Biz O'na hiç arkamızı dönmedik,ama Aşk ısrarla yüzümüze bakmıyordu...
Satırlarca gözyaşı biriktirmeyi aşktan sanıyorduk..
Kader aciz oyunlar kuruyor, yine de her oyunda kazanan o oluyordu...
Kaç iklim gömdük bir yağmura?
Sağanaklar bizi bir türlü bulmuyordu...
Yitip gitmek üzereydik, Aşk inatla yüzümüze bakmıyordu..
Ve senin gözbebeklerinden ışığını çalmıştı eylül, belki de küskünlüğü bundandı haziranın..
Bilmiyorduk...
Dizlerimizin yaralarından, düşlerimizin yaralarını sarmaya vaktimiz olmadı bizim..
Hep aşka kalkıp, yüzsüzlüğüne düşüyorduk..
Usanmayı hatırlamıyorduk...
Hep bir olmak için aldık nefesi, oysa ikimizin gökyüzü farklıydı...
Senin gecen, benim sabahımı sevmezdi..
Bende senin gecene yüzgörümlüğü yıldızlar çizmekten yorulmuştum...
Gel zaman-Git zamanlar bitmezdi, fakat biz ne gelebiliyor ne de gidebiliyorduk..
Yerimizde saymayı aşktan sanıyorduk, Aşk yüzümüze bakmıyordu..
Şakası yoktu, hiçbir zamanda olmadı...
Ne zaman zorlasak, intiharları diziyordu sıra sıra aramıza..
Birinden kurtulsak diğerinde ölüyorduk...
Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine bile yazılmıyordu adımız..
Oysa biz ölmeyi de Aşktan sayıyorduk...
Ezeliydi düşmanlığımız..
Ateşle barut misali...
Sen yandıkça ben kül olabiliyorken, ben yanarken sen ateş olmayı seçiyordun..
Ve düşmanlığımız bitmiyordu bir türlü...
Kendimizi yakmayı Aşktan sayıyorduk biz, fakat o yüzümüze hiç bakmıyordu...
Ne zaman gözlerini ayırsan gözlerimden..
Silahlarını kuşanıp dilinin ucundaki sözcüklerde pusuya yatıyordu...
Ben vuruluyordum, masal kanıyordu, sen bilmiyordun...
Ve birgün Aşk masalı vurdu !
Yavaş yavaş elini eteğini çekti hayat, kavak yelleri yerini poyrazlara bıraktı..
Uykularımız huzursuzdu..
Kırılıp dökülmelerimizin mecazi anlamı kalmamıştı ve tabiri caizimiz hala kayıptı...
Sen susmuştun, ben avaz avaz koynundaydım kelimelerin..
Tarifsizliği Aşktan sayıyorduk, bölük bölçük tutunuyorduk kıyılarına..
Ama O ısrarla yüzümüze bakmıyordu...
Biz O'na arkamızı hiç dönmedik oysa...
'' Yüzümüz birbirine haramdı..''