Duygularınız her zaman bir gidişin rehberi olsun.

Gitme eylemi bir geminin okyanusta yavaş yavaş kaybolması gibidir. İnsan yanındakinin gittiğini çok önceden görür.

Giden bir okyanusla bir geminin hırçın sevişmeleri arasında kaybolmaya yüz tutmuştur. Bavulunu bile itinayla hazırlamaz. Giderken Kalanı hatırlatacak hiçbir şeyi yanına almaz.

Kalan ise ya dalgaların içine çektiği bir avuç kum tanesi ya da geminin arkasına bağlı bir kayık olur

Ve dolandırır Gidenin peşi sıra ıslanmış hayallerini.

Giden önündeki sonsuz maviliği seyreder

Kalan Gideni…

Ta ki...

Koca bir kayaya çarpıp gemi batmaya başladığı zamana kadar…

Bir can havli…
Bir bağırış…
Bir kaçış…

O vakit...

Giden geldiği yere dönmek ister…

Ellerinde bir çift kürek bu gidişin başladığı kıyıya tekrar dönebilmek için kendini paralar durur.

Eski kıyısını arar

Kıyısında geriye bıraktığını…

Arar ama canını kurtarmak için bindiği o kayığın aslında giderken geminin arkasına takılı Kalan olduğunun asla farkına varmaz…

Ve bir zaman sonra...

İkisi de

Okyanusun azgın ve büyük dalgaları arasında kaybolur…


Bir gidişin ardından kimse bilmez Gidenle Kalana ne olduğunu.

Gidenle Kalanı görmek için lütfen deniz kıyısına gidiniz sizlerde göreceksiniz

GİDEN…

KALAN…

Hepsi hepsi

Aslında

Bir avuç kum tanesi…