KUŞ AVCISI

Bir varmış Bir yokmuş, bir ülkede avcının biri kuşlara meraklı imiş.
Hem yemeye meraklı, hem de tutup kafese kapatıp seyretmeye, söyletip dinlemeye. Kurmuş ormanın kuytusuna kapanı, yatmış pusuya. Tüyleri alacalı bulacalı nadir bulunur az rastlanır cinsinden bir kuş da gelmiş girmiş kapanın içine.
Avcı ortaya çıkınca kuş yalvarmaya başlamış; '' Avcı avcı bırak beni gideyim. Yemeğe kalksan ufacığım, pişirdin mi benden bir lokma bile et çıkmaz. Kafese kapatsan ağzımı bile açmam, ne şakırım ne konuşurum, ama beni özgür bırakacak olursan sana üç öğüt veririm ki hem çok mutlu olursun yaşamda, hem de çok başarılı.''
Avcı düşünmüş taşınmış: ''Eh söyle, ver bakalım şu üç öğüdünü o zaman bırakırım seni'' buyurmuş....
'' Önce...'' demiş, kuş
1. Sağduyuya, akla aykırı düşecek hiç bir şeye inanma
2. Yaptığın hiç bir şeyden pişmanlık duyma, gerçekleştiremeyeceğin şeyler için üzülme
3. Asla ama asla olanaksızın peşine takılma....
Avcı şöyle bir bakmış kuşa,'' Bu söylediğin büyük cevherler değil, ben zaten yaşamımda her an bu prensipleri uyguluyorum. Ama fazla işe yarayacak bir kuş değilsin, o yüzden sözümü tutup seni bırakacağım'' demiş.
Kuş fırlamış yakındaki bir ağacın tepesine, açmış ağzını yummuş gözünü.. ''Avcı avcı salak avcı sen beni herhangi bir kuş mu belledin? Ben bütün kuşlardan daha farklı bir kuşum. Kalbim yakuttan benim. Kalbimin yerinde kocaman bir yakut var, beni kesip kalbimi çıkarsaydın dünyanın en zengin adamı olacaktın. Salak avcı... dönmüş, bağırıp çağırmaya başlamış...
''Avcı seni yine yakalayacağım....'' diye tepinmeye başlamış, deliye dönmüş hırsından. Hemen ağaca tırmanmaya başlamış.
Kuş ağacın en üst dallarından birine adamın erişemeyeceği bir yere konmuş. Avcı üst dala erişip de kuşu yakalayayım derken yuvarlanmış ağaçtan...
''Nasılsın bakalım?'' demiş kuş, '' Öğütlerimi beğenmemiştin, ben bunların hepsini zaten biliyordum demiştin. Ben sana ne dedim önce? sağduyuya akla ters gelecek hiç bir şeye inanma. Be adam kalbi yakuttan kuş olur mu? Hemen inandın, gözün döndü. Yaptığın hiç bir şeyden pişmanlık duyma, yani sonradan pişman olmamak için bir şeyi yapmadan önce iyice düşün taşın, dedim. Beni bıraktın, ardından da hemen bıraktığına pişman olup peşime düştün. Üçüncü öğüdüm, gerçekleşmesi olanaksız bir şey için boş yere gücünü harcamaydı. Sen beni nasıl yakalarsın, ben kuşum, uçmuş uçmuş en üst dala konmuşum. Sen oraya nasıl erişirsin be adam? demiş.. ve uçmuş gitmiş..