Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Trabzon'daki toplu açılış töreninde konuştu.Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:


Komiserimize Allah'tan şifalar diliyorum. Az önce bir telefon görüşmesi gerçekleştirdim, hamd olsun gelişmeler iyi. Emniyet birimlerimiz bu hainlerin peşine düştü ve hainleri ölü olarak ele geçirdi. diğer sorumluların da yakalanması için operasyonlar devam ediyor.


Bugün aynı zamanda anlamlı bir gün. Seçimin yapıldığı günden, bugün 61'nci gün. 10 Ağustos'ta seçimi yaptık. Şimdi 61'ncü günde bu toplu açılış ve teşekkür ziyaretimiz gerçekleşiyor.


Trabzon kendisinden bekleneni en güzel şekilde yaptı. Genel başkanlık ve başbakanlık görevini ifa ederken 8 seçimde Trabzon bizimle olmuş bize en güçlü desteği veren illerimizden olmuştur. Tarihimizde ilk kez halkın oylarıyla doğrudan cumhurbaşkanı seçilirken de 9'ncu seçimlerde Trabzon yine yanımızda oldu.


"TÜRKİYE TARAF DEĞİLDİR"


Yanıbaşımızda Irak'ta Suriye'de kanlı çatışmalar yaşanıyor. Bütün bu hadiseler karşısında biz Türkiye'yi güvenli istikrarlı bir şekilde inşallah güçlendirmeye çalışıyoruz. Bakın bugün buradan tüm ülkeme tüm milletime tüm dünyaya açık açık ifade ediyorum. Türkiye bölgemizde yaşanan çatışmaların hiçbirinde taraf değildir. Türkiye hiçbir mezhebin etnik kökenin yanında yada karşısında değildir. Bütün bu krizler başladığı andan itibaren bizim tarafımız hep barış oldu, diyalog oldu. Hep insanların özgürce ve emniyet içinde yaşamaları oldu. Suriye ve Irak'ta Arap, Kürt, Ezidi, Süryani hiçbir ayrım yapmıyoruz. Çünkü biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdiğimizi hep söyledik söylüyoruz.


Fakat bizi ne ülkemizin belli bir kısmı ne de dünya ülkeleri hala anlamadı, anlamamakta da direnenler var. Bölgedeki tüm terör örgütlerine karşı son derece ilkeli sorumlu bir duruş sergiliyoruz. Çünkü biz ülkemizde 30 yılı aşkın bir süredir bölücü terör örgütüne karşı, PKK'ya karşı çok insanımızı kaybettik.


"HER TEDBİRİ ALDIK"


Şimdi de Irak'ta başlayıp Suriye'de palazlanan ve hala Irak ve Suriye'de terör estiren IŞİD'e karşı da aynı tavrı sürdürüyoruz. Bunun dışındaki terör örgütleri de


bizim için tehdittir. Her türlü tedbiri aldık, alıyoruz, alacağız.Çatışmalardan kaçan kardeşlerimize kapılarımızı açtık. 1,5 milyonu aşkın insanı ülkemizde biz misafir ediyoruz. Niye? Bu bizim insani vicdani islami anlayışımızdır. Biz bundan dolayı bunları yaptık.


Onları kurşunların bombaları altında bırakamazdık. Katil, devlet terörü estiren Esad'ın karşısında bırakamazdık. Biz onlara ensar olmaya mecburduk ve bizde bunu yaptık ve hala yapıyoruz. Bugüne kadar 4,5 milyar dolar harcamamız oldu. Şu anda sadece Avrupa'da 130 bin sığınmacı var, avrupa bundan dert yanıyor. Sadece Türkiye'de 1,5 milyon sığınmacı var.


Suriye ve Irak'taki hiçbir etnik köken arasında mezhep arasında ayrım yapmıyoruz. Terör örgütleri arasında, bu iyidir bu kötüdür gibi bir ayrıma asla ve asla gitmiyoruz. İşte bayramın dördüncü günü Gaziantep Islahıye kampındaydım. Oradaki mültecilere hitap ettim. Hepsine kendi ülkelerine dönmeyi söylediğim zaman orada yükselen alkış görülmeye değerdi. Çünkü kimse kolay kolay gurbette evindeki huzuru bulamaz. Sonra çadırları dolaştım. Orada Türkmen ve Arap kardeşlerimiz vardı. Ailece onları ziyaret ettik ve dertleştik. Tabi onların hepsi Türkiye'ye dua ediyorlardı. Siz bizi Esad'ın zulmünden kurtardınız diyorlardı.


