kayseri escort ankara escort izmir escort antalya escort bursa escort istanbul escort

Etiketlenen üyelerin listesi

Sayfa 1 Toplam 2 Sayfadan 12 SonuncuSonuncu
Toplam 15 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 10 arasi kadar sonuc gösteriliyor
  1. #1
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)

    Göz Hastalıkları Ve göz Hakkında Herşey

    Göz Tansiyonu (Glokom) Hastalığı


    Glokom Nedir?
    Halk arasında "Göz Tansiyonu" adıyla da bilinen glokom, milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir göz hastalığıdır. Tedavi edilmez ise görme kaybına neden olabilir. Glokomda, göz içindeki sıvı basıncı, görme yeteneği için gerekli olan göz sinirine zarar verecek düzeyde yüksektir.
    Sıklıkla 40 yaşın üzerinde oluşan glokom genellikle yıllar içinde çok sinsi ilerler. Bu; en sık görülen glokom tipi olup "Primer Açık Açılı Glokom" olarak adlandırılır. Bu süre içinde glokomlu kişilerin bir bölümünde de hastalığa ait herhangi bir belirti görülmez. Glokom, birçok hasta tarafından ancak ileri dönemde ve belirgin görme kaybı ortaya çıktığında fark edilebilir. Glokomda görme kaybı oluştuktan sonra geri dönüş olmadığından erken tanı önemlidir. Normal göz muayenesi sırasında tespit edilen anormal göz içi basıncı artışı hastalığın ilk belirtisi olabilir. Göz doktorunca düzenli aralıklarla yapılan muayeneler glokomun erken tanı ve tedavisi için en iyi yoldur.

    Diğer bir glokom türü ise yine ileri yaşlarda ani olarak krizle ortaya çıkan dar açılı glokomdur. Şiddetli göz ağrısı, görme azalması, gözde kızarıklık ve bulantı, kusma ile karakterize bir tablodur. Acil tedavi gerektirir. Bebeklikte ve çocukluk çağında izlenen türlerinde gözde sulanma, ışığa karşı hassasiyet ve gözde büyüme izlenir.

    Glokoma ne sebep olur?
    Normalde bazı göz dokularının beslenmesi için göz içerisinde sürekli olarak bir sıvı yapılır ve bu göz içi sıvısı aynı zamanda süreki olarak da bazı yollarla (trabeküler şebeke) gözü terk eder. Glokom, göz içi sıvısını dışarı boşaltan kanallarda yapısal olarak tıkanıklık oluşması nedeniyle sıvının yeterli boşalmaması ve buna bağlı olarak göz içi basıncının artması sonucu oluşur. Yükselen göz içi basıncı görme sinirine zarar vererek sinirin ölümüne neden olur. Bazı hastalarda ise göz içi basıncı normal olduğu halde görme sinirindeki kan akımının bozuk olması nedeniyle görme siniri aynı şekilde tahrip olur (Normal Basınçlı Glokom). Görme siniri hücreleri öldüğü zaman da kalıcı görme kaybı oluşur.

    Glokom nasıl teşhis edilir?
    Glokom dikkatli bir göz muayenesi ile teşhis edilir. Teşhise yönelik göz muayenesinde göz doktoru:
    -Tonometre adı verilen bir aletle göz içi basıncınızı ölçer. Göz dibi muayenesi yaparak göz sinirlerini inceler.
    -Gerekli görürse görme alanında kayıp olup olmadığını belirlemek için görme alanı testi yapar.
    -Görme siniri ve sinir lifi tabakasını inceleyen ileri yöntemler de uygulanabilir.
    Hatırlayın ki glokom herkeste olabilir. Glokoma bağlı görme kaybını engellemenin tek yolu erken tanıdır. Görme alanında glokoma bağlı belirgin hasar olmadıkça hasta bu kayıpların farkına varamaz. Bu nedenle düzenli aralıklarla göz muayenelerinin ve görme alanı gibi ileri tetkiklerin yapılması önemlidir.

    Kimler glokoma eğimlidir?
    Glokom dünyada milyonlarca kişide görülen ve her insanda ortaya çıkabilecek bir hastalıktır. Bununla birlikte bazı faktörler hastalığın ortaya çıkma riskini arttırabilir.

    Glokom riskini arttıran faktörler şunlardır:
    -İlerleyen yaş
    -Ailede glokom öyküsü (Gnetik yatkınlık)
    -Sigara
    -Şeker hastalığı
    -Yüksek-Düşük kan basıncı
    -Miyopi
    -Uzun süreli kortizon tedavisi
    -Göz yaralanmaları
    -Migren
    Bu özelliklere sahip kişilerin glokom yönünden göz muayenelerini yaptırmaları uygun olur.

    Glokom iyileşebilir mi?
    Glokom tanı konulduktan sonra tamamen iyileştirilip ortadan kaldırılamaz; fakat birçok olguda uygun tedavi ile başarılı olarak kontrol altında tutulabilir, görme kaybının ilerlemesi engellenebilir.

    Eğer glokomunuz varsa, hastalığın tedavisi ve izlenmesi hayatınızın geri kalan bölümünde sürekli olarak devam edecektir. Bu nedenle göz doktorunuzun izleme progr***** düzenli olarak uymanız ve önerien tedaviyi dikkatle uygulamanız çok önemlidir.

    Glokom nasıl tedavi edilir?
    Açık açılı glokom öncelikle göz içi basıncını düşüren çeşitli ilaçlarla tedavi edilir. Bu ilaçlar genellikle göz damlası şeklindedir. Gerekirse cerrahi ve laser girişimleri de uygulanabilir. Bu tedavilerin amacı hastanın kalan görmesinin korunması olup görmeyi arttırmazlar. Kriz ile ortaya çıkan dar açılı tipinde tedavi çok acildir. Doğuştan glokomda ise tedavi esas olarak cerrahidir. Bazı hastalarda birden fazla cerrahi girişim de gerekebilir.

    Göz damlaları ne sıklıkla kullanılmalıdır?
    Göz damlalarının her gün kullanılması zorunludur. Önerilen ilaç tedavisine bağlı olarak göz damlasını ya da damlalarını günde bir veya birkaç kez düzenli aralıklarla damlatabilirsiniz. Önemli olan her zaman doktorunuzun önerilerini izlemenizdir.

    Her zaman aynı damlaları mı kullanacağım?
    Glokomun ilerleyici bir hastalık olması sebebiyle göz doktorunuzun göz damlalarınızı değiştirmek veya tedavinize başka göz damlalarını eklemek zorunda kalabilir. Bu değişikliklerin yapılmasındaki ilk neden göz içi basıncını kontrol altında tutabilmek ve görme alanınızı korumaktır. Ayrıca kullandığınız damlaların ortaya çıkabilecek yan etkileri de bu değişikliklerin yapılmasını gerektirebilir.

    Glokom tedavisi sırasında göz damlalarının değiştirilmesine neden olabilecek bazı faktörler şunlardır:
    - Etkinlik-Göz damlaları göz içi basıncını yeterli derecede kontrol ediyor mu?
    - Medikal yan etkiler-Göz damlalarının kötü yönde etkileyebileceği başka bir hastalığınız var mı?
    - Gözde allerjik veya başka reaksiyonlara yol açıyor mu?
    - Yaşam tarzını etkileyen yan etkiler-Göz damlaları günlük yaşamınızı etkiliyor mu?

    Eğer günlük yaşamınızı sınırlayan yan etkilerle karşılaşırsanız onları doktorunuza bildiriniz.

    İzlemem gereken basit kurallar var mı?
    Evet
    İlacınızı doktoruuzun önerdiği şekilde kullanın! İlacınızı hergün aynı saatte alın! Bu şekilde göz damlanızı hem daha kolay hatırlayabilirsiniz hem de daha etkili olmasını sağlarsınız.

    Günlük normal yaşamınızı etkileyen herhangi bir yan etkiyi doktorunuz ile görüşün.
    Doktorunuzun programladığı kontrol randevularınıza uyun! Hastalığınız ancak doktorunuzun düzenli kontrolü altında olduğunuz zaman başarılı olarak tedavi edilebilir.

