Uzay doğduğunda bizim evin her odasının duvarlarını kaplayan kütüphaneleri kaldırabilecek ne yerimiz ne isteğimiz vardı… Böylece Uzay elinde bir şey tutabildiğinden beri kitaplarla ilişki içinde oldu. Kitapları ilk olarak dişlerini kaşımak için kullandı, sonra sayfaları yırttı, yemeye çalıştı, su dolu kovalarda yüzdürdü ve en nihayetinde içindeki resimlere ilgi duymaya başladı. Sonra hikâyelere merak saldı… Onu da anlat, bunu da anlat, bunu da oku diyerek geçiyor günlerimiz…
Oyun konusunda kendini çok becerikli bulmayan bir anne olarak kitap okumak benim de her zaman kolayıma geldi… Hikâye başladığında susup dinleme pozisyonunu alıyordu hemencecik… Kitaplardaki tiplemeleri arkadaş edindi; içinde olduğu duygu durumlarına göre kitaplar seçmeyi öğrendi. 4 yaşına girdiği şu günlerde kendi kendine kitap okumaya da başladı (okumak dediysem anlayın işte, zaten ezbere bildiği hikâyeleri resimlerden takip edip yorumlamak diyelim…) Şimdi evin her yanına dağılan kitapların üçte biri ona ait… Senelerdir durup usanmadan okuduğumuz kitapların en sevgililerinden bir derleme yazmak istedim bugün… Buyurun:
Böğürtlen Cini ve Sarı Gaga
Soğukve karlı bir kış günü yaşlı böğürtlen cininin ormanda dolaşmaya çıkmasıyla başlar hikâye… Bu sırada kendisine birinin seslendiğini duyar, dikkat edince anlar ki bu seslenen bir ağaçtır… Hem de çok ilginç bir şekilde bütün ağaçlar yapraklarını dökmüş, kış uykusundayken bu ağaç hâlâ yeşildir… Böğürtlen Cini ağacın, dallarına sığınan yaralı kuşu korumak için yapraklarını dökmediğini öğrenir… Kuşu alır ve ilkbahara kadar korumak üzere kendi evine götürür… Görevini tamamlayan ağaç da yapraklarını döker… Hikâye burada bitmez… 4 sene içinde en çok okuduğumuz kitaplardan biri bu bizim. Sıcacık ve yalın bir hikâye… Hikâyenin resimlenişinde sınırlı sayıda ve soluk renkler kullanılmış ama bu görsel hissiyatını olumlu şekilde etkiliyor… Feridun Oral’ın kitabı “Böğürtlen Cini ve Sarı Gaga”, 1992 yılında Japonya’da düzenlenen “UNESCO-Noma Concour” yarışmasında üçüncülük ödülü almış.
Cömert Ağaç
Bu dabaşka bir ağaç hikâyesi: Cömert Ağaç… Bembeyaz sayfalara siyah, basit çizimlerle resmedilmiş oluşuyla çoğunlukla bol renkli görmeye alıştığımız çocuk kitaplarından farklı bir duruşu var… Bir çocuk bir ağacı çok sever; ağaç da çocuğu… Çocuk küçükken birlikte bolca vakit geçirirler; çocuk ağacın dallarına tırmanır, elmalarını yer, gölgesinde uyur… Sonra çocuk büyür. Eskisi kadar sık olmasa da yine de ziyaret eder ağacı. Ağaç çocuğu her gördüğünde çok sevinir ve onun mutlu olması için bir şeyler yapabilmek ister; eski günlerini özler… Çocuk büyüdükçe dilekleri, mutluluk anlayışı değişir, ağaç çocuğun her talebine elinden geldiğince karşılık vermeye çalışır. Çocuk ister ağaç verir, çocuk ister ağaç verir… Mutlu olsun diye… Çocuk artık yaşlı bir adam olduğunda ağacın ne yaprağı, ne dalı, ne gövdesi kalmıştır ama yine de bir gayret doğrulur çocuk için… 1964 yılında Shel Silverstein tarafından yazılıp resimlenmiş bir klasik “Cömert Ağaç”. Her okuyuştan sonra içinizde bir garip his bırakan kitaplardan biri…
Meraklı Tavuk