"SURİYE HALKI KARDEŞİMİZ"


Şimdi bazı komşu ülkelerin kalkıp da Esad rejimini korumak için hala elinden geleni yapmaları akla ziyandır. Örgüt olarak teröristler olduğu gibi devlet bazında da devlet terörü estireneler var. İşte bunun örneği de Suriye'dir, yönetimidir, rejimidir. Suriye halkı bizim kardeşimizdir. Ama Suriye yönetimiyle terör estirdiği için sorunumuz var.


250 bine yakın insanı öldüren böyle bir rejime biz nasıl alkış tutabiliriz? Halkı müslüman olan bazı ülkeler Esed rejimine sahip çıkıyorsa bunun hesabını veremezler. Parasal destekten bahsedenler, silah mühimmattan bahsedenler bunun hesabını veremezler. Dürüst olmaya mecburuz. Esad rejiminin kimyasal silahlarla, konvansiyonel silahlarla insanları katletmesinin hiçbir izahı olamaz.


Ve şu anda 1,5 milyon insan bizde, 1,5 milyon Lübnan'da 1 milyon Ürdün'de... Yaklaşık 5-6 milyon Suriyeli kendi evlerinin dışında yaşıyorlar. Şimdi bakın Türkiye'nin bölge meseleleri karşısında ilkeli dik duruşu hem Türkiye içinde hem dünyada bazı çevreleri ciddi biçimde rahatsız ediyor. Büyüyen Türkiye ekonomisi rahatsız ediyor. Demokratikleşme alanında attığımız adımlar özellikle de kardeşliğimzii güçlendirecek çözüm süreci içerde ve dışarda birilerini rahatsız ediyor.


"GEZİ'DE BAŞARAMADILAR ŞİMDİ..."


"Önce Türkiye teröre destek veriyor" diye algı operasyonu yaptılar. Türkiye ekonomisine karşı başlattılar. Başarılı olamadılar. Kredi derecelendirme kuruluşlarını devreye soktular. Başarılı olamayacaklar. Gezi olaylarında başaramadılar 17-25 Aralık darbe girişimlerinde başaramadılar seçimlerde başaramadılar, şimdi de bu kirli oyunlarında başarılı olamayacaklar.


Son bir kaç gündür yaşanan şiddet, vandallık olaylarında maalesef 31 insanımız hayatını kaybetti. Kamu binalarına, yahu bindikleri belediye otobüslerine, kızılayın kan araçlarına bile saldırdılar. Türk bayraklarına bile haince saldırdılar. Atatürk'ün büstünü kırdılar. Ana muhalefet bakıyorsunuz bunlara sahip çıkıyor.


Yine parlamentoda bir parti ne yazık ki bunlarla beraber hareket ediyor. Ana muhalefet partisiyle bu parti tezkere olayında da beraber hareket ettiler. Tezkereye karşı çıkanlar, şimdi Türkiye'nin Kobani'ye asker göndermesini konuşuyorlar. Biz Kobani'den 200 bin insanı içeri aldık. Onların bakımlarını üstlendik. Olay sadece Kobani mi? Olay sadece Kobani'deki Kürt kardeşlerimiz mi? Peki Suriye'deki 250 bin insan öldürülürken, ana muhalefet ve bu muhalefet partisi şimdi ne oldu da bunların sesi çıkıyor?


Ana muhalefetin başındaki zat Esad'ı korumak için mi bu adımı atıyor? Şimdi çıkmış akıl veriyor, sen o aklı kendine sakla. Böyle konuşmak istemezdim bu makamda. Ama bir cumhurun başı olarak bunları söylemek zorundayım.


"HEPSİNİN HESABI SORULACAK"


O vandallar o yağmacılar Türk bayrağına saldıran o hainler. Er yada geç bulunacak hepsinden de bunun hesabı sorulacaktır. Türkiye iç ve dış politikasını, teröristlerin sokak serserilerinin şiddet eylemleriyle belirleyecek bir ülke değildir. Sokaktaki maşalar, onların iplerini tutanlar bilsinler ki, Türkiye sokak eylemlerinden korkup istikamet değiştirecek bir ülke de değildir.