    Göz doktorunuzu diğer hastalıklarınız için aldığınız ilaçlar hakkında uyarın! Göz doktorunuzun dışında başka bir doktora muayene olduğunuzda ona sizin glokomunuz olduğunu da bildirin.

    Glokom kalıtsal olabileceği için ailenizdeki bütün bireyleri düzenli olarak göz muayenesi olmaları için uyarın!
    Periyodik görme alanı muayenelerinizi doktorunuzun önerisiyle yaptırın.

    HATIRLAYIN:
    Glokom tedavisinde sizin rolünüz çok önemlidir. Glokom kronik bir hastalık olduğundan tedavi ömür boyu sürer ve kararlılık ister. Fakat unutmayın, sizin için çok değerli olan görme yeteneğinizi koruyacak olan bu kararlılıktır.



  2. #2
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Göz Tembelliği


    Göz tembelliği erken çocukluk çağında ortaya çıkan ve bir gözün yeterince görememesi şeklinde tanımlanabilecek bir durumdur. Göz tembelliğine her 100 kişiden 3'ünde rastlanmaktadır. Göz tembelliği ancak küçük yaşlarda tespit edilebilirse tedavi edilebileceğinden ebeveynlerin bu konuda son derece hassasiyet göstererek erken yaşlarda çocuklarının göz muayenesi olmalarını sağlamaları gerekmektedir.

    Normal Görme Nasıl Gelişir?
    Bebekler doğduklarında ancak belirli oranlarda görebilmektedirler. Gözlerini kullandıkça görme potansiyelleri artmaktadır. İlk 9 yaş içinde görme sistemi tam olarak gelişmekte ve daha sonra belirgin bir değişiklik olmamaktadır. Eğer bir göz tüm düzeltmelere rağmen tam kapasiteli göremiyorsa bu durum kişinin hayatında olumsuz bazı etkilere yol açar. Mesela bazı mesleklerde (askerlik, pilotluk gibi) göz tembelliği olanlar yer alamazlar.

    Göz Muayenesi Ne Zaman Yapılmalıdır?
    Tüm çocukların 4 yaşına gelmeden önce herhangi bir sorun olmasa da mutlaka bir göz doktoru tarafından muayene edilmiş olması gerekmektedir. Bu arada doğumdan itibaren hem ailenin gözlemleri hem de çocuk doktorlarının bazı tespitleri ile gerekli hallerde çok erken dönemlerde de göz muayenesi yapılabilir.

    Neler Göz Tembelliğine Yol Açabilir?
    Göz Tembelliği gözlerin normal olarak kullanılmasını engelleyen her türlü durumda ortaya çıkabilir. Çoğu vakada göz tembelliğine yol açan durumlar kalıtsal olabilir. Özellikle ailesinde göz tembelliği olan çocuklar göz doktoru tarafından mutlaka muayene edilmelidir.
    Göz tembelliğinin 2 temel sebebi bulunmaktadır.
    Şaşılık : Kayan gözde genellikle tembellik oluşmaktadır.
    Kırma Kusurları : Mevcut olan yüksek kırma kusuru nedeni ile bir göz diğerinden çok bulanık görmekte ise bu göz görsel gelişimini tamamlayamayarak tembel hale gelmektedir. Görünüşte gözlerde herhangi bir problem olmadığı için tespit edilmesi en zor olan göz tembelliği tipi budur. Aileler çocuklarının gözünde bir kayma tespit ettiklerinde hemen muayenesini sağlamakta ancak diğer durumlarda genellikle göz muayenesi okul dönemine kadar gecikmekte ve bu durumda da çoğu kez geç kalınmış olmaktadır. Bu nedenle 4 yaş öncesinde tüm çocukların şikayet olsun olmasın, mutlak surette göz muayenesi olmaları gerekmektedir.
    Saydam olması gerekli göz dokularında bulanıklık : Bu durumun başında katarakt gelmektedir. Bu tip göz tembelliği en erken gelişen göz tembelliğidir. Dolayısı ile her yeni doğanın mutlak bir çocuk doktoru tarafından son derece kolay bir test olan kırmızı yansıma testine tabi tutulması ve bir anormallik halinde acilen göz doktoruna muayenesi gereklidir. Çünkü bu tip göz tembelliği çok erken ve çok derin olarak gelişmektedir. Doğumsal katarakt mümkün olan en kısa zamanda cerrahi olarak tedavi edilmelidir.

    Göz Tembelliği Nasıl Teşhis Edilir?
    Bu çoğu kez oldukça zor bir durumdur. Çünkü çocukların görme muayeneleri 3.5-4 yaş öncesinde oldukça güçlük arzetmektedir. Daha küçük çocuklarda ve bebeklerde sağlam gözün doktor tarafından elle kapatılması haline tepkiyi değerlendirmek gibi bir takım yöntemlerle göz tembelliği olan göz tespit edilmeye çalışılır. 4 yaş öncesi muayenede göz doktoru temel olarak şunları yapar. Gözlerde herhangi bir kayma olup olmadığını muayene eder. Daha sonra saydam ortamlarda herhangi bir bulanıklık olup olmadığına bakar, göz bebeği bir damla ile genişletilerek, her iki gözün refraksiyon (kırma) değerleri ölçülür. Burada önemli olan nokta özellikle bir gözde, diğerinin çok üzerinde bir kırma kusuru olup olmadığıdır. Bunun dışında her iki gözdeki yüksek kırma kusurları da dikkate alınır. Kırma kusuru muayenesi dışında retina (görme zarı) ve optik sinir (görme siniri) muayenesi de yapılarak muayene tamamlanır.

    Göz Tembelliği Nasıl Tedavi Edilir?
    Göz tembelliğinde tedavinin esası zayıf gözün kullandırılmasına dayanır. Bu, sağlam gözün özel bir bandajla haftalar bazen aylar boyunca kapatılması ile yapılır. Önce gerekli olan reçete edilir. Çocuk bunu kullanmaya başlar ve kapama tedavisi yapılır. Şaşılıkta eğer bir cerrahi müdahale yapılacaksa genellikle önce göz tembelliği giderilmeye çalışılmaktadır. Ameliyat öncesi belli bir dönem kapama tedavisi yapılır, ameliyat uygulanır, daha sonra bir müddet daha kapama yapılmaya devam edilir. Aileler ne yazık ki kayma ameliyatından sonra herşeyin yoluna girdiği düşüncesiyle kapama yapmayı bırakabilmektedirler. Tek başına cerrahi müdahale, oluşmuş göz tembelliğini gideremez. Göz doktorunuz kapamanın nasıl yapılması gerektiği ve kapama sırasında ne gibi şeyler yapılması gerektiğini size açıklar. Bundan sonrası ise tamamen sizin sabrınıza kalmıştır. Çocuklar kapama yapılmasından hiç hoşlanmazlar. Ve bunu reddederler. Ancak ebeveyn olarak bu dönem, sizin ilgi ve sabrınızla, başarılı bir şekilde yaşanabilir. Yaşamları boyunca göz tembelliklerinin mevcudiyeti nedeniyle yaşayacakları sıkıntıları düşünerek bu günlere sabırla yaklaşmalısınız.

    Az Görme Önlenebilir Bir Problemdir.
    Başarıda en önemli nokta göz tembelliğinin teşhis zamanıdır. Eğer erken teşhis ve düzenli tedavi yapılırsa çoğu kez normal görmeye ulaşılabilmektedir. 9 yaş sonrasında yapılacak kapamanın herhangi bir faydası olmamaktadır. Katarakt gibi sebeplerle ortaya çıkan göz tembelliklerinde çok seri davranmak gereklidir. Erken bebeklik dönemlerinde cerrahi ve kapama tedavileri ile müdahale yapılmalıdır.
    Tekrar hatırlatalım ki 4 yaş öncesinde tüm çocukların şikayet olsun olmasın, mutlak surette göz muayenesi olmaları gerekmektedir.



