Şu insanın içinde hiç bitmeyen umut var ya, bazen bitmesi gerekiyor. Çünkü umudun tükendiği yerde hayal kırıklıkları da bitiyor.
İşte o zaman belki yeni umutlarun yeşerip filizlenme zamanı gelmiş olacak. Kısır döngüden kurtulmak gerek.
Sevdiklerimizden sevgi bekleriz ve beklentilerimiz oluşur. Ve tabi arkasından da hayal kırıklıkları. İnsanları olduğu gibi kabullenemiyoruz. Mutluluğumuzu olaylara, durumlara, kişilere, belki de yanlış insanlara bağlıyoruz ve sürüp giden bir hayal kırıklığı, mutsuzluk ve takip eden olumsuzluklar peşimizi bırakmıyor. Affetmeyi de beceremiyoruz. İnsanız elbet... . İnsan değer verildiğini görmek istiyor, çoğu zaman bunun farkına bile varmıyoruz. İstiyoruz ki en yakınlarımızın önceliği biz olalım, bize değer verildiğini hissedelim. Ne var ki onların hayata ve bize bakışı farklı. Ya beklediğimiz değeri vermiyorlar gerçekten -ki o zaman frekanslar uyuşmaz - ya da onların bunu gösterme şekli bizim algıladığımızdan çok çok farklı. Her insanın düşünce şekli başka, kendini ve karşısındakini anlayışı başka. Ancak evrende başka olmayan tek şey gerçek sevgi. Sevgi her şeyi çözer. her şeye önce sevgiyle yaklaşabilsek... Bizi kıran olay ya da insanları bir affedebilsek... Bunun kolay olduğunu savunmuyorum, hatta zor da ama mutluluğun sırrı burada. Mutluluk ve sevgi bir kişiye ya da olaya bağlı değil aslında içimizde. Bizler mutluluğumuzu kişilere bağlı gördüğümüz sürece hayal kırıklıkları peşimizi bırakmayacak.