Mucizelere inanır mısınız? Koskoca bir hayatta acaba kaç mucize kapınızı çaldı haberiniz var mı? Peki ya kaçının değerini bildiniz? Bu soruları yanıtlayabilmek için mucizenin ne demek olduğunu bilmek gerekiyor.
Hayatın mucizelerinden, kaderin bize oynadığı, önceden planlayıp yukarıdan seyrettiği bu güzel anlara gelin hep birlikte tanık olalım. Birçok zaman, tam ümitsizliğe kapıldığımız zamanlarda “keşke...” ile başlayan kaç cümle kurduk kim bilir. Kaç kere iç geçirip o “keşke” lerin gerçekleşmesini bekledik şimdiye kadar.
İnanın bana, gerçekten kalpten istediğinizde o “keşke”ler en güzel haliyle çıkıyor karşımıza. Hem de “hep” büyük konuşup, “asla” dediğimiz anlarda. Nedenini hiç düşündünüz mü? Belki de en umutsuz anlarınızdaki gibi size hiçbir kuvvetin yaptıramayacaklarını yaptırdıkları için mucize diyoruz o tatlı sürprizlere. Hem de öyle bir güzel yaptırıyor ki, hayatınız boyunca vazgeçemiyorsunuz. O kadar özel olduğunu bildiğiniz için değerini çok daha iyi anlıyorsunuz.
İşte tam bu noktada, çok özel bir mucizeyi, kutup yıldızı ile meleğin hikâyesini anlatmak istiyorum sizlere.
Melek, her zaman olduğu gibi dünya üzerindeki görevini yapmaya, insanları mutlu edip yardımcı olmak adına yeryüzüne inmiş. Yine birçok insanla ilgilenip küçük mucizeleriyle onlara umut vermiş. Fakat bu sefer farklı bir durum çıkmış ortaya. Son görevinden sonra cennete dönecekken yolunu kaybetmiş. Her yer koyu karanlık, korkutucu ve ürkütücüymüş. Hiç meleğe göre değilmiş buraları. Bir an korkmuş, paniğe kapılmış, belki de ilk defa bu sefer kendi düşmüş çaresizliğe.
İşte tam o sırada bir mucize de meleğin başına gelmiş. Tüm gücüyle yarmış bir ışık gökyüzünden bulutları. O koyu karanlıktan bir yol yaratmış meleğe. Çekip çıkarmış onu karanlık diyarlardan. Aslında ne kadar benziyorlarmış birbirlerine. İkisi de aynı amaç için savaşıyolarmış asırlardır. Birbirlerine bu kadar yakınlarmış ama farketmemişler. Sonra birbirlerini nasıl tamamladıklarını görmüşler. Meleği böylesine etkileyen mucize her zaman parlayan kutup yıldızıymış.
Fakat o gece daha önce hiç parlamadığı kadar parlamış ve meleğe bambaşka bir ışık vermiş. O anda anlamışlar ki, kutup yıldızı olmasa, melek asla bu denli ışık yayamayacak insanlara ve melek olmasa kutup yıldızının ışığı asla bu denli parlayamayacak tüm dünyaya. O günden sonra birbirlerini hiç bırakmamışlar ve sonsuza dek cennetin en güzel köşesinde, mutluluk içinde beraber olmuşlar. İşte gökyüzündeki milyonlarca yıldızın ve hepimizin etrafındaki onlarca iyilik meleğinin doğumu da böyle olmuş.
En umutsuz olduğunuz anlarda bile inancınızı asla kaybetmeyin. Çünkü mucizeler, öyle olduklarını göstermek için hep o anları beklerler.