  3. #3
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    KONJENİTAL (DOĞUMSAL) ŞAŞILIKLAR


    Hayatın ilk altı ayında ortaya çıkan şaşılıklara konjenital (doğumsal) şaşılık denir. Bebeklerde bu devrede kaymanın tesbit edilmesi zordur, çünkü gözlerin durumu ve pozisyonu henüz daha stabil değildir. Yeni doğanda hiçbir zaman gözler paralel değildir; gözlerde içe veya dışa çevrilmeler olabilir. Genellikle gözlerin pozisyonu ilk 3 ila 6 ay arasında stabilleşmeye başlar. İşte bu dönemde anne, çocuğun gözünün kaydığını ifade ediyorsa, bu durum mutlaka değerlendirilmelidir.

    Kaymanın başlangıç yaşı annenin veya ailenin vereceği ifadeye bağlıdır. Bazan aile kaymayı görmezlikten gelmek ister. Bu zaman akrabalar, yakın arkadaşlar ilk defa kaymayı fark eder. Bazı hastalara da hekim tarafından yalancı şaşılık tanısı konulur. Buna neden o gün için hastanın kooperasyonunun iyi olmaması veya hekimin çok meşgul olmasıdır.

    Gözü içe kayan bebeklerde görme tembelliği sıktır, nerdeyse %50’sinde erken tedavi edilmezse görme tembelliği gelişir. Yapılan bir çalışmada kayma tesbit edilen bebeklerin %5-6’sında miyop %94-95’inde hipermetrop saptanmıştır.

    Tedavide erken devrede ortaya çıkan kaymaların tedavisi cerrahidir, ancak daha önce yapılması gereken işlemler vardır. Bunlar öncelikle bir görme kusuru varsa gözlükle en erken dönemde düzeltilmelidir. Ayrıca gözlerde görme tembelliği gelişmişse kapama tedavisi yapılmalıdır. Kapamanın süresi bu yaş grubunda hiçbir zaman 30 dakikadan fazla olmamalıdır. Aksi takdirde kapatılan gözde görme tembelliği kolaylıkla gelişir.

    Ameliyat için genel düşünce ilk 12 ay içinde ameliyatın yapılmasıdır. Bazan belki bir altı ay daha beklenebilir. Erken ameliyat ile iki gözünde birlikte görme fonksiyonu sağlanmış olur.



  4. #4
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Kornea Nakli


    Kornea nedir?
    Kornea gözün dış tabakasının en önünde yer alan, şeffaf yapıda ve kubbe şeklinde bir dokudur. Bu şeffaf yapının hemen arkasında gözün rengini veren iris yer alır. Korneanın başlıca iki görevi vardır. Birincisi, gözün içindeki yapıları korumak, ikincisi ise dışarıdan gelen ışığı kırarak retina adı verilen ve görmeyi sağlayan sinir tabasına net bir şekilde odaklamaktır. Gözün en yüksek kırıcılığı kornea tabakasındadır, bu yüzden korneadaki bir bulanıklık veya şekil bozukluğu görmeyi ileri derecede bozar.

    Kornea nakli ne demektir?
    Kornea nakli, şeffaflığını yitirmiş ya da şekli bozulmuş kornea dokusunun çıkarılarak yerine ölüden alınan sağlıklı kornea dokusunun yerleştirilmesi ameliyatıdır. Göz nakli halk arasında yerleşmiş yanlış bir ifade olarak kornea nakli yerine kullanılmaktadır. Bugünkü tıbbın imkanları içinde gözde nakli yapılan kornea tabakasıdır. Göz küresinin nakli söz konusu değildir.

    Kornea nakli neden yapılır?
    Normalde şeffaf ve damarsız olan kornea dokusu, değişik sebeplerle, yara dokusunun oluşmasıyla ya da ödem (şişme) nedeniyle bulanıklaşabilir. Korneanın bulanıklaşması, gelen ışığın düzgün kırılamamasına ve görmenin azalmasına neden olur. Bazı durumlarda bulanık kornea ile beraber şiddetli ağrı da olabilir. Kornea nakli görmeyi düzeltmek, ağrıyı azaltmak ya da göz bütünlüğünü korumak için yapılabilir.

    Hangi durumlarda kornea nakli gerekebilir?
    - Göz cerrahisi sonrası korneanın şeffaf kalmasını sağlayan hücreler hasar görürse ve kornea bulanıklaşırsa
    - Korneanın kubbe şekli bozulursa, örneğin konikleşirse (keratokonus)
    - Kalıtsal geçiş gösteren bazı kornea hastalıklarında
    - Enfeksiyon nedeni ile korneada yara dokusu ve yeni damarlanma olursa (örneğin, Herpes -uçuk virüsü- keratiti sonrası)
    - Kazalar nedeniyle kornea bulanıklaşırsa veya bütünlüğü ağır derecede bozulursa
    - Kornea nakli sonrası vücut dokuyu reddederse

    Nakil yapılacak kornea dokusu nasıl ve nereden temin edilir? Göz bankası nedir?
    Ülkemizde Ankara ve İstanbul'da çalışan göz bankaları vardır. Ayrıca pek çok hastane, bir bankaya bağlı olmadan, kendi bünyesinde kornea temin edebilmektedir. Göz bankaları kornea dokusunu ölüden almak, uygun besleyici ortamlarda saklamak, alınan dokunun nakile uygun olup olmadığını belirlemek ve doku nakli yapılacak merkezlere ulaştırmak ile yükümlüdür.
    Kornea, çeşitli nedenlerle ölen ancak korneası sağlıklı yapıda olan kişilerden alınır. Korneaların kullanılabilmesi için kişinin ölüm nedeninin bilinmesi gerekir. Nakil yapılacak kişiye herhangi bir hastalık geçmemesi için vericinin kanında AIDS, bulaşıcı hepatit ve frengi gibi hastalıklara yol açan mikroorganizmaların varlığı araştırılır. Kornea damarsız bir doku olduğu için kan grubu uyumu gerekli değildir.

    İdeal olarak ölümden sonraki ilk 12 saat içinde kornea alınır. Gelişen teknoloji ve uygun doku saklama yöntemleri ile ölüden yalnız kornea dokusu (gözün önündeki şeffaf tabaka, yaklaşık 15 mm çapında, 0.6 mm kalınlığında) alınır ve gözün tümünün alınması gerekmez. Bu nedenle kornea alımı, ölen kişide görünen bir değişikliğine yol açmaz.
    Ölüden alınan ve özel besleyici solüsyonlarda saklanan korneaların hücre özellikleri ve nakil için yeterli olup olmadıkları göz bankalarındaki özel mikroskoplarla incelendikten sonra belirlenir. Uygun olanlar, ideal olarak 7 gün içinde bekleyen hastalara nakledilir.

    Korneası bulanıklaşan herkes kornea naklinden fayda görür mü?
    Kornea naklinden fayda görebilmek için gözün kornea dışındaki yapılarının normal olması gerekir. Gözün görüntüyü algılayan ve beyine gönderen retina tabakasında bir hasar varsa kişi yapılan nakilden fayda görmez. Hastanın en azından ışığı seçer düzeyde bir görmesinin olması, retina dokusunun ve diğer göz içi yapılarının sağlıklı olması gerekir. Hastanın bu ameliyattan yarar görüp göremeyeceği göz doktorunun yapacağı ayrıntılı muayene, göz ultrasonografisi ve gerekirse retinanın durumu hakkında bilgi veren bazı (elektrofizyolojik) testlerle tespit edilir.

    Kornea nakli ameliyatı nasıl yapılır?
    Kornea nakli ameliyatı çoğunlukla lokal anestezi altında yapılır. Hasta uyutulmaz, yalnız gözü ve çevresi uyuşturulur. Çocuklarda, lokal anestezi ile duramayacak hastalarda veya cerrah tercihi ile genel anestezi altında yapılabilir.
    Mikroskop altında, yuvarlak özel bir bıçak ile, hastanın bulanık korneasının merkezinden 7,5-8 mm çapında bir pencere çıkarılır ve ölüden alınan şeffaf kornea dokusu uygun boyutta kesilerek bu bölgeye dikilir. Eğer hastanın kataraktı varsa, kornea nakli sırasında kataraktı da alınabilir.

