Gözbebeğinize düşen her ışık demetini sonsuz prizmalara vuracaksınız. dudağınıza değen her nimete bir kainat dolusu selam göndereceksiniz. yüzünüze dokunan her hava zerresi ruhunuzun esintisine katacaksınız. temas ettiğiniz her şeyde vardığınız her yerde varlığınızı her dem çoğaltacaksınız. bakışınızı her gün yeniden yeniye ayarlayacaksınız. her gece hayaliniz uçsuz bucaksız gökleri bir çırpıda geçip bitirirken bu toprak bedenin içinde bir ayakkabı söküğünden muzdarip olacaksınız. kalbiniz sonsuz uzakları sınırsız zamanları hiç tereddütsüz kucaklarken günübirlik ekmek kavgasının en ince kaprislerine tahammül edeceksiniz. nice kainatlar ruhunuza dar gelirken en nihayet ayağınıza batan dikenle uğraşacaksınız. İnsanın bulunduğu yer kalması gereken yer değil. insan kabına sığmıyor.kabuğunu zorluyor. kozasını terk etmeye hazırlanan kelebek misali hem ayakları yere basıyor hem uçarı sevdalar taşıyor. insan yeryüzü ile gökyüzü arasında emaneten duruyor. göklü olduğu halde dünyanın çekim alanından çıkamamış bir uydu gibi dolanıyor. gece ortasındaki ay gibi ;