilişki dövüştür; insanlarla dövüşmemeye özen göster.

•Güreşirsin: Güreşin amacı karşındakini alt etmek, üstte kalmak ve “Hep benim sözüm geçecek, çünkü ben senden güçlüyüm”, demektir. Birbiriyle güreşen insanlar işbirliği içinde olamaz, birbirlerini sürekli yıprattıklarından dolayı da üretici ve yaratıcı olamazlar.

•Karşındakini umursamaz, önemsemezsin: Olduğu gibi kabul etmediğin kişiyi yokmuş gibi düşünür, önemsemez ve umursamazsın. O kişi de seni umursamaz. Böylece her ikinizde birbiriniz için yok sayılırsınız. Bu durum, genellikle örtük husumet duygularıyla birlikte oluşur. İlk uygun zamanda bu olumsuz duygular patlak verir, sizi yukarıda sözünü ettiğim savaşa, dövüşe ya da güreşe götürür.
O nedenle bu da hiç istenmeyen, çok kötü bir ilişki tarzıdır.

İnsanları Kusurlarıyla Sevmek
Bu kadar zor mu insanları kusurlarıyla sevmek? Hiç olmazsa oldukları gibi kabul etmek… Hilesiz hurdasız, yalansız dolansız, illa da bizim istediğimiz kalıba sokmadan, kendimize benzetmeye çalışmadan, karşılık beklemeden, gülmeden, kınamadan, arkasından konuşmadan sevemez miyiz insanları? Çatlarız vallahi!

Bizim gibi giyinmeyen, bizim gibi düşünmeyen, aynı takımı tutmayan, aynı partiye oy vermeyen, aynı dizileri izlemeyen, aynı yemekleri yemeyen, aynı şarkılara gönül vermeyen, aynı yazarları okumayan adamlarla ne işimiz olabilir? “Biz bize benzerizcilik”Ne tuhaf, ne gülünç değil mi?

Başkalarında kusur diye büyüttüğümüz şeyler, iş kendimize gelince cüceleşiverir Eloğlu yalancı adamın tekidir, siz mecbur kaldığınız için yalan söylersiniz O, başkalarının arkasından konuşur, siz gerçekleri söylersiniz Bazıları hatır gönül aramaz diye kınarsınız, öfkelenince ne dediğinizi bilmezsiniz İşinizi en iyi siz yaparsınız, en iyi anne baba sizsiniz, en iyi evlat sizsiniz, kimse sizin gibi arkadaş bulamaz, kimse sizin kadar iyi düşünemez, kimse sizin kadar idareli olamaz Siz her şeyin en iyisini bilirsiniz Sahiden böyle mi düşünüyorsunuz?

Yazık! Kendi kendinizi niye aldatıyorsunuz? İnsan kendine yalan söyler mi?
Oysa siz de herkes gibi kusurları olan bir insansınız O zaman önce kendimizi kusurlarımızla sevmeyi öğrenelim ki başkalarındakini kabul etmek daha kolay olsun Hayat bir kez görülen bir rüyaysa kendimiz için de karşımızdaki insanlar için de bu rüyayı kâbusa çevirmenin anlamı yok Hayat ve insanlara iyimser bir gözle bakmamız gerekiyor At gözlüklerimizi çıkarırsak, kendi gözlerimizle bakmayı öğrenirsek insanları olduğu gibi kabul etmenin ve kusurlarıyla sevmenin hiç de zor olmadığını göreceğiz

Bırakın bazen insanlar sizi kandırdıklarını düşünsünler Kanmadığınızı bilmenin keyfi size yeter İnsanlar sizden hep daha fazlasını bekliyor diye şikâyet etmeyin, yapabilecek güçte olduğunuzu düşünün yeter Birbirimizin hayatını kolaylaştırmak elimizdeyken yapmamanın insana yakışmadığını bilin yeter

Özür dilemek ve teşekkür etmekten korkmayın İnsanın dili bunlarla aşınmaz Düşmanlıkların sürüp gitmemesi ve dostlukların perçinlenmesi için bu iki davranışa ihtiyacımız var Ayrıca bunlarla karşılaştığımızda kendimizi Kafdağı’nda görmenin de anlamı yok “Bir de utanmadan özür diliyor”diyenler vardır ya, işte onlardan söz ediyorum Böylesine ne yapsan kar etmez Davranışın inceliğini idrak edememiş bir beyin ona karşı sergilenmesi gereken doğru tavrı seçemez Onu da öyle kabul etmekten başka çaremiz yoktur

Ayrıca unutmayalım ki kul olarak bize düşen

affetmek değil sadece hoş görmektir