    Kornea nakli ameliyatının riskleri var mıdır?
    Hiç bir cerrahi girişim risksiz değildir. Olabilecek komplikasyonlar (istenmeyen sonuçlar) arasında enfeksiyon, kanama, retina tabakasının yerinden ayrılması (retina dekolmanı), göz içi basıncının artması (glokom), göz merceğinin şeffaflığını yitirmesi (katarakt oluşumu) sayılabilir. Bazı durumlarda hastanın gözü yeni nakledilen dokuyu reddedebilir ve kornea bulanıklaşabilir.
    Ayrıca ameliyat dışında, lokal veya genel anesteziye bağlı komplikasyonlar gelişebilir. Bu tür komplikasyonlar, ameliyat öncesi hastanın genel durumunun iyi değerlendirilmesi ve eğer varsa, kalp hastalığı, şeker hastalığı, akciğer ya da böbrek hastalığı gibi hastalıklarının öncelikle tedavi edilmesi ile en aza indirilir.

    Doku reddi ne demektir?
    Doku reddi, vücudun bağışıklık sisteminin, bir yabancıdan nakledilen dokuyu tanıması ve ondan kurtulmaya çalışma çabasıdır. Bu çaba, yeni kornea dokusunda bulanıklaşma ve damarlanma ile kendini gösterir, nakledilen doku yok olmaz.

    Kornea dokusu damarsız olduğu için, diğer bütün organ ve doku nakillerine göre çok avantajlıdır, ve doku reddi az oranda olur. Doku reddi, daha çok, nakil yapılan kişinin korneasında, daha önceden yoğun damarlanma varsa ortaya çıkar.

    Doku reddi tedavi edilebilir mi?
    Doku reddi çoğu hastada (%90) steroidli damlalarla tedavi edilerek ortadan kaldırılır. Steroidli damlalar, alıcının bağışıklık sistemini baskılar, ve yeni dokuyu reddedmesini önler. Damlalar yeterli kalmazsa, damardan yüksek doz steroidli ilaçlar vermek gerekebilir.

    Nakil yapılan bir hastada doku reddi nasıl anlaşılır?
    Nakil yapılan bir hastada, gözde kızarıklık, ışığa hassasiyet, görmede azalma ve ağrı olursa, doku reddi olabileceği düşünülmeli ve hemen göz doktoruna başvurulmalıdır. Erken dönemde başvurmak doku reddinin tedavi edilebilmesi için en önemli kriterdir.

    Doku reddi tedaviye yanıt vermezse ne olur?
    Kornea doku reddi ile yeniden bulanıklaşırsa, tekrardan aynı göze nakil yapılabilir.

    Kornea naklinden sonra gözün rengi değişir mi?
    Hayır değişmez. Gözün rengini veren iris dokusu korneanın arkasında yer alır ve cerrahiden etkilenmez.

    Gözleri bağışlamak için ne yapmak gerekir?

    Gözlerinizi bağışlamak için öncelikle bu düşüncenizi en yakınlarınızla paylaşınız. Ölümden sonraki süreçte yakınlarınız bu isteğinizi yerine getirmekten mutluluk duyacaklardır.

    Ayrıca, organ ve doku nakli yapılan üniversite ve devlet hastanelerinden temin edebileceğiniz organ ve doku bağışı kartlarını doldurabilirsiniz. Yasalarımıza göre kornea bir - organ değil- doku olduğu için, aksi beyan edilmedikçe, ölümden sonra bağışlanmış sayılır.

    Unutmayın ki, bağışlayacağınız korneanız, bir başka insan için bir umut ve bir ışık olacaktır.



  5. #5
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Kuru Göz


    Kuru Göz nedir?
    Kuru göz, gözyaşının yetersizliği durumudur. Göz çevresindeki gözyaşı bezleri tarafından salgılanan, ve göz kapaklarının kırpılması ile göz yüzeyine yayılan gözyaşı, yine gözkırpma ile gözkapaklarındaki küçük kanalcıklar (punktumlar) ve daha sonra nasolakrimal kanal yardımıyla burun içine yönlenerek gözü terkeder.

    Gözyaşı tabakası, hemen göz üzerine yayılan bir mukus tabaka, ortada sulu (aköz) tabaka, ve en dışta yağlı (lipid) tabakalardan oluşur. Bu üç tabakadan herhangi birinin eksikliği veya bozukluğu, kuru göz şikayet ve bulgularının ortaya çıkmasına neden olur.

    Kuru Göz hastalarının şikayetleri nelerdir?
    Kuru göz hastaları gözlerde kuruluk hissi, yanma, batma, yabancı cisim hissi, kızarıklık, rüzgar veya sigara dumanından rahatsızlık, göz çevresinde mukus iplikçiklerin oluşması, ve/veya kontakt lens kullanmakta zorluk şikayetleri ile doktora başvururlar. Bu hastalar, zaman zaman kuruluğa bağlı irritasyon ile paradoksik sulanmadan da şikayet edebilir.

    Kuru Göz nedenleri nelerdir?
    Gözyaşı salgısı, erkek ve kadınlarda, ilerleyen yaşla birlikte azalır. Ancak, kuru göz, özellikle menapoz sonrası kadınlarda sık görülür. Bunun dışında, idrar söktürücü, tansiyon düşürücü, anti-allerjik, anti-depresan ilaçlar, uyku ilaçları ve alkol göz kuruluğuna neden olabilir.

    Ciddi kuru göz, ağız kuruluğu ile birlikte giden Sjögren Sendromu ile birlikte olabilir. Bu durumda, hastalarda, sıklıkla eklem romatizması olmak üzere, tüm vücut sistemlerini tutan bir immün disfonksiyon veya bağ dokusu hastalığı mevcuttur. Sjögren sendromu, genellikle 50 yaş civarında kadınlarda görülür.

    Yukarıdakilerin dışında kimyasal yanıklar, cerrahiler ve burada detaylandırılmayacak başka birtakım hastalıklarda da kuru göz görülebilir.

    Kuru Göz tanısı nasıl konulur?
    Göz doktoru tarafından yapılan basit bir göz muayenesi ile kuru göz tanısı kolayca konulabilir. Hastanın öyküsü de tanıya çok yardımcıdır. Bunun dışında, gözyaşının özel boyalarla boyanması veya 'gözyaşı şeritleri' ile gözyaşı miktarının tayini de tanıda kullanılabilecek basit testlerdir.

    Kuru Göz nasıl tedavi edilir?
    Gözü nemli tutabilmek için, gözyaşının yerini tutan birçok yapay gözyaşı damlası ve jeli bulunmaktadır. Yapay gözyaşını günde 4-5 kereden daha sık kullanma ihtiyacını hisseden hastalar için koruyucu madde içermeyen, tek kullanımlık yapay gözyaşı preparatları da bulunmaktadır. Bu tek kullanımlık damla ve jeller, hastalar tarafından, gün boyu, arzu edildikleri sıklıkta kullanılabilmektedirler.
    Kuru gözde diğer bir yaklaşım, mevcut gözyaşının korunmasıdır. Gözlük kenarları kapatılabilir veya yüzücü gözlükleri kullanılabilir. Kuru göz hastaları özellikle geceleri uyudukları odanın nemlendirici cihazlarla nemlendirilmesinden de fayda görürler. Yine mevcut gözyaşını korumak amacıyla, gözyaşını gözden uzaklaştıran küçük kanalcıklar, göz doktoru tarafından, basit bir işlemle, geçici veya kalıcı olarak kapatılabilir.
    Yukarıdakilerin dışında gözyaşı yapımını arttıran birtakım ilaçlar da mevcuttur. Ancak, aynı zamanda salya yapımını da arttıran ve terleme, bulantı, kalp çarpıntısı gibi yan etkileri olabilen bu ilaçlar ancak doktor denetimi altında kullanılabilirler.

    Esasen bir immün düzenleyici ilaç olan Siklosporin, son zamanlarda kuru göz tedavisinde uygulanan en yeni ilaçlardan biridir. Suspansiyon formunda göze damlatılabilen bu ilacın, majör gözyaşı bezinin inflamasyonunu azaltarak gözyaşı yapımını artttırdığı bildirilmektedir.

