ktidar ve medya gücünü kullanarak ve birçok Anayasa suçu işleyerek Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan AKP kongresini de yaptıktan sonra yemin edip nihayet koltuğuna oturabildi. Bu süreçte de "Kara Propaganda" çok büyük işlev gördü.
AKP'yi ayakta tutan en büyük güç, kara propaganda alanını geniş tutması ve bunu oldukça kabiliyetli bir şekilde kullanmasıdır. Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve bundan önceki seçimlerde de buna her yönüyle şahit olduk. AKP için kara propaganda yaparken yüz kızarması, utanma, ahlak, hukuk, kanun gibi ölçüler asla söz konusu olmamaktadır.
Birçok yalanları deşifre olduğu, birçok iftiraları kurutulduğu halde AKP'nin yönetim zihniyetinde hiçbirşey olmamış gibi davranmayı sürdürecek kadar da sağlam yüz derisine sahiptirler. AKP'ye karşı çıkan her oluşum, her kurum, her kişi anında bu kara propaganda yöntemleriyle adeta linç edilmektedir. O yüzden AKP'ye karşı mücadele eden herkes bu kara propagandalar karşısında mücadele edebilmek için güçlü iletişim araçları ve güçlü bir medya oluşturmak zorundadır.
AKP karşısında mücadele edenler milli şuur duvarını da sağlam örmezse , bu düzen maalesef aynı çizgide uzun süre devam edecek ve Türkiye'ye büyük zararlar vermeye devam edecektir. Sosyal medyada, televizyonda, gazetede etkili olan AKP'nin kara propagandalarına karşı direnç göstermek için milli şuur duvarının aşılmaz bir şekilde kurulması gerçekten çok büyük bir mecburiyet halindedir.
AKP'nin kara propagandaları halkı kandırma ve aldatma konusunda etkili olmaktadır. Bir vatandaş hem PKK ve Barzani ile yol yürüyen AKP'ye oy verip, hem de MHP'yi de CHP'ye vagon olmakla suçluyor ve bu suçlamayı hala büyük bir inançla yapıyorsa, bu durumu etkinin yansımasına büyük bir örnek olarak görebiliriz.
Öcalan'ı ve Barzani'yi ailesi gibi kabul edip , Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde MHP ve CHP'nin diğer bazı partilerle hareket etmesini büyük kötülük olarak gören ve gösteren kara propaganda hala halkın arasında sürdürülüyor. AKP'nin Türkiye'yi bölme konusunda ittifak yaptığı PKK ve Barzani'den rahatsızlık duymayıp, MHP-CHP işbirliğinden rahatsızlık duymak gerçekten büyük bir trajedidir. CHP'nin geçmişte toplumun milli ve manevi değerleri konusunda ortaya koyduğu sicil bunda etkili olmuş olabilir ama AKP ve CHP kıyaslandığında bile CHP AKP'nin yanında daha temiz kalmaktadır.
AKP'nin İslam'a verdiği zarar ve ihanet dünyada hiç bir şeyle kıyaslanmayacak durumdadır. Bu gerçekler ortada iken AKP'nin ihanetlerini görmeyip, MHP ve CHP işbirliği üzerinden kutuplaştırma yaratmak Türkiye'nin geleceğine vurulmuş en büyük darbedir.
Kaldı ki, CHP son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde toplumun değer yargılarıyla barışmak için en büyük adımı atarak Milliyetçi-Muhafazakar olan Prof.Dr.Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu'nu destekleme kararı almıştır. CHP kendi içinin karışmasına bile sebep olan bu adımıyla birlikte siyasi kalıplarının dışına çıkmıştır.
Düşünün ki, kara propagandalarla "Çatı Aday'a" adaya saldıran AKP'nin adayı İslam'da yasak olan her şeye bulaşmış bir şahıs, CHP'nin de desteklediği Çatı Aday ise tertemiz bir sicil sahibidir.
Buna rağmen MHP'nin CHP ile hareket etmesini çok büyük kötülük gibi sunmaktan çekinmediler. İlginç olan da buna hala devam ediyorlar.