Kocaman bir yumurtaya benzeyen bir kümes vardır. Bu kümesin içinde çoğunlukla “normal” tavuklar yaşar; ama arada bir kümesin içinden bir piliç çıkıp mevcut düzene isyan eder. “Tavuk gibi” erken uyumak istemez, denizi görmeye gitmek ister mesela… Gider de. Yolda da Kristof Colomb’un gemisine rastlar ve günde bir yumurta karşılığı onlarla beraber Amerika’yı keşfeder… (Denizi görmek isteyen meraklı tavuk) Diğer bir tanesi en çok yıldızları merak eder. Bir gün yıldızlardan gelen bir kümesle ve içinden çıkan yeşil, dişleri olan tavuklarla karşılaşır… Çoban yıldızının bir parçasına dokunur; bu arada bir de Galileo ile tanışır… Her hikâye yeni bir macera, her hikâyede tarihe adı yazılmış yeni bir karakterle tanışma…
Pırtık Tekir
Pırtık Tekir bir çalgıcının kedisiydi. Sahibi gitar çalarken o da şarkı söylerdi ve böyle kazanırlardı gezinmeleri için paralarını… Bir gün Pırtık Tekir dolaşmaya çıktı ama döndüğünde sahibini yerinde bulamadı… Günlerce, gecelerce bekledi ama Hüsnü bir türlü gelmedi. Pırtık Tekir’in arkadaşı Karpati’nin sahipleri Pırtık’ı eve aldılar. Pırtık Tekir böylece bir ev kedisi oldu ama Hüsnü’yü bir türlü aklından çıkaramadı… Julia Donaldsson’un yazdığı Axel Scheffler’in resimlediği Pırtık Tekir arkadaşlık, sadakat, insan hayvan ilişkileri hakkında bir hikâye. Uzay henüz küçücükken okumaya başladığımız bu kitap 2 yaş altındaki çocuklar için uygun. Çizimler hem net, hem detaylı hem de çok renkli. Sadece resimler üzerine konuşmak bile 2 yaş altı çocukların hoşuna gidecektir.
Köpekler Bale Yapmaz
Kitabınkahramanı bale dersi alan küçük bir kız. Bu kızın bir de minik, beyaz, tek gözü kahverengi köpeği var. Bu köpek diğer köpeklere benzemiyor; top peşinde koşmuyor, kemik için çukur kazmıyor, terlikleri kaçırmıyor… Bu köpek bale seviyor… Kız ne zaman bale dersine gitse o da onunla gitmek istiyor… Küçük kız köpeğinin bu ilgisinin farkında ama babasına bir türlü anlatamıyor. Babasının ağzında hep aynı laf: “Köpekler bale yapmaz!” Ama olaylar öyle gelişiyor ki bale meraklısı köpek dilediği fırsata erişiyor… Anna Kemp ve Sarah Ogilve’nin yazıp çizdiği kitap “İmkânsız diye bir şey yoktur” düsturunun sevimli bir hikâyeye dönüşmüş hali… Aynı isimlerin diğer kitabı “Gergedanlar Krep Yemez” de mutlaka okuyun diyeceğim kitaplardan biri…
Emler
Bütünfiller fil rengiyken Elmer rengârenktir. Bu farklılığından zaman zaman rahatsız olsa da onun bu renklerinin fil sürüsünün yaşamını renklendirdiğine sıklıkla şahit olur… İngiliz çizer ve yazar David McKee’nin yarattığı rengârenk fil Elmer’ın Türkçe’ye Kır Çiçeği Yayınları tarafından kazandırılmış 6 farklı macerası var…
Çocuklara kitap okumayı sevdirmenin yolu
- Siz okuyun. Çocuklar söylediklerimizi değil, davranışlarımızı model alırlar… Eğer evinizde bolca kitap varsa; çocuk annesiyle babasının kitaplarını okuduklarını, bunlar hakkında konuştuklarını görüyor duyuyorsa kitaplara olan ilgisi kendiliğinden gelişecektir…
- Ona bir kütüphane yapın. Kendi yaşına uygun, erişebileceği bir yerde kitapları dursun.
- Birlikte kitapçıya gidin ve kitabını seçmesine izin verin.
- Çocuğunuza her gün kitap okuyun.
- Kitapta gördüğü resimler hakkında konuşun,
- Kitapta geçen konular hakkında fikrini sorun, bu konularda sohbet açın.
- Küçük çocuklar aynı kitabı defalarca tekrar tekrar okumak isterler. Aynı kitabı tekrar okumanın hiçbir sakıncası yok. Çocuğunuz hazır olduğunda eski kitabını bırakıp sizden yeni bir kitap okumanızı isteyecektir.