Tek bir resim... baka baka bitiremediğim...

Öyle bir resim ki, üzerimdeki etkisi eve dönmek gibi..

Öyle bir resim ki, koştur koştur geçen günlerim içinde başımı otobüs camına dayadığımda elime alıp tekrar tekrar bakma isteiği uyandıran.

Öyle bir resim ki, bilgisayarı her açtığımda ilk olarak ona gülümsediğim ve ara sıra açıp bakmazsam kendimi eksik hissettiğim bir resim.

Tek bir resim ya..

Bir masa birkaç tablo ve iki kişi...

Öyle bir resim ki üzerine nice hikayeler yazılabilecek olan ama en çok yakışanı derin bir sessizlik olan. Sessizliğin en güzel ve en mutlu hali, sessizliğin en sakin ama bir yandan da en heyecanlı hali, sessizliğin en tutuk hali ama bir yandan da sessizliğin en konuşkan hali. Sessizliğin en tedirgin hali, en çok güvene ihtiyaç duyan, en tereddütlü ama bir yandan da en emin hali.

Öyle bir resim ki, gözlerimi kapadığım ve hayal etmeye çalıştığım her anda, gözlerimin arkasında sakladığım karanlıklarlar içinde birden beliren en ufak ayrıntısına kadar hatırlayabildiğim tek resim.

Giderken yanımda götürdüğüm tek bir resim, baş ucuma koyacağım, kitap ayracı olarak kullanacağım ve 134 gün boyunca yaşadığım en güzel anıları, en kötü anları anlatacağım ışıltılarını görebileceğim tek bir resim.

Resim iyi varsın, senden destek alıp, sana birikip, seni düşünüp, seni yaşayacağım ve sana anlatacağım Lal'in tüm Fransa hallerini. Hadi şimdi eşyalarımızı toplayalım, kıyafetlerin arasına koyalım hüzünlerimizi ve gözlerimizin içine yerleştirelim bir gün gelip tekrar beraber fotoğraf çektirebilme umudunu...