Korkunç Ivan I ve II 1944 – 1946
Ivan Groznyy
Yön: Sergei Eiseinstein
Rusya’yı bir araya getiren İmparator Ivan’ın destansı öyküsü... “Korkunç” lakaplı Ivan, dönemin SSCB diktatörü Stalin’in kişisel kahramanıydı ve film onun desteğiyle çekildi. Ama ikinci bölüm Ivan’ın bir diktatör gibi gösterildiği gerekçesiyle Stalin tarafından sansürlendi. Sinema dehası Eiseinstein’ın elinden çıkma gerçek bir klasik.
Her Devrin Adamı 1966
A Man for All Seasons
Yön: Fred Zinnemann
Robert Bolt’un kendi oyunundan sinemaya uyarladığı film, Kral VIII. Henry ile inançlarından ödün vermeyen onurlu bir adamın, ünlü yazar Thomas More’un çatışmasını anlatıyor. Boşanıp yeniden evlenmesini onaylamayan kiliseyi zorla dize getirmeye çalışan VIII. Henry, More’a yaptıkları nedeniyle şimdi en zalim İngiliz krallarından biri olarak tanınıyor
Kutsal Kadeh 1975
Monty Python And The Holy Grail
Yön: Terry Gilliam, Terry Jones
Listedeki diğer filmlere benzemediği kesin. Ama sonuçta başrolde Kral Arthur ve onun şövalyeleri var. Hep birlikte Hz. İsa’nın Kutsal Kadeh’ini arıyorlar. Asıl önemlisi maceraları sırasında seyirciyi gülmekten yerlere yatırıyorlar. Hem efsaneyle hem de tarihi filmlerle dalga geçen şahane bir Monty Python komedisi.
Kraliçe Margot 1994
La Reine Margot
Yön: Patrice Chereau
İngiliz kraliyet filmlerine oranla çok daha sert, kanlı, erotik bir film. Kraliçe Margot, Katolikler ve Protestanlar arasındaki mezhep savaşının doruğa çıktığı bir dönemde, saray entrikalarının orta yerinde kıstırılmış genç bir kadın. Barış için önceden ayarlanmış bir evlilik yapıyor ama tarihe geçen büyük bir katliamı da önleyemiyor. Biraz karışık ve yorucu da olsa sarsıcı bir öykü.
Sadık Arkadaş 1997
Mrs. Brown
Yön: John Madden
Eşi Prens Albert’in ölümünden sonra içine kapanan Kraliçe Victoria, İskoç hizmetkâr Mr. Brown sayesinde hayata bağlanır. Bir süre sonra yakınlıkları saray çevresi için bir skandala dönüşür. Film gerçekler ve dedikoduları incelikle süzüp beyazperdeye aktarıyor. Başrollerdeki Judi Dench ve Billy Connolly çok iyi oynuyorlar.
Kraliçe Elizabeth 1998
Elizabeth
Yön: Shekhar Kapur
Elizabeth, 1558’de Kraliçe Mary’nin ölümüyle ülkenin zor bir döneminde tahta geçer. Başta mezhep kavgası olmak üzere önemli sorunlar çözüm beklemektedir. Üstelik içte ve dışta birçok düşmanı vardır... Kalbi kıpır kıpır, hayat dolu bir genç kızın “İngiltere’yle evlenen” bakire bir kraliçeye dönüşmesinin çarpıcı öyküsü. Cate Blanchett, kraliçenin değişim sürecini çok iyi canlandırıyor.
Marie Antoinette 2006
Yön: Sofia Coppola
15 yaşında veliaht 16. Louis ile evlenen, 19 yaşında Fransa Kraliçesi olan Avusturyalı prenses Marie Antoinette’in sarayda geçirdiği yıllar, Amerikalı yönetmen Sofia Coppola’nın ellerinde benzersiz bir tarihi filme dönüşüyor. Coppola, Marie Antoinette’in saraydaki “tatlı hayatı”nı, çağımızın gerçek hayattan kopuk eğlence düşkünü gençliğini akla getiren modern rock şarkıları eşliğinde anlatıyor.
Kraliçe 2006
The Queen
Yön: Stephen Frears
Prenses Diana’nın ölümünden hemen sonra İngiltere Başbakanı Tony Blair ile Kraliçe Elizabeth arasında yaşanan anlaşmazlığın öyküsü... Diana’yı halkın prensesi olarak nitelendiren bir açıklama yapan Blair’in aksine Kraliçe Elizabeth, bunu aile içi bir sorun olarak görür ve açıklama yapmaz. İngiltere’nin kraliyet – hükümet ilişkisi gibi bir iç meselesinden ortaya çıkan sağlam bir dram. Helen Mirren o yıl Oscar dahil bir sürü ödül kazanmıştı
Genç Victoria 2009
The Young Victoria
Yön: Jean-Marc Vallee
İngiltere’nin en uzun süre iktidarda kalan efsanevi kraliçesi Victoria’nın 18 yaşındayken tahta çıkmasının hemen öncesi ve sonrası... İhtiraslı annesi başta olmak üzere herkesin yönetmek, etkilemek istediği Victoria, zekâsı ve duyarlılığıyla kraliçe olmayı öğreniyor öğrenmesine ama bu arada gençlik yıllarının heyecanı ve güzelliğini de geride bırakmak zorunda kalıyor. Emily Blunt’ın oyunculuğuna dikkat!
Zoraki Kral 2010
The King’s Speech
Yön: Tom Hooper
Konuşma güçlüğü çeken ve gönülsüzce tahta oturmak zorunda kalan bir adamın, Kral VI. George’un hüzünlü öyküsü... 2. Dünya Savaşı dönemindeyiz ve Britanya halkı için kralın her konuşması önemli. George, kekemeliği yenmek için sıra dışı yöntemlere sahip bir hocayla çalışmaya başlıyor. Sarayda mutsuz bir çocukluk geçiren “Bertie”- nin dudaklarının kenarındaki o titreme hepimizi kendi özgüvensizliklerimizle yüzleştiriyor. Kazandığı Oscar, Akademi’nin kraliyet hikâyelerine olan ilgisinin bir ispatı.