    Kuru gözde, başta androjenler ve immün modülatörler olmak üzere yeni tedavi yöntemleri üzerinde çalışmalar devam etmektedir.



  6. #6
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Retina Hastalıkları


    İlerleyen yaş, diyabet, yüksek tansiyon gibi hastalıklara ya da tümörlere bağlı olarak gelişebilen retina hastalıkları erken tanı konulduğunda ameliyatla tedavi edilebiliyor.
    Görme keskinliğindeki azalma, cisimleri eğri, ya da olduğundan küçük algılama ve renkli görmeyle ilgili sorunlar gözün retina tabakasında bir sorun olduğu anl***** gelebilmekte ve mutlaka ciddiye alınması gerekmektedir.
    Gözün esas görevi olan görme işlevi retina tabakasında başlıyor. Işık retinada fotokimyasal reaksiyonlara neden oluyor. Bu reaksiyonlar sonucu ortaya çıkan sinir iletisi, beynin bir bölümü olan oksipital kortekse geldiğinde de görme olayı gerçekleşiyor.
    Çok önemli bir işlevi olan retinada meydana gelen hastalıklar da görme kalitesini ciddi olarak etkileyen sorunlara yol açıyor. Retinada yırtıklar, delinmeler, damar bozukluğuna bağlı hastalıklar sık görülüyor. Özellikle diyabet hastalığına bağlı olarak ortaya çıkan retina hasarı (diyabetik retinopati) görme kaybına yol açan hastalıklar arasında yer alıyor. Damar tıkanıklıkları, yüksek tansiyona bağlı hasarlar, orak hücreli anemi, makro anevrizmalar, kalıtımsal dejenerasyonlar, yaşa bağlı az görmeler, makula ödemi ve göz içi tümörleri de retinayı etkileyen hastalıklar arasında yer alıyor.

    Düzenli muayene önemli
    Yaşa göre belirli zaman aralıkları ile yapılacak rutin göz muayeneleri retina hastalıklarının erken tanısında büyük önem taşıyor. Birçok göz hastalığı hastanın fark edebileceği bazı belirtiler veriyor. Örneğin sinek uçuşması, şimşek çakması, siyah lekelerin görülmesi dikkate alınması gereken şikayetlerdir. Retina hastalıklarının büyük bir bölümü ise bazı sistemik hastalıkların etkisi ile ortaya çıkar. Diyabet, yüksek tansiyon, orak hücreli anemi hastalığı olan kişiler erken tanı amacıyla hekimleri tarafından göz hekimlerine yönlendirilmelidir. Muayene neticesinde tablonun şiddetine göre kontrol muayeneleri düzenleniyor.

    Retina muayenesi
    Retina muayenesinde öncelikle görme keskinliği saptanıyor. Bunun için özel görme eşelleri kullanılıyor. Bunlar çeşitli büyüklükte ve alt satırlara indikçe gittikçe küçülen harfleri içeren özel tablolar. İkinci aşamada oftalmoskobik muayene geliyor. Işık kaynağı ile birlikte değişik dioptride lensler kullanarak veya üç aynalı kontakt lensler ile retina ayrıntılı bir şekilde incelenebiliyor.
    Görme alanı şikayeti olan hastalara veya tanıda yardımcı olabilmesi amacı ile görme alanı muayenesi yapıldığı belirtiliyor. Retinanın görme noktası, optik sinir hastalıkları, glokom, görme yolunda defekt yapabilecek kafa içi lezyonların tanı ve takibinde görme alanı muayenesi oldukça değerlidir. Kırıcı ortamların opak olduğu, saydamlığını yitirdiği durumlarda yüksek frekanslı ses dalgalarından yararlanılan ultrasonografi yöntemine başvurulur.
    Retinanın damarsal hastalıklarının tanısında ve tedavisinde ise anjiyografiler kullanılıyor. Anjiyografiler iki değişik boyanın uygulanması ile çekiliyor. Floresein anjiyografi (FFA) retina dolaşımını gösterirken, indosiyanin yeşili (ICG) koroid dolaşımını gösterir. FFA; diabetik retinopati, damar tıkanıklıkları gibi hastalıkların, ICG; özellikle yaşa bağlı makula dejeneresansların tanısı ve tedavisinde uygulanır. Makula hastalıklarının tanı ve takibinde FFA+ICG e ilave Optik Kohorens Tomografi (OCT) denilen ultrason benzeri bir muayene yöntemi uygulanır ki, bunda kızıl ötesi ışık kullanılarak retinaya iletilip geri yansıyan ışığın sayesinde retinanın mikron çözünürlüklü kesitleri elde edilir. Makulada strüktürel değişikliklerin en iyi görüldüğü bir yöntemdir. Retina fizyolojisi ise elektrofizyolojik testler ile ölçülür. Elektroretinografi retinanın ilk iki nöron fonksiyonunu, elektro okülografi retina pigment epitelinin, uyarılmış görsel cevap (VER) ise retina ganglion hücrelerinin ilerisindeki görme sisteminin fonksiyonunu ölçer. Özellikle herediter hastalıkların tanısında başvurulan muayene yöntemidir.

    Tedavide kullanılan yöntemler
    Retina hastalıklarının tedavisinde enfeksiyon, optik nörit, bazı tip üveitler ve makula ödemi dışında medikal tedavinin yeri bulunmuyor. Laserin ise retina hastalıklarının tedavisinde özel bir yeri bulunuyor. Laser özellikle ileri dönemde olmayan diyabet hastalığı, retina yırtıkları ve vasküler hastalıkların tedavisinde tek tedavi seçeneği olarak kabul ediliyor.
    Cerrahi tedavi ise retina dekolmanı proliferatif diabetik retinopati çekilmeyen göz içi sıvısındaki bulanıklıklar, travmaya bağlı göz içi yabancı cisim ve kanamalar, enfeksiyonlar, makula deliği, makula önü zar gibi bazı makula hastalıklarında ve ön segment rekonstrüksiyonunda uygulanır.

    Arka retina cerrahisi
    Retinanın cerrahi tedavisi ise göze dıştan yaklaşım ile (basit tip retina dekolmanı), veya göziçi yaklaşım ile (vitrektomi) tedavi ediliyor. Dıştan yaklaşımda silikon sponj (sünger) veya bantların yerleştirilmesi ile retina pigment epiteli ve retina temasa getirilir. Vitreus hastalıkların cerrahi tedavisinde son yıllarda büyük ilerleme kaydedilmiştir. Bu cerrahi teknikte amaç, göz içi sıvısındaki bulanıklıkları temizlemek ve vitreoretinal traksiyonları önlemek ve serbestleştirmektir. Pars plana yolu ile vitrektomi en çok uygulanan prosedürdür. Değişik tip vitrektomi ünitleri vardır. Bütün cihazların fonksiyonları kesme, aspire etme esasına dayanır. Ameliyatlar mikroskobik kontrol ve fiberoptik aydınlatma altında yapılır. Vitrektomide ise dıştan açılan 3 delikten ameliyat gerçekleştirilir. Bu deliklerden birinden devamlı infüzyon sıvılı gelirken diğerinden ışık kaynağı üçüncüsünden ise mikrocerrahi aletleri sokularak ameliyat yapılır.
    Retina cerrahisinde uygulanan tekniklerin başarısı erken tanıyla doğru orantılı. 1 hafta içerisinde ameliyat edilen retina dekolmanlarında tama yakın cerrahi ve görsel başarı elde edebilmek mümkün iken gecikmiş bir olguda yüzde 100 cerrahi başarıya rağmen görsel sonuç daha düşük kalır. Çok değişik hastalık gruplarına bu ameliyat uygulandığı için tek bir oran vermek doğru olmaz. Kabaca söylenirse yüzde 80-90 arası diyebiliriz. Retina cerrahisi görme siniri sağlam olduğu sürece ameliyat tekrarlanabilir.
    Göz bulguları normal, gözü etkileyecek sistemik hastalığı olmayan erişkinlere, bir şikayetleri yoksa 2 yılda bir doktor kontrolünden geçmeleri öneriliyor. Diyabet, yüksek tansiyon gibi sistemik problemi olan hastalara ise daha sık aralıklarla kontroller öneriliyor



  7. #7
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    ARPACIK



    TANIM:

    Arpacık, etkilediği gözkapağı bezlerine göre ikiye ayrılır. Gözkapağının dışında kirpiklere bağlı yağ bezleri vardır. Bunlar, gözün yüzeyini koruyan yağı (sebum) salgılarlar. Bazen salgı bezi kanalı tıkanır ve içerde kalan bakteriler "dış" arpacığa neden olurlar.