"MHP, CHP'ye vagon oldu"
"MHP, Ülkücü katilleriyle beraber oldu"
"MHP, dinsiz ve kafir CHP ile hareket etti"
"Başbuğ Türkeş dirilse MHP'den CHP ile hareket etmesinin hesabını sorardı"
Bu türden kara propagandaları kim yaptı?
Barzani ve Öcalan'la hareket eden, Ülkücü katilini AKP'den milletvekili yapan, CHP'nin eski Genel Sekreterini ve CHP Genel Başkan Adayını ve daha birçok solcuyu AKP'de Bakan,milletvekili yapan, Ülkücülere ve MHP'lilere dünyada en fazla düşmanlık yapan ve hakaret eden, 1991 yılında hazırlattığı Kürt Raporunda merhum Başbuğ Alparslan Türkeş'e "Kafatasçı-Irkçı" diye iftira atan Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyenler yaptı. Maalesef "Ülkücüyüm ve MHP'liyim" diyen bazı kişilerde bu kara propaganda tuzaklarına düştü.
Oysa 1980 öncesi CHP Ülkücülere düşmanlık yaparken, CHP'nin koalisyon ortağı AKP'lilerin siyasete başladığı MSP isimli partiydi.
Oysa Recep Tayyip Erdoğan'ın Ülkücülere, MHP'lilere ettiği hakaretleri CHP'lilerden bile duymamışsınızdır !
Oysa Recep Tayyip Erdoğan oy için gün gelir Ülkücü şehidin mektubunu kürsülerden ağlayarak okur, gün gelir Ülkücü katili adamı Kars'tan milletvekili yapar !
Oysa Recep Tayyip Erdoğan, oy için seçim zamanları "MHP'li, Ülkücü kardeşlerim" nutukları atar, seçimler biter MHP'li ve Ülkücülere "TERÖRİST, MAFYA BOZUNTUSU, KAFATASÇI, KOVBOY,IRKÇI, KANDAN BESLENENLER, ALÇAK, ŞEREFSİZ, ÇAPULCULAR, BUNLARIN BİZ CEMAZİYELEVVELLERİNİ İYİ BİLİRİZ, ÜLKÜCÜLER FATİHA OKUMAYI BİLMEZ, BEN BOZKURTLA DOLAŞMIYORUM, BEN EŞREFİ MAHLÛK OLAN İNSANLARLA DOLAŞIYORUM" der.
"MHP, CHP'nin vagonu oldu" diye ahmakça ve alçakça kara propaganda yapanlar, siz hiç Kemal Kılıçdaroğlu'nun ağzından Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı gibi Ülkücülere, MHP'lilere bir hakaretini duydunuz mu? Benim CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu hakkında yazmış olduğum eleştiri yazıları kitaplar boyutundadır. Bunun rahatlığında soruyorum, elini vicdanına koyarak bu soruma cevap verebilecek var mıdır?
MHP-CHP arasında en sert mücadelenin verildiği dönemlerde bile Recep Tayyip Erdoğan'ın Ülkücülere, MHP'lilere etmiş olduğu bu hakaretleri eden bir CHP'li gösteremezsiniz.
MHP tarihi boyunca, MHP'nin kurucusu Başbuğ Alparslan Türkeş'ten MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye uzanan zihniyet ve yönetim çizgisinde attığı her adımını Türk milletinin varlığı ve birliği üzerine atmıştır. O çizgide de tavizsiz siyasi varlığını sürdürmektedir. "Önce ülkem, sonra partim, son ben" anlayışı MHP'nin siyaset felsefesidir. MHP'nin toplumun milli ve manevi değer yargılarıyla çatıştığı bir tane adımını göstermeniz mümkün değildir.
Son yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Türk milletinin en büyük ihtiyacı "toplumsal huzur" kavramıydı. MHP'de bunu başarmak için toplumun her kesimini kucaklayacak bir "Çatı Aday" projesini ortaya koymuş ve sağdan-soldan diğer partilerle bu kavramı hayata geçirmeye çalışmıştı. Maalesef yazımın başında anlattığım "kara propaganda" etkilerinden dolayı bu proje gerçekleşmedi.
