Soluksuz hırpalayan bir yağmurun, Avucuma düşüşünde gece karası gözlerini gördüm, gülümseyişine onlarca ceylan inmişte kana kana su içiyordu sanki ürküyordum seni izlerken, duvarımda asılı kalan bir saatin, akrebi ve yelkovanında eriyen zaman değil benim, seni özlüyorum iki nefes arasında geçen sürede bile, hayatın bütün renklerini taşıyor ayak izin, sesin karışıyor gecelerime, o vakit binlerce yıldız secde ediyor kalbimde taşıdığım ismine… Yar, yokluğunu düşündüğüm zaman, gökyüzünde martılar hüzne bürünüyor, mavisi soluyor boğazın, şehrin gürültüsüne yeniliyor omuzlarım, gözlerimden yanaklarıma süzülerek yol buluyor, gözyaşlarım. Senin adın aşk, bin yıldır seni beklemişken söylesene yokluğuna nasıl dayanırım… Yüzünün coğrafyasında ömürlük bir mülteci olsam, gözlerim gönüllü tutsak ve sarhoş ediyor senin yüreğinin sahibi olduğumu bilmek, tuhaf bir teslim oluştur aşk, kalbin efsunlu gülümseyişi gibi, her hücrem sana adanmış aşkın esiri, bütün cümlelerimin tek öznesi sensin, ibadet misali bir sevdalanışın sevaplarındaki cennet ödülü gibi… Gel ve gitme, bırak zaman aksın bakışlarımızın dalışı kıvamında, Sezen Aksu şarkı yapsın,şehrin kimliğini yitirmiş çıkmazlarında saklı olan, bütün aşıklarına… Yar, sen bir şiirin aşka dönük yüzü, her cümlemin sonuna konulan noktamsın, dokunduğu zaman ellerin saçlarıma, bahar çiçekleri açıyor memleketimin dağlarında sanki sanki coşuyor Fırat ve Dicle, Murat nehri asiliğini yitiriyor uysallaşıyor ruhum senin yüreğinin kıyısında, yar, sen öksüz bir çocuğun acıktığında avucuna sığan ekmek kadar kutsalsın, söyle seni nasıl unutabilirim yokluğunun bir dakikasını gurbet sayarken gönlüme… Sesinin olmadığı gecelerin sabahını beklerken, koynumda resmin, öylece seni özlerken ve sen annemin duası misali dururken ömrümde… Söyle ey sevgili, durabilir miyim seni sevmeden… Usulca sokulup nefesinin kıyısına, gelen sabaha bıraksam kendimi, bütün ihanetlerin gitmelerin, ayrılıkların hataların sureti silinse, iyileşse dünden kalan ay kesiği yaralarımız, hırpalandığımız günlerin hatırına sussa vedalaşmalar, düşüm de bile severken bereketli ellerini, dilimin ucunda dua ismin, seninle başlayan her kelimemin sonunda nedensiz gülümseyişimin adı aşk olsa gerek, yoksa yokluğunu düşünmek bile kesmezdi böyle nefesimi, yar, aşktan kalma sızılarımızı gömerek düne, yepyeni bir beyaza bürünüp kalasım var yanında… Sen aşk dediğin zaman inandım ilk kez ben… Aşka… Yâr, Mem ile Zin efsanesine düşmüş bir aşkın coğrafyasında edilen bütün duaların sihri gelmiş gözlerine saklanmış, binlerce yıldızı ve ay ı taşıyan gecenin ve güneşin sahibi bu gökyüzü şahidim olsun ki şimdi bana bir değil beş ömür verse rabbim, senin dizlerinde huzurlu bir aşk için, ondan yine seni dilerim. Yalınayak düşmüşüm sevdana, sorgum yok hesabımda, bana bir ömür getir sevgili, sen tadında, aşk kıvamında… Bin yıldır koynumdaki şu yalnızlığın inadına, sen kendin gibi sev beni, susuşlarımıza sığınsın aşk, sessizliğimizde bile taçlansın… Yemin ediyorum ki sen, ömrüme hediye, Allahtan dua ile dilenip kazandığımsın… Sen benim canım, bitânemsin… Biliyorum yüzünde bir gülümseme saklı şuan, aynaya bak, yüzümdeki aşkı seyredeceksin… Özledim seni, yüreğimin tek ezberi…