    Gözkapağının içinde ise, "meibom bezleri" denen bir dizi bez daha vardır. Bunlar da yağ bezleridir, ancak kirpiklerle bağlantılı değillerdir, gözkapağının arka yüzüne açılırlar. Burada oluşan bir tıkanıklık ve enfeksiyon da "iç" arpacığa neden olur.

    Sık karşılaşılan bir sorundur. Nadiren cerrahi girişimler gerektirmekle birlikte, genellikle antibiyotik uygulamasıyla ve öteki basit yöntemlerle iyileştirilebilmektedir.

    Arpacık daha çok, derileri kuru ve egzamaya eğilimlilerde görülür. Kepek ve pullanma bu koşullarda ortaya çıkar ve arpacık bunların etkisiyle oluşur. Diğer enfeksiyonlarda olduğu gibi, genel olarak beden sağlığının bozuk olması ve direnç düşüklüğü de arpacığın sık görülmesine neden olur.

    Arpacık ortaya çıkmadan birkaç gün önce gözde kaşınma ve batma hissi başlar. Arpacık bir iki günde ortaya çıkar. Küçük, ağrılı bir nokta biçiminde başlar; sonra şişerek belirgin kırmızı bir püstül (içi irin dolu kabarcık) halini alır. Dış arpacık kolayca tanınır. Ama iç arpacığın görülmesi için gözkapağını dışa doğru çevirmek gerekir. Şişen meibom bezi gözkapağını gerdiğinden iç arpacık, dış arpacıktan daha ağrılıdır.

    Arpacıkla birlikte gözkapağındaki ağrı ve batma hissi artar. Işık ağrıyı artırır (fotofobi) ve göz sürekli sulanır. Fotofobi, göz sulanması ve sürekli burnunu çekme, çocukta, kızamık gibi daha ciddi bir hastalığı akla getirebilir

    Yeterince erken anlaşılırsa, antibiyotikli merhem ya da damlalar arpacık oluşumunu önleyebilir. Ancak, çoğunlukla tanıdan önce püstül(ağızlaşma) oluşur ve antibiyotikler etkisiz kalır. Tek tedavi, oluşan iltihabın boşalmasını sağlamaktır. Sıcak kompres, kan akımını artırıp gözkapağını yumuşatarak ağrıyı azaltır ve enfeksiyonun iyileşmesini kolaylaştırır. Basit bir sıcak kompres, tahta bir kaşığın çevresine pamuklu bir kumaş ya da pamuk sarıp sıcak suyun altına tutularak yapılabilir. Su dayanılabilir sıcaklıkta olmalı ve kaşık her seferinde kapalı göz üstünde en az 10 dakika tutulmalıdır. Dış arpacığın yerleştiği kıl kökü kolayca fark edilir. Kirpik bir cımbızla alınırsa, arpacık kendiliğinden boşalır, ağrı ve şişlik azalır.

    İç arpacığın tedavisi daha zordur. Enfekte olan meibom bezi dışarı açılmaya çalışır ama kalın gözkapağını delemez. Sonunda akyuvarlar enfeksiyonun üstesinden gelir ve belirtiler ortadan kalkar ancak geride mikropsuz bir iltihap kisti kalır. Meibom kisti, gözkapağının altında ağrısız, küçük bir kitle halinde hissedilir ve ancak cerrahi girişimle çıkarılabilir. Lokal anestezi altında gözkapağı dışa çevrilerek kist alınır, çevresi temizlenir.

    Gözü ovuşturmak, enfeksiyonu bulaştıracağı için zararlıdır. Kepeğin önlenmesi de önemlidir, çünkü arpacıkta rolü olduğu düşünülmektedir. Neden blefarit, yani gözkapağı iltihabı ise, uzun süreli antibiyotik tedavisi ve hafif kortizonlu damlalar etkili olabilir.
    Birçok vakada neden bilinememektedir.



  8. #8
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Acil göz hastalıkları



    GÖZ YARALANMALARINDA KORUNMA VE İLKYARDIM

    Biliyor musunuz ki, göz yaralanmalarının (kazalarının) %90'ı önlenebilir. Yine biliyor musunuz ki göz kazalarının (yaralanmallarının) %45'ı ev oritamında olur. İster evde, ister okulda, ister işte, ister oyunda, nerede olursanız olun, görmenizi koruyacak her önlemi almalısınız. Bu küçük broşürde, gözlerinizi yaralanmalardan korumak için bazı öneriler vereceğiz. Elbette bir kaza olduğunda sorunu tek başınıza çözemeyebilirsiniz. 0 durumda en yakınınızdaki hekime başvurmanız gerekecektir. İlk yardım yapıldıktan sonra sorununuzu hekiminizle paylaşabilirsiniz.

    Göz Yaralanmasından Korunma

    Göz yaralanmasına bağlı görme kaıyıplarını önlemede ilk ve en önemli adım yaralanmayı engellemektir.

    Evde ne yapalım?

    Günlük yaşantımıızda kullandığımız pek çok madde gözle değdiğinde ciddi yanmalarlyanıklar yapar. 0 nedenle; spreyleri kullanırken (saç spreyi, sprey deodorant, spreyli temizlik araçları) Çok dikkatli olun ve gözünüze gelmemesi için çıkış deliğini dışarıya ve göz seviyesinden aşağıya ayarlayın.

    * Kimyasal sıvılar , deterjanlar, amonyak türü maddelerin (temizlikte ve diğer amaçla kullanın) kulianma kılavuzlarını dikkatlice okuyun. Her kullarııştan sonra ellerinizi iyice yıkayın ki, göze bulaşma olmasın.

    *Yağda kızartma yaparken, kızgın yağın sıçramasını önlemek için tencere ve tavaya kapak kullanın.

    * Çok kuvvetli kimyasal kullanmanız gerektiğinde göze teması engellemek için gözlük {mümkünse özel gözlük) kullanın..

    *Güneş lambaları (ultraviyole) kullanırken opak camlı gözlük kullanın.

    *Özellikle çocuklar çevrede iken bıçak, çatal gibi araçların kullanımına özen gösterin.

    İşyerinde

    Pek Çok cisim ummadığımız şekilde uçarak gözünüze çarpabilir ve göze zarar verir.

    *İşinizde metal ya da diğer parçacıkların göze çarpma riski varsa (marangoz, demirci) mutlaka özel iş gözlüğü kullanmalısınız.

    *Kaynağa bakmak çok tehlikelidir. İşiniz bunu gerektiriyorsa özel gözlük kullanmalısınız.

    *Tanımadığınız bir aleti kullanırken mutlaka kullanım kılavuzunu okumalı ya da yardım istemelisiniz.

    *İşe başlarken "gözlerimi uçan parçacıklardan, dumandan, tozdan nasıl korurum?" diye düşünmelisiniz.

    Çocuklarla

    Uygun biçimde kullanimazsa pek çok oyun ve oyuncak göze zarar verebilir

    *Çocuklara oyuncak seçerken yaşlarını ve sorumluluk alma derecelerini gözönünde bulundurun. Özellikle çat- pat, dart ve oyuncak tabancaları satın almayın. Ayrıca çocukların kağıt külah içinden üfleyerek uzağa fırlattıkları kağıt parçaları ile oluşturdukları bir oyun ülkemizde çok yaygındır. Bu kağıt parçalarının içine iğne koyabilmektedirler. Bu çok tehlikelidir. Bu oyunu yasaklamalısınız.

    *Çocukların tehlikeli bir oyun oynadıklarını gördüğünüzde bunları engellemelisiniz: Kartopu gibi, sönmemiş kireç kalıntılarına taş atmak gibi, şişelerle koşmak gibi.

