Bunu bir iç döküş olarak kabul edelim, "olmayacak olana mektuplar" olsun adı; yarım kalmış hisler gibi, yollanmamış mektuplar düşsün bu kez yola; bir hikayenin de sonu böyle olsun.. Her iki insanın arasında incecik bir tel var, camdan bir yol var seninle aramızda.. Ben seni severken tüm yarım kalacakları göze almıştım, bir de içimde solacak gülleri. Şimdi yarım kalmış üç mektup saklıyorum, sorana anlatsın diye ikimizi..
Kendine yeni yollar çizerken, bana yazmadığın o mektuplara iyi bak; benim yürüyeceğim bütün yollar senin geçmişte unuttuğun geleceğin artık, yollara iyi bak; hayatta kalabilmenin tek yolu aşk, aşık kalabilmenin tek yolu da vefalı bir kalp, kendine iyi bak; hayal kırıklığı benim yüzüm artık, giderken yüzüme iyi bak..
Bazı sözler sonsuza kadar uzar, ağızdan çıktığı anda birinin kalbine saplanır ok, bundan sonra söze iyi bak. Gidecek yeri olmayan biri alnını trenin camına yaslar ve nereyi terk ettiğini düşünür sadece, unutma, terk ettiğin yere iyi bak..
Kısa bir hikayenin uzun vedası bu, sözünü tutup sessizliği bekleyecek aramızda, tam burada. Sakladığın yerde geliyorum bu kez, elma dersem çıkarsın ama hiçbir şey söylemezsem sonsuza kadar kal orada..