Odamda bir toz bulutu var, fotoğraflarının üzerini kaplamaya hazır. Kalan tozlarına sarılan anılar da var bu odada görüyorum. Doğum lekesi, sandık lekesi, kahve lekesi gibi çıkmayan lekeler de var bu odanın hatırlattıklarında..
Unutulmuş bir doğum gününün sonradan verilen hediyesi, artık kutlanmayan sevgililer gününün çiçekleri, hiç yollanmayacak bir şiire saklanmış el yapımı bir zarf, dolaptaki eşyalarında asılı parfüm kokusu, yerde bitmiş onlarca mum fitili, sehpada şarap kadehinin izi..
İçimdeki her kırgın şeye bağışladığın bir harf var bu odada. Şimdi tek kişilik bir orduyum, parmaklarım beş kişilik kırgınlıkla doğdu kaleme ve kağıda. Tozunu bile mağrur ve mahrem gördüğüm odanın büyüsünü kendim bozuyorum. Kapısına kilit vuruyorum..