    *Çocuklara makas gibi, kalem gibi tehlikeli olabilecek cisimleri nasıl kulianacaklarını öğretmelisiniz.

    Bahçede/Tarlada

    *Buğday başakları da dahil pek çok bitki çarptığında göze zarar verir. Özellikle dikenleri varsa. AIçak dallı ağaçların yanında dikkatli olunmalıdır.

    *Odun kırma işlemi, fırlayan parçacıklar nedeniyle önemli bir yaralanma nedenidir. Özel dikkat belki de gözlük takılması gereklidir.

    Havaifışek

    Havaifişekler her yaş grubu için çok önemli bir göz yaralanması nedenidir.

    *Patlayıcı olan türleri kullanılmamalıdır.

    *Çocukların havaifişek ile ilişkisi olmamalıdır.

    *Havaifışek atılırken yakınında olunmamalıdır.

    Tüm öneriler bir uzun listeden kısa bir derlemedir. Biliniz ki; bir işi yaparken "gözü nasıl korurum?"diye düşünmeniz bile yeterli ve önemli bir önlemdir.

    İLK YARDIM

    İlk yardım ve hemen sonrası gerekli yere başvuru önemlidir.

    Göze Birşey Kaçtığında

    Asla gözünüzü oğuşturmayın. Üst göz kapağını kirpiklerden tutarak alt göz kapağının derinliklerine kaçan kaçan cismi hareket ettirecek ve birkaç kez göz kırpmak ile cisim gözden çıkacaktır. Gözlerinizi açıp soğuk suyla gözü yıkamanız da yararlı olur. Eğer çıkaramazsanız, uğraşmayın ve hekime başvurun.

    Göze Sert BIr Çarpma Olmuşsa

    *Ağrı ve şişmeyi önlemek için hemen, 15 dakika süreyle soğuk baskı uygulayın (buz ya da soğuk suya batırılmış havlu ya da bez parçası ile).

    Göz ya da Kapaklarda Kesi Varsa

    *Gözü gevşek olarak bandlayın ve hemen hekime başvurun. Asla baskı uygulamayın, gözü oğuşturmayın.

    Kimyasal Yanıklar

    Gözü hemen suyla yıkayın. Bu sırada göz kapaklarını açmanız gerekir. Başı temiz bir su kaynağının (kabın) içine sokup gözlerinizi açarak da yapabilirsiniz. Bu işlem en az 15 dakika sürmelidir. Bu arada gözün oynatılması (sağa-sola, yukarı-aşağı), iyice yıkanmasını sağlar. Kapama uygulamayın. Yıkadıktan sonra hekime başvurun.

    UNUTMAYIN erken, doğru tedavi ile görme korunur ancak yine unutmayın ki, korunma ve ilk yardım Çok daha önemlidir.



  9. #9
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    astigmatizm astigmat



    Düzenli ve düzensiz olarak iki ana gruba yarılır. Gözün en kuvvetli ata merceği olan korneanın yuvarlak olması gerekirken oval ya da yamuk olması şeklinde özetlenebilir.

    Bu şekilde nesnelerin görüntüsü görme noktası üzerine düşer, ancak bu görüntü oval ya da yamuk görüntüdedir. Aynı cismin bir kısmı net, bir kısmı bulanık olarak görünür. Beynin düzeltme mekanizmaları bozuk olan kısımları düzeltirken net olanlar bulanıklaşır ve baş ağrısı gelişir. Astigtamtizma baş ağrısının yaygın sebepleri arasındadır.

    Miyop ve hipermetrop ile birlikte görülebilir. Bir gözdeki astigmatı belirlemek için iki değer kullanılır; 1-Astigmatın yani yamukluğun büyüklüğü 2-Astigmatın yönü

    Büyüklük silindirik camlarla düzeltilir. Yönü ise astigmatın aksi olarak ifade edilir. Buraya kadar anlatılan astigmat çeşidi kendi içinde bir düzen içeren bir yamukluk olan düzenli astigmatizmayı anlatmaktadır. Burada yamulan sadece bir aksta olmaktadır. Buna düzenli astigmatizma adı verilir. Ancak gözün yapısal özelliği ya da sonradan geçirilen travma ve enfeksiyon gibi nedenlerle korneada düzensiz yamuklar gelişebilir.


    Düzenli astigmatın tedavisinde birinci kademe tedavisinde ters yönde yamukluk içeren silindirik mercekler kullanılır. Bu camlar gözden bir miktar uzak olduklarından görüntüyü bir miktar bozar.

    İkinci kademeyse kontakt lensler gelir. Ancak bu lenslerinde gözdeki yamukluğa uygun özel yapım lensler olması ve uygulama sorunları nedeniyle çok kolay söylenemez.

    Üçüncü kademeyse Excimer Laser - wavefront tedavisi gelir. Burada korneal yamukluk laser ışınları ile düzeltilir. Düzensiz astigmatın yalnızca laser tedavisi ile düzeltilme şansı vardır.



  10. #10
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Bilgisayar kullanımına bağlı göz yorgunluğu



    Günümüz modern teknolojisinde, ister iş hayatı ister özel hayat olsun, bilgisayarların yeri ve önemi inkar edilemez. Bu makinelerin faydası yadsınamamakla birlikte, kullanımları yüksek görsel dikkat istemektedir. Bilgisayar kullanımına bağlı olarak artan şikayetlerin büyük çoğunluğu, gözlerle ilgili olanlarıdır.

    Bilgisayar kullanımına bağlı olarak, gözün kendisinde ya da görme kalitesinde birtakım problemlerin meydana gelmesi, göz yorgunluğu hali olarak yorumlanmaktadır. Sıklıkla görülen belirtileri şöyle sıralanabilir: Yorgun ve ağrılı gözler, gözlerde yanma ve batma, bulanık görme, kuruluk hissi, sulanma, kaşıntı, kızarıklık, gözleri kısarak bakmak, odaklama zorluğu, çift görme, yazı karakterlerinin veya grafiklerin etrafında ışık hareleri ya da saçılmalar görmek, ışığa karşı hassasiyet, baş ağrısı, boyun, sırt ve omuz ağrısı.

    Sayılan bu belirtilerden bazılarının, bilgisayar karşısında çalışırken yaşanıyor olması, bilgisayara bağlı göz yorgunluğunu işaret ediyor olabilir. Belirtilerin görülme sıklığı ve şiddeti, kişiye bağlı sebepler dışında, çalışma ortamının şekline ve kişinin alışkanlıklarına göre de değişiklikler gösterecektir. Bu bağlamda, bilgisayar kullanımının gözlerde yarattığı problemlerden ve çözüm önerilerinden bahsetmek faydalı olacaktır.

    Bahsedilen yorgunluk belirtilerini kendisinde hisseden kişi ilk olarak muayenesini yaptırıp, göz sağlığı hakkında bilgi edinmelidir; çünkü bu belirtilerin en büyük nedeni gözlerdeki kırma kusurudur (gözlük veya lens takmayı gerektirecek numara bozukluğu). Miyopi, hipermetropi, astigmatizma gibi kırma kusurlarının olup olmadığı saptanarak bunların gözlük camı veya lenslerle düzeltilmesi bu konudaki ilk aşamadır. Ayrıca halen kullanılan gözlük camı veya lenslerin numaralarının yetersiz kalması da göz yorgunluğuna sebep olabilecektir. Burada, halk arasında yaygınca inanılan yanlış bir görüşe değinmek ve doğrusunu anlatmak yerinde olacaktır; bilgisayar kullanımı insanların gözlerini bozmaz. Ancak mevcut olan ve kişinin o ana kadar önemsemediği veya bilmediği bir kırma kusurunun, belirtileriyle ortaya çıkmasına aracılık eder. Çalışma koşulları çok aşırıya kaçmadıkça normal bir göz bilgisayar karşısında bozulmaz.

