Ellerimizin büyük boşluğunda çırpınırken, dilimiz acziyetle münacata dokunur: ‘ yar!’deriz…içimizin ah’ları yankılanır gök kubbede. Bir annenin bağrı kadar sıcak olur o an arz bize…

....



Bismillah….

"Ey Rabbimiz! Unutur veya (kasıtsız) hata edersek, bizi sorguya çekme!

Ey Rabbimiz! Bizden önceki (itaatsiz ümmet)lere yüklediğin gibi, bize (zor/helak edici) bir yük yükleme!

Ey Rabbimiz!Gücümüzün yetmediği şeyleri de bize taşıtma! Bizi affet, bizi bağışla, bizi esirge! Sen Mevlamızsın; küfre sapan, seni tanımayanlara karşı bize yardım et/zafer ihsan eyle."

El-bakara 286

………….

Kucakla bizi; annemizin ilk seni anlattığı gün tekerrür etsin zihnimizde; hissedelim sevildiğimizi…ağlarsak bilelim yaslanacak bir omzumuz olduğunu; bilelim duanın yuvamız kadar sıcak olduğunu…

Ey er-rahman olan rabbim!

Rahmetin öyle aşikar ki, içimizde gizlenmiş şirki dahi yüzümüze vurup bizi utandırmazsın; setreylersin hatalarımızı, bağrına alırsın hatalarımızla bizi…

El-latif olan rabbim!

Lütfunla bizi ağırlarken alemde, her günün ahirinde şükrü söylet dilimize, ismini zikir kıl yürek dilimize.

Ey el-muktedir olan rabbim!

bileyelim kudretinin himayesinde bıçaklarımızı, içimizdeki Ruh’umuzu küstüren tüm kötülüklere karşı. Uhuvvetin kasnağı oluşsun bağrımızda, kurtulalım vesveselerden; içimizin boşluğu aşk’ınla dolsun…

ey el-vedud olan rabbim!

Sev bizi…

Çok sev…

Öyle ki, kıpır kıpır olsun içimiz; hissedince sevildiğimizi..

Öyle ki, diz çöküverelim muhabbetinin karşısında; seni sevmekten öte yol görünmesin bize; sen’den ziyade yar tanımasın yüreğimiz…

Diz çökelim yar!

Önünde!

Sadece senin önünde!

Senin için!