'35 İlde Eylem Oldu, 31 Kişi Hayatını Kaybetti, 351 Kişi Yaralandı'
İçişleri Bakanı Efkan Âlâ, salıdan beri meydana gelen olaylarda 31 kişinin öldüğünü açıkladı. Âlâ'nın açıklamalarına göre olaylarda 1113 bina yakıldı veya tahrip edildi, 1177 araç kulanılamaz hale geldi.
İçişleri Bakanı Efkan Âlâ'nın basın toplantısından satır başları şöyle:
Şiddet olaylarıyla ilgili bir değerlendirme yapmak üzere huzurlanızdayım. Öncelikle baştan bu olaylar sırasında şehit olan güvenlik güçlerimize rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar temenni ediyorum. Ölen vatandaşlarımıza rahmet ve başsağlığı diliyorum. Şehit olan güvenlik güçlerimizin yakınlarına da başsağlığı diliyorum.
Hastanede ziyaret ettik, emniyet müdürümüzün durumu iyi bir seyir izlemektedir. Türkiye bölgesinde meydana gelen olaylara Irak ve Suriye konusunda dünyanın gıpta ettiği bir politika izlemektedir. Türkiye başından beri bu ülkelerden gelenlere ev sahipliği yapmıştır. 1 milyon 600 binden fazla misafirimiz vardır ve bunlara 4 milyardan fazla harcama yapılmıştır. Açık politikasını başından beri deklare etmiş bir ülke olarak elimizden geleni fazlasıyla yaptık yapıyoruz, yapacağız. Ancak böyle bir politika izlerken Kobani’de meydana gelen saldırıdan dolayı iki günde 150 bini aşkın, nihai olarak 180 bine dayanan bir Suriyeli vatandaş akını oldu. Bunlar bir hafta içinde Türkiye’ye alındı ve ilk 150 bini iki gün içinde alındı. Hiçbir ayrım yapılmadan , orda herhangi bir hadise olmadan Türkiye kapılarını açtı ve misafir olarak alındılar.
Buradan soruyorum bundan karlı çıkan kim. Hem de yılardır Türkiye’nin ulaştığı terörü çözüm noktasına getirmek üzereyken ve 77 milyon umutla belli bir noktaya gelmişken bu yapılıyor. Türkiye ne zaman kendi sorunlarını çözüm noktasına getirmişse derhal bu tür vakalarla karşılaşmıştır.
Arkasından olaylardan sonra yapılan açıklamalara baktığımzda ise maalesef metinler, cümleler arasına gizlenmiş küçük kurnazlıklarla bu şiddet eylemleri, sokak hareketleri aslında tamamen bitirilmesi çağrısı yapılması gerekirken kurnazlıklarla desteklenir bir dil kullanılmıştır. Bunu hem HDP Eş Başkanı hem anamuhalefet partisi genel başkanı yapmıştır.
Sokağın şiddetin çözüm olmadığını, durdurulması gerektiğni söylemesi gereken aktörler gerekçelere sığınmışlardır. Hangi gerekçe insan ölümünü haklı kılabilir, polisin askerin, jandarmanın yaralanmasını, şehit olmasını, vatandaşın sokakta ölmesini haklı kılabilir? Siyaset ne için var?
Türkiye’de soruyorum siyasetin söyleyemeyeceği her hangi bir söz var mıdır? Konuşamayacağı herhangi bir konu var mıdır? Anamuhalefet partisi genel başkanı da sokakta şiddet kullananlarla Vandalizm yapanlarla, milletin canına malına kast edenlerle, ambulanslarla okulları yakanlarla bu şiddeti kullananlarla, devletin verdiği görevi yapan, kanunların verdiği yetkiyi kullanan güvenlik güçlerinin hareketini, yaptıkları görevi aynı kategoride mülahaza etmiş ve değerlendirmiştir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.
Salıdan bu yana 35 il bu olaylardan etkilenmiştir. Bu eylemlerde 31 kişi maalesef hayatını kaybetmiştir. Bu kişilerden çok büyük çoğunluğu karşılıklı grupların şiddet eylemlerinde hayatını kaybetmiştir. 2 emniyet görevlimiz şehit olmuştur. 139 güvenlik görevlisi yaralanmıştır, bunlardan 125’i polis, 5’i jandarmadır, acil şifalar diliyorum. Toplam 351 kişi yaralanmıştır.
Dün akşam Bingöl’de meydana gelen hadiselerdeki saldırıyı gerçekleştiren 5 terörist ölü olarak ele geçirildi. Diyarbakır’daki saldırıyı yapan teröristler yaralı olarak ele geçirilmiştir.
212 okul binası, 67 emniyet binası, 25 kaymakamlık binası, 29 parti binası, çocuk yuvaları, Kızılay kan merkezleri, 780 belediye binası, 1113 toplam bina yakılmış veya tahrip edilmiştir. Belediye araçları,ambulanslar ve polis araçları toplam 1177 araç kullanılamaz hale getirildi.
Valiliklerde zarar tespit komisyonları oluşturuldu. Vatandaşlarımızın zarar ziyanları tespit edilmeye başlandı. Başbakanlık’taki fondan bunlar karşılanacaktır. Türkiye’nin muhalefeti nasıl takip ettiği görülüyor, elimizdeki imkan için bile yasa çıkarılacağını zannediyorlar.