"SOĞUKKANLI OLMANIZI RİCA EDİYORUM"


Gereken neyse devletimiz onu yapıyor, yapmaya devam edecek. Sokaktaki şiddet durduğunda bu şımarıklığın hesabı sorulacak. Ben tüm vatandaşlarımızdan soğukkanlı olmalarını rica ediyorum. Bakın tuzak çok açık. Kobani'yi bahane ederek sokağa çıkıyorlar. Amaçları huzuru bozmak. Öfkeyi büyütmek, nefreti büyütmek, kardeşliğimizi sabote etmek.


"BIRAK İKTİDAR İLE UĞRAŞMAYI"


Parlamentoda malum parti dışındaki partilerde, bir tanesi onunla hareket ediyor. Bir diğeri de temkinli duruş sergilediğini zannediyoruz, ama o da iktidarla uğraşıyor. Ya bırak sen iktidarla uğraşmayı. Bu yapılan teröre karşı el birliği zamanıdır. Bu tuzağa düşerken kaybeden hep birlikte millet olur.


Öfkesine yenilen bu hainler karşısında sabrını muhafaza edemeyen inanın bunların tuzaklarına düşmüş olur. Bunların ekmeğine yağ sürmüş olur. Bunlar istiyorlar ki Türk ile Kürt birbirinden nefret etsin. Türk ile Kürt birbirine öfke beslesin. Bunu tarihin hiçbir döneminde başaramadılar, başaramayacaklar.


"TÜRKİYE'DEN BAŞKA YARDIM UZATAN VAR MI?"


Kobani diyorlar. Allah aşkına Kobani'ye Türkiye'den başka yardım uzatan ülke var mı? Dert edinen ülke var mı? Halep'i Musul'u Kerkük'ü ne kadar kendimize dert edindiysek Kobani'yi de o kadar kendimize dert edindik. Oradan 200 bin insan ülkemize sığındı. Ekmeğimizi suyumuzu onlarla paylaştık. Türkiye kobani'ye yardım etmiyor demek en başta nankörlüktür. Hem tezkereye karşı çıkacaksın,
hem Türkiye kobani'ye yardım etmiyor diye şımarıkça şiddet çağrısı yapılıyor.


Maalesef partinin milletvekilleri ya. İktidar partisine doğru molotof atarak, bombalama. Maskeler, nedir o maskeler? Demek ki sen teröristsin. Eğer terörist değilsen o maskeyi çıkar yüzünden. Tabi bunlara yönelik ayın 14'ünden sonra gerekli tedbirler alınacaksın. Yasalarda gerekli değişiklikler yapılacaktır. Bu kervan barış kervanıdır. Barış kervanını tehdit eden hangi unsurlar varsa bunlara karşı hukuki zemin çok daha güçlü hale gelecektir. Kusura bakmasınlar bu tür alçakça hareketlere prim vermeyiz




Eğer birileri çözüm sürecini böyle şımarıklık olarak algılıyorsa yanılgı içindeler. Biz barışın huzurun tesis edilmesin istedik. Fakat bir tarafdan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde barıştan sevgiden bahsedeceksin, sonra da sıkılmadan utanmadan milleti sokağa davet edeceksin.


Ondan sonra kalkıp bir de ben bunu şiddete karışmak suretiyle demedim. E ne diye dedin? İşte o sokağa davet ettiklerin, ellerinde molotoflarla silahlarla... Evet polisimizin askerimizin üzerine saldıkları gibi, kamu binalarını yaktılar yıktılar. Vatandaşımızın araçlarını yaktılar. Okulları hastaneleri yaktılar yıktılar. Biz sorunların sokakta değil dağda değil silahla değil konuşarak siyaset zemininde çözülmesini istedik.


"ELİMİ, BEDENİMİ CANIMI KOYDUM"


Bu meseleye çözüm sürecine elimi, bedenimi canımı koydum. Her ne pahasına olursa olsun 77 milyonun kardeşliğini tesis etmek için son nefesime kadar da mücadele etmeye devam edeceğim. Çünkü biliyorum ki bu millet bizimledir. Adeta nokta nokta her şeyi tespit etmişler. Mağazaları yakıp yıkıyorlar. O mağazalar onların dünya görüşünü paylaşmadığı için yakmakla kalmıyorlar bir de yağmalıyorlar. bunun özgürlükle ne alakası var? Sağ olsun polisimiz askerimiz istihbarat birimlerimiz çalışıyorlar. Hem bu olayları durduracak, hemde bunun hesabını soracağız.


mynethaber