    Yakın objelere bakarken gözlerde meydana gelen uyum değişiklikleri, tıp dilinde akomodasyon olarak adlandırılır. Uzaktaki cisimden yakın bir cisme bakıldığında, gözlerdeki birtakım küçük kaslar kasılarak, kristal lens dediğimiz göz içindeki merceğin çapını değiştirir, böylece gözler yakına uyum sağlamış olur. Farklı uzaklıktaki objelerin her an net görülebilmesi, ancak bu bahsettiğimiz akomodasyon mekanizmasının sorunsuz çalışabilmesiyle mümkündür. Mekanizmada yetersizlik oluşursa, bilgisayar monitöründeki objelere ve/veya uzaktaki cisimlere bakarken kısa veya uzun süreli geçici bir bulanık görme hali oluşur. Normal şartlarda gözler, yakından uzağa ( veya uzaktan yakına) yarım saniye içerisinde uyum sağlarlar, yani yakın objeye bakarken birden uzaktaki cismi seçmek ve onu net algılamak bu süreyi geçmemelidir. Eğer bu süre uzarsa uyum mekanizmasında yetersizlik söz konusudur. Bu durum göz yorgunluğu ve baş ağrısına yol açacaktır, tedavisinde gözlükler kullanılmaktadır.

    Akomodasyon (uyum) mekanizması, 40 yaşından sonra insanlarda doğal bir süreç olarak yetersiz olmaya başlar ve 60 yaşlarında tam yetersizlik gelişir. Bu duruma presbiyopi (yaşa bağlı yakın görme bozukluğu) adı verilir. Tedavisi yakın okuma gözlüğüdür ve genellikle 35-40 cm’ lik yakın okuma mesafesine göre ayarlanarak verilir. Ancak bilgisayar karşısında çalışırken monitörler genellikle 70- 75 cm uzakta bulunur, bu mesafeyi net görmek için ikinci bir yakın gözlük edinmek yararlı olacaktır, çünkü esas yakın gözlüğüyle monitöre bakmak, mesafe uygunsuzluğu nedeniyle gözleri yoracaktır.

    Bilgisayarlarda ekran özellikleri, gözleri etkileyen diğer bir önemli faktördür. Çalışmalar sonucu anlaşılmıştır ki, gözler monitöre baktığında tam bir kilitlenme (yani tam bir ekrana uyum) sağlanamamakta, yukarda bahsettiğimiz küçük göz kasları sürekli kasılıp gevşemekte ve kristal göz merceği devamlı şekil değiştirmektedir; bunun anlamı gözlerin ekrana tam odaklanamamasıdır, tabii ki sonucunda göz yorgunluğu şikayetleri başlayacaktır. Bu sebeple, göz sağlığı açısından, kullanılan ekranlar yüksek çözünürlü ve düşük parlaklık oranlı olmalıdır, büyük ve daha gelişmiş teknoloji ürünü ekranlar (LCD) en sorunsuz ekran tipleridir. Koruyucu filtre kullanılması hem yansımayı azaltır, hem de düşük bir oranda da olsa monitörden yayılan radyasyonu süzer. Teknik bir bilgi olarak, 14’’ lik monitörlerin, yeni teknoloji ürünü düşük radyasyonlu büyük monitörlere oranla on kat daha fazla radyasyon yaydığını burada vurgulayalım.

    Gözlerde kuruma hissi, bilgisayar kullanıcılarının en sık karşılaştığı sorundur; yanma, batma, kaşınma, göz yaşarması ve kızarma ile kendini belli eder. Bu durum kontakt lens kullananlarda daha belirginleşir, sebebi lensin doğallığını koruyan gözyaşı tabiatının monitör karşısında değişmeye başlamasıdır. Gözdeki kuruma hissinin en büyük sebebi, monitöre bakarken normalin 1/3’ üne inen göz kırpmalarıdır, çünkü insan yakındaki bir objeye dikkatini verdiğinde refleks olarak daha az göz kırpmaya başlar. Gözkapakları her kırpmada gözyaşını kornea dediğimiz saydam tabakaya yayıp, oksijenlenmesini, nemlenmesini ve beslenmesini sağladıkları için, az kırpıldığında gözler kuru kalacak ve batmaya başlayacaktır. Diğer bir sebep monitörün göz hizasının üzerinde bulunmasıdır, bu durumda gözler yukarı doğru bakacağından kapaklar daha açılmış kalacak, bu da göz yaşının buharlaşmasını arttırarak kurumaya yol açacaktır. Ayrıca, çalışma ortamındaki havalandırmanın nem oranının yüksek olması ve havalandırmanın direk göze doğru gelmesi de gözlerde kurumaya yol açabilecektir. Bilgisayar kullanırken, sayılan bu etkenlerden gözlerin kurumasını önlemek için, göz kırpma sayısını bilinçli olarak arttırmak, belirli aralıklarla uzağa bakarak göz kırpma refleksini normale döndürmek alınacak önlemler arasındadır. Monitörü göz hizasının altına yerleştirmek gerekir, bunun ayarı monitörün üst kenarının göz seviyesinin biraz altında kalmasını sağlayarak yapılabilir. Bu önlemlerle geçmeyen göz kuruması, suni gözyaşı damlalarıyla tedavi edilmek durumundadır.

    Gözlerimizde, fazla ışığın içeri girmesini ve gözü rahatsız etmesini engelleyen bir mekanizma bulunmaktadır. Aşırı parlak bir ışık bu mekanizmayı otomatik olarak devreye sokar ve gözün daha fazla çalışarak efor sarf etmesine neden olur. Bunun uzun sürmesi durumunda gözler yorulacak, bu aşırı ışıklı ortamdan rahatsız olduğunu, yorgunluk belirtilerini ortaya çıkararak anlatmaya çalışacaktır. Çalışma ortamında direk göze gelen bir ışık kaynağını ortadan kaldırmak gerekir, pencereden sızan ışığın arkaya alınması da gözleri rahatlatacaktır. Kullanılacak ışık kaynağının, arkadan, omuz hizasından monitöre veya çalışma masasına düşecek şekilde ayarlanması gerekir. Ayrıca monitörün kontrast ve parlaklık ayarının da uygun bir şekilde ayarlanması yerinde olacaktır, ekran zemin renginin açık, yazı karakterlerinin ise koyu renklerde tercih edilmesi gözlerin zorlanmasını önleyecektir.

    Bilgisayar karşısında çalışırken, gözlerin sağlığını korumanın en güzel yolu, onları sık sık dinlendirmektir. Her yarım saatte bir ara vermek, birkaç saniye kapalı tuttuktan sonra uzaktaki bir objeye bakıp gözleri rahatlatmak yeterlidir. Çalışma masası ve sandalyesinin ergonomi kurallarına uygunluğu vücudu da rahatlatacaktır. Uzun süreli çalışmalarda, saat başı yapılacak basit vücut egzersizleri, diri kalmaya yardımcı olacaktır.



Sayfa 1 Toplam 2 Sayfadan 12 SonuncuSonuncu

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 2 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 2 misafir)

Benzer Konular

  1. Titanik Hakkında Herşey
    Konu Sahibi Türk Milliyetçisi Forum İlginç Olaylar ve Yazılar
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 07.Ocak.2018, 10:32
  2. Güzellik Hakkında Herşey...
    Konu Sahibi Misal Forum Moda ve Güzelliğe Dair Genel Bilgiler
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 12.Mart.2016, 12:01
  3. Kulak Hastalıkları Hakkında Bilgiler
    Konu Sahibi Escobar Forum Kulak Burun Boğaz Sağlığı
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 01.Nisan.2015, 01:01
  4. Fareler Hakkında Herşey
    Konu Sahibi BanderaS Forum Memeli Hayvanlar
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 30.Ocak.2015, 12:10
  5. HTML Hakkında Herşey
    Konu Sahibi Rhy Forum CSS - HTML
    Cevap: 7
    Son Mesaj : 15.Şubat.2014, 12:19

Bu Konu için Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
gaziantep escort bayan gaziantep escort sesli sohbet seks hikaye onwin venüsbet giriş tipobet365 sahabet karabük escort ordu escort kars escort kocaeli escort izmit escort edirne escort ısparta escort karabük escort manisa escort adana escort
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara çankaya escort kızılay escort kızılay escort ankara eskort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort kayseri escort istanbul escort avrupa yakası escort çapa escort şirinevler escort avcılar escort beylikdüzü escort