Bu olaylar sırasında şiddet eylemleri sırasında vandalizmi memleketimize yaşatan kişilerden 1024’ü göz altına alındı, 58’i tutuklandı. Diğerlerinin soruşturmaları devam etmektedir. Bu olaylara katılan şiddet eyleminde bulunan ortalığı yakıp yıkanların tespitine devam ediliyor. Güvenlik birimlerimiz hassasiyetle görevlerini yerine getirmektedir. Bu nedenle altını tekrar çiziyorum şiddet eylemlerinin içerisinde bulunmayı bile mümkün görebilen bir zihniyet maalesef güvenlik güçlerimizle bu şiddeti engellemeye çalışanlarla -ki görevi budur-bir tutan açıklamalar yapmışlardır, bunu şiddetle kınıyorum.
Biz İçişleri Bakanlığı olarak kendi üzerimize düşeni en az maliyetle, en az zarar verir şekilde, milletimizi memnun edecek şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz. Ama zaman zaman Türkiye bölgesindeki bu kargaşanın da ortaya koyduğu ve bize bir ülke nüfusundan fazla misafirin kabul edildiği bir dönemde, ülkenin kalkınmasıyla, güvenliğinin arttırılması, demokrasiyle, bölgede etkin bir Türkiye için çalışırken bizi kendi iç sorunlarımızla, şiddetle uğraştırlmaya çalışan güçler vardır. Biz de milletimizin bize olan güveni çerçevesinde bunlarla mücadele ediyor, tedbirleri alıyoruz.
Şu saatten sonra bugüne kadar olan biteni artık gerekçelerle meşru göstermeye çalışan siyasi aktörler dahil olmak üzere, siyasi rant için kurnazlıklar ortaya koyup dış politikayı ya da içerdeki iş yapma tarzını şiddetin gerekçesi olarak gösterme kurnazlıklarından vazgeçerek, el birliğiyle bütün partiler, STK’lar, vatandaşlar bir bütün olarak bu olaylara derhal son vermek için herkes elinden geleni yapmalı ve miletimize gereksiz lüzumsuz acılar yaşatmamalı, bedeller ödetmemelidir. Kimseye faydası yoktur.
Herkese çağrım şiddet dilinden sokak hareketlerinden medet umma anlayışından vazgeçilsin. Kimse şiddet yapmak üzere sokağa çıkmasın. Biz de güvenlik birimlerimizle, milletin huzur ve güvenini temin için çalışalım ve vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği için elimizden geleni yapalım, yapacağız.
Bu konularda Türkiye çok tecrübelidir. Biz en az zararla meseleyi yönetmeyi biliyoruz. Nasıl tedbir alınır ve bu tedbirler sonucunda bakın yine de zarar gören vatandaşların zararı nasıl karşılanır, tecrübeliyiz, gereğini yaparız.
Vatandaşlarımıza çağrım emniyet içinde hissetsinler, rahat olsunlar. Bazı bölgelerde sıkındtı olduğunu biliyoruz, bu vandalizmi kınadıklarını biliyoruz ama biz gereğini yaparız. Emniyet içinde geleceklerini kurgulayacağımız bir türkiye inşa etmeye çalışıyoruz. Bazı beklenmedik olaylar bizi yıldıramaz, kendi yaptıklarımızı gözden geçirir, eksikleri giderir, yolumuza devam ederiz.
Şimdilerde bu bölgelerde gerçekten güçlenen, aşağı yukarı tek siyasi istikrara sahip ülke olarak Türkiye’yi örselemeyen çalışan birtakım işbirlikleri olabilir. Bunları aşacak güçtedir Türkiye, bunu da ispatlamıştır. Hiç olmamasını arzu ederdik. Tamamen Türkiye dışındaki gerekçelerle böyle bir şiddet ortaya çıkartılması talihsizliktir ama bunun gereğini de yapıyoruz. Bu tedbirler alınırken 77 milyon olduğumuzu unutmamak gerekir. Olaylara katılan, bölgede ve şehirlerimizde insan sayımızın o şehirlerle kıyaslandığında, o şehirlerin aslında geri kalan çok büyük çoğunluğunun sağduyu içinde, Türkiye’nin gelişmesinden memnun bir tavırla vakur şekilde olayların dışında kaldığını da bilmek gerekir. Marjinal bir kesim hem bu olaylarla hem bulundukları mahalleye, ile, kimliklerine zarar veriyorlar. Ne söyleniyorsa siyasetçiler de meydanlarda, Meclis’te söylemelidirler.
Bazıları bu işte olumsuz tavır gösterse de Türkiye bunları aşacaktır. Bu şiddet sarmalının derhal durdurulması konusunda demokrasiyi geliştirmek isteyen kesimler için de yararlı olacaktır.
Ümit ediyorum bundan sonraki toplantılarımızda bu tür şiddet olayları yerine Türkiye’de yapacağımız reformları konuşmak için bir araya geliriz. Bir sonraki toplantımızı reformlar konusunda yapacağız.
Al Jazeera