Bugün kırılmak için bahane arıyorsa gönlüm gözlerim bahenesini bulmak ve aklımda bunu ispat için malzeme arıyorsa ben henüz ne kendimin ne karşımdakilerin kıymetini anlamamışım demektir. Bahane arayan zihin seçici algısına komut verirken duyguların hükümranlığı ve basiretin esirliğinden söz etmek gerekir. Aklı cüce bırakılanların duygularının rüzgârıyla savrulmasının resmidir bu aynı zamanda.

Herkes onun aleyhine çalışıyor gibidir. Hep kendisi haklıdır çünkü anlaşılmıyordur buna yanaşılmıyordur. Kırılmak için yaratılmış gibi adeta kırılma malzemesi bulmak için ava çıkmış gibi kendi kendine oluşturduğu alınganlık sözlüğündeki her bir tanımın içini kendine göre doldurur kimseye müdâhale ettirmemek için ağzını bağlar ve kendi içinde döndürüp durduğu konuşmalarına kimseyi ve başka bilgileri ortak etmediği için üreteni de tasdik edip onaylayanı da kendisidir.

Kırılmamak için sanat eğitimi almaya niyetli olanlar önce negatif algı ve sorgudan müebbet biçimde kurtulmalılar. İnsanların enerji israfına son vermeliler. Bana göre en tehlikeli israf duygu israfıdır. O israf edilince zaten dengeler bozulur ve diğerleri de buna paralel etkilenme yaşarlar. Kırılmamak için kıranlar kuralları bilmediklerini ortaya koyarlar. Kırılmadan kıramazsınız. Önce kıranın içinde bir şeyler kırılır ve insanlık yara alır. Kırmaktan kolay bir şey yoktur. Elinden bıraktığın özellikle de bilinçli olarak tutmadığın her şey düşer kırılır ve senin olmaktan çıkar.

Kırmak; uzaklaştırmak ötekileştirmek umursamamak; kendisine zarar vermektir. Bir başka açısına göre de kendisine zarar verdiğinin farkında olmamaktır. Kırarsanız kırılan daha çok siz olursunuz. Aynı zamanda insanlara karşı alıngan ve buluttan nem kapanlar kuşun kanadından rüzgârı toplar ve birilerinin gönlünde fırtına oluştururlar. Kırılmak için bahane aramak nasıl yaşanacağını bilmemek ve karşısındaki insanları da şaşırtmak demektir.

Hoşgörünün ılıman ikliminden alınganlığın ve kırılganlığın kutuplarına göç edenler kırılmamak gibi hem erdem hem sanat olan bir değerden kendilerini yoksun bırakarak ne yazık ki yoksulluğu kuşanırlar.

Daha çok ta anne babadan devralınan bu miras sanatın zevk ve estetiğinden mahrum kalmış ve üşümüş renklerin tuvaldeki görüntüsünü yüzünde taşıyan bir ifade verir kişiye. Kırılganlık; kırılmamanın anlayış denizinde sakin bir limandaymış gibi yaşamak yerine savaşmanın ve duygu hırçınlığının kabarttığı dalgalarla boğuşan yorgun ve kırgın bir insan sunar hayata.

Bir daha asla olan bu güzelim günleri kırılmanın sancısıyla renksiz geçirmek insanın kendisine yaptığı eziyet ve haksızlıktır. Kırılmama sanatını örnekleyen ve öğreten sanatçıların artacağı ve bunların da talebi artıracağının ümidini cemrelere eş yaptım. Baharı bekliyorlar. Uyanacak ve dünyayı çiçekle bezeyecekler.

İnsanlık kırmamaya ve kırılmamaya gayret ettiğinde dünya daha yaşanılır olacak İNANIYORUM...