Efendimizin hayatına bakarak, günleri gül edebilmek için yaşamak zorundayız. Ne sevgilimizi ne kendimizi aldatmadan.
Efendimizin hayatına gidelim. Takip edelim Medine sokaklarında. Güzel kokusu eşliğinde.
Medine'deki komşularından bir İran'lı akşam yemeği olarak hazırladığı özel bir çorbayı kendisiyle paylaşması için Hz. Muhammed(s.a.v.)i davet eder.O Hz. Ayşe'yi kastederek:
- Hanım da gelebilir mi? diye sorar.
İranlı istemez. Hz.Muhammed (s.a.v.) de katılmaz. İranlı kısa bir süre sonra gelerek davetini tekrarlar. Hz. Muhammed(s.a.v.) yine sorar:
- Hanım da beraber mi? İranlı yine kaşlarını kaldırır.
Bir süre daha geçer. İranlı üçüncü kez davetini tekrarlar. Hz. Muhammed (s.a.v.) ise hala aynı noktadadır.
- Hanım da... der. İranlı bu kez kabul etmek zorunda kalır. Çorbayı Hz.Ayşe ile birlikte içerler.
Hz. Ali ile Hz. Fatma evlenmek üzeredir. İkisini birden karşısına alarak öğüt verir.
- Ey Ali!Kızımı sana cariye olarak veriyorum ama unutma ki sen de onun kölesisin.
Hz.Aişe, Peygamberimizle yeni evlenmişti. Eşinin kendisini sevip sevmedigini merak etmekteydi ya da kendisini ne kadar ve nasıl sevdigini Hz.Aişe bu düşüncesini Peygamber Efendimizle konuşmadan edemedi.
- Ey Allahın Resulü,beni seviyor musun?
- Evet, ya Aişe tabi seviyorum!
Aişe dahasını da merak ediyordu, acaba nasıl seviyordu? Hemen sordu:
- Beni nasıl seviyorsun?
Peygamberimiz sevgi şeklini tanımladı eşine;
- Kördüğüm gibi.
Bu cevap Hz. Aişeyi cok sevindirdi, çünkü kördügüm açılamazdı. Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti.
Alacagı cevap onu çok mutlu ettigi için, Hz. Aişe sık sık sorardı:
- Ey Allahin Resulü, kördüğüm ne alemde?
Peygamberimiz, Hz.Aişeyi memnun eden cevabı verirdi her defasında:
- İlk günkü gibi.
"Gözbebeğim" derdi kimi zaman eşlerine "Sen sus, hep ben konuşayım" demezdi eşlerine. "Ya Aişe, konuş, gönlümüz açılsın" derdi. "Ferahlat Ya Aişe" derdi kimi zaman.
Beşerî aşk, muhakkak Allahtan bir ikrâmdır. Yeter ki, edep ve âdâb dâhilinde olsun.
İlâhi aşkı Ondan öğrendik. Ama Resûlümüz beşerî aşkı da öğretmişti bizlere. Hazret-i Haticeye ve Hz. Âişeye olan bağlılığıyla... Ve bu iki vâlidemizin tavrıyla...
Yüce Resûl, 'çocuklarımın anası' dediği, 'evimin hanımı' dediği, sevgili eşlerinden Hz. Hatice vâlidemizin vefâtına o kadar üzülmüştü ki, iki büklüm olmuştu. O yılın adını, 'Hüzün yılı! ' koydu.
Hz. Hatice, Efendimizi nasıl sevmişti? Her nedense pek bilinmediği âşikârdır. Lânetli Ebû Cehil (Cahillerin Babası) çok zengin biriydi. Aynı, Hatice anamız gibi... Vâlidemize çok defâ evlenme teklifinde bulunmuştu; ama her seferinde reddedildi. Efendimizin Allahtan gayrı hiçbir şeyi yoktu; ne para, ne ana, ne baba... Anamızın gözü parada pulda değil; ahlâktaydı, edep ve âdâptaydı. Onun içindir ki, Peygamberimizle evlendi. Hz. Hatice bütün malını, kocası olan Hz. Muhammedin yoluna harcadı ve hattâ son demlerini yırtık, eski giysileriyle geçirdi.
İşte vefâ, işte aşk... Birlikte direnmek, beraber yürümek; her şeye, herkese karşı!
Rasûlullah, Kadın eğe kemiği gibidir, doğrultmaya kalkarsan, kırarsın. Onu bırakırsan eğri olduğu halde istifade edersin. buyurarak sert, haşin davranışlardan uzak durmakla beraber, ilgi ve alakanın hiçbir şekilde kesilmemesi gerektiği ikazında bulunmuştur. Kadın, erkekten daha hassas, daha ince mizaca sahiptir. Hz. Peygamber bu telâkkî ile, bazı fırsatlarda zevcelerini camdan yapılmış şişeye teşbih buyurmuştur.
Öyle ise hoşa gitmeyen davranışlarına karşı anlayış ve müsamaha esas olacaktır. Ashâba bir hatırlatması şöyledir: Kadınlarınızı nasıl köle ya da hayvan döver gibi dövüyor, sonra da akşam olunca utanmadan, beraberce yatıyorsunuz? Buna rağmen eşlerini dövenlere ya da dövmek isteyenlere, Dövün (ancak bilin ki kadını) sadece şerlileriniz döver.
Allah Resûlünün (s.a.s.) hanımlarıyla ilişkisinde dikkate değer bir davranışı da, eşlerinin yakınlarına ve dostlarına itibar göstermesi, zaman zaman onlara hediye göndermesiydi. Evine uğrayan yaşlı bir kadına itibar gösterir, iltifat ederdi. Hz. Aişe Validemiz sebebini sorunca:
- Ey Aişe, bu kadın Haticenin arkadaşıdır. Onun sağlığında bize uğrardı. Dostluğa vefa göstermek imandandır. demiş, böyle bir davranışı Hz. Haticeyi sevmenin bir belirtisi olarak kabul etmişti. Aynı zamanda Resûlullah (s.a.s.) her koyun kesiminde Hz. Haticenin arkadaşlarına da bir pay gönderirdi. (İbnül-Esîr, Üsdül-Ğâbe, 7/84).
Efendimize bakıp haya ve hayatı renklendirenlerin sevgililikleri bir güne sığmayacak bir hediyeyle atlatılamayacak kadar değerlidir.
Aşk ömürdür. Hemde bir insan hayatına sığmayacak kadar bir ömürdür. Bin dörtyüz senedir konuşulan bir ömür.
Edeple hayata bakabilen sevgililere ithaf ediyorum.
Sevgililer ömrünüz kutlu olsun
Bu yazı Sevde Şerbetçi tarafından ''kitaphane'' de paylaşılmıştır....