Yeri gelmişken, "Başbuğ Türkeş dirilse MHP'den CHP ile hareket etmesinin hesabını sorardı" diye kara propaganda yapanlara tarihten bir örnek vermek istiyorum.
MHP,1980 öncesi toplumsal barış ve huzur sağlanması adına CHP'nin TBMM Başkan adayı Cahit Karataş'ı desteklemiştir. Başbuğ Türkeş, MHP'nin CHP'ye bu desteğini "Millet Meclisi Başkanı'nın seçiminde de bu noktadan hareket ettik ve Sayın Cahit Karakaş'a oy verdik. Ecevit İktidarı kurulduğu günlerde teşkilatımıza bir tamim gönderdik ve "Kurulan Ecevit Hükümeti hepimizin hükümetidir. Türk milletinin hükümetidir. Bu hükümetin başarısı için yardımcı olmak bir vatandaşlık görevidir" dedik şeklinde kamuoyuna açıklamıştı. Bunu yaparken de CHP'nin yanlışları ve ihanetleri karşısında mücadelesinden de bir adım geri atmamıştır.
CHP'den TBMM Başkanı seçilen Cahit Karataş ise MHP'nin bu desteğini Başbuğ Türkeş'e "Sizin ve partinizin sayesinde Meclis Başkanı seçildim" (19.11.1977) diyerek ifade etmiştir.MHP'nin siyasi tarihini ve siyasi felsefesini bilmeyen ahmaklar için bu örnek bile sanırım yeterlidir.
Kaldı ki günümüzde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde "Çatı Aday" olan Prof.Dr. Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu'nun CHP ile uzaktan-yakından alakasının olmaması, MHP ve CHP'nin bir ihanette değil ,ihanet şebekelerine karşı işbirliği yapması önemli ayrıntılardır.
Türkiye'yi böleceğini söyleyen ve hala askerlerimizi, polislerimizi şehit etmeye devam eden Barzani ve Öcalan yol ve dava arkadaşınız olacak ama MHP, CHP, BBP, DSP, DP gibi partileri "Milliyetçi-Muhafazakar" bir ismi destekledi diye "Kara Propagandalarla" linç edeceksiniz öyle mi?
İslam'a ve Türklüğe her türlü ihanetin, saldırının yaşandığı AKP iktidarına karşı akıl ve iman birlikteliğiyle mücadele edilmezse ,Türkiye'nin kuşatılması daha da artacaktır. Öcalan'ın "Özerklik konusunda MİT'le anlaştık" demesi PKK'nın devleti yönetenler eliyle başımıza daha büyük bela olacağını göstermektedir. Yine Türkiye'yi yöneten AKP iktidarının IŞİD isimli sapık terör örgütünü her manada besleyip büyütmesi ve sınırımıza doğru ilerleyişlerinin durdurulamaması ise ayrı bir bela olarak başımızdadır.
"Türkiye'den de toprak parçası alarak Büyük Kürdistan'ı kuracağız" diyen Barzani denen alçağın ise PKK kamplarında cirit atması Türkiye üzerinde oynanan oyunu göstermektedir. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan bu alçağa "Mesut kardeşim" , Türkiye'nin Başbakanı Davidoğlu ise "Mesut Abi" diyor.
Manzara bu iken Türkiye'nin birliği, huzuru için yan yana gelen MHP,CHP gibi partilere değil de, Türkiye'ye her türlü kötülüğü yapan PKK, Barzani, IŞİD, El-Kaide, El-Nusra gibi güçlerle yan yana gelen AKP'ye bakmak gerekmiyor mu?
Hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk, Allah'ın ayetleriyle dalga geçme, hukuksuzluk, adaletsizlik olaylarına tekrar hiç girmiyorum. Zaten tüm dünya biliyor bunları.
AKP kiminle yol yürüyor ona bakmayıp,MHP ve CHP'yi mesele yapmayı tercih edenler Türkiye'nin gerçek düşmanlarıdır. Ve onların aile bağları Barzani ve Öcalan'a kadar uzanmaktadır.


YıldırayÇiçek